9 Mart 2015 Pazartesi

İsimlerin güzelliği ya da ağırlığı



Garibce’nin garib bir huyu var yeni tanıştığı nazı geçen  herkese bir yolunu bulup isminin anlamını sorar. İbretle görür ki birçoğu adının anlamını bilmemekte ya da yanlış öğrenmiş olmaktadır.
Ebeveynin en önemli vazifelerinden biri çocuklarına bir ömür boyu kolayca ve göğüslerini gere gere taşıyabilecekleri, hoş anlamlı ve çağrışımlı isimler koymaktır.
Bir takım insanlar, bazı argoda kullanılan ya da kullanımı halinde hakaret sayılabilecek isimleri ciğer pareleri yavrularına nasıl verirler bilinmez.
Kendi ideolojilerini çocuklarının isimleri üzerinden onların naif omuzlarına yüklemek de ayrıca cabası.
Demin bir öğrencim geldi. Adını sordum Rumeysa dedi. Dedim “anlamını biliyor musun?” “Şeymiş galiba!” dedi: “Arpacık ya da kabir”.
Hayda, böyle isim olur mu? İlla ki bir yanlışı olmalı. Böylesi anlamı olan bir kelimeyi isim olarak kullanmazlar dedim ve çeşitli yazılış ihtimallerini de dikkate alarak el-Mektebetü’şâmile ve benzer programlardan tarama yaptım. Belli ki kelime Sâd ve elifi-i memdûde ile   " الرميصاء " şeklinde yazılıyor ve peygamberimizin hizmetkarlığını yapan Enes’in annesi, Ebu Talha’nın eşi Ümmü Süleym’in lakabı oluyor.
Belli ki kızımızın adı bu şerefli sahabi hanımın adı, öz anlamı artık çok da önemli gözükmüyor.
Fakat halk arasındaki adıyla it dirseği olan arpacık ya da kabir gibi bir anlamı olan bir sözcüğü insanlar neden çocuklarına isim koysunlar ki?!
Bizaz araştırdığımız zaman bu kelimenin kök anlamı her ne kadar göz kenarlarında oluşan çapak vb. gibi anlamı olsa da Rumeysâ şekliyle bir yıldızın adı olduğu görülüyor.
رميساء  ise sinli şekliyle “Güzel, sır tutabilen, terbiyeli, soylu ve sevimli genç kız” anlamına geliyormuş.
Bak şimdi oldu. Anlamı böyle olan bir kelime kız ismi olarak elbette kullanılabilir. Her ne kadar bizdeki saik bu kök anlamı olmasa da ilk kez bu kelimeyi isim olarak kullananlar indinde anlamın bu önemi büyük olmalı.
Biz Müslüman olduk ya kendi öz kültürümüzü de İslamlık adına Araplaştırdık mı ne?!
Şöyle söylemesi kolay, duyunca herkesin anlayacağı Türkçe isimler neyse pek rağbet görmüyor.
Müslüman olmak, sanki her türlü öz kültürden soyutlanmayı gerektiriyormuş gibi bir dinî algı var.
Peygamberimiz bir çok ismi anlamından hareketle değiştirmiş. Bu doğrudur. Adamın adı Abduluzza diyelim, tutmuş onu Abdullah ya da Abdurrahman yapmış. Çünkü Abduluzza şirk içeriyor. Uzza putunun kulu anlamına geliyor. Bu gibi uygulamalardan hareketle Türkçe olan ama şirk vb. içermeyen isimleri neden değiştirmek gereksin ki. Babası diyelim Erol adını koymuş, adam gibi adam olsun diye. Sen tut şimdi bunu Abdullah değil, Abdurrahman değil… yani bir sahabe ya da peygamber ismi değil diye değiştir.
Bunun dindarlık ve din anlayışı ile hiçbir ilgisi yok. Bu bir kültür meselesidir. Bir türkün, bir İngilizin, bir Fransızın Müslüman olabilmesi için adını değiştirmesine hiç de ihtiyaç yoktur. İslam’ın evrenselliği de ancak bu şekilde mümkün olabilir. Aksi bütün kültürleri İslam adına Arap kültürü içinde eritme çabası anlamı taşır.
Vesselam.
Dua ile!
09.03.2015
GARİBCE 

1 yorum:

  1. Sacit Türker: Hocam bir de, benim koyacağım isim kimsede olmasın, nadirattan olan bir ad olsun diye ısrarla lugat lugat isim arayan baba ve anneler var. Bizlere de danıştıklarında tavsiye ettiğimiz o güzelim isimlere burun kıvırıp beğenmemeleri yok mu!? İnsan celalleniyor ve 'bre isimsiz kalasıcaların ebeveynleri' diyesi geliyor. Hulasa bu isim mevzuu bir kaç makalede farklı cihetleriyle tahlil edilip işlenmelidir hocam. Selam ve hürmetle...


    Esra Özgün: Zaten müslüman olup da isim değiştirenleri hiç anlayamamışımdır. Müslüman olunca da mevcut isimlerini korusalar dediğiniz gibi İslam'ın evrenselliği algısına katkı sağlamış olurlar. Sağolun Hocam, saygı ve sevgilerimle..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...