22 Ocak 2016 Cuma

İstikamet özü Hakk’a tutmaktır!


Bugün cumadır, mübarek bir gün. Garibce olarak dün ve bugün itibariyle rahmet çisiltisi altına tuttuğumuz kabımıza bir iki not düştü. Sizlerle paylaşalım dedik:
“Öksüz ve köksüz kaldık”. Öksüz kaldık (mecliste isimleri zikredilen hocalardan Ömer Çam gibi) rol modellerimiz yok oldu. Köksüz kaldık mazi ile bağlarımız koparıldı. (Prof. Dr. Ahmet KOÇ)
“Karşılaştığımız engeller  bizleri hem eler hem biler!
Elenenlerden değil bilenenlerden olalım!” (Medeniyet Ü. Tıp Fak. Dekanı Prof. Dr. Mustafa Samastı)
Ve bugün Fakültemiz Tatbitat camiinde Ali Bardakoğlu hocamızı vaaz kürsüsünde dinledik. Sıratı müstakim üzere olmaktan bahsediyordu. Ez cümle Hz. Peygamber’in hadislerinden hareketle müminin dört şeye benzetildiğini anlattı:
1. Güzel koku satıcısı; bir şekilde herkesin kendisinden istifade ettiği kimse.
2. Temiz yiyen ve temiz üreten arı. (Mümin hem temiz olmalı, temiz /helal şeylerle beslenmeli ve insanlara yararlı işler yapmalı, üretken olmalı).
3. Rüzgara karşı eğilip onu sühuletle savdıktan sonra doğrulan bereket sembolü yeşil ekin.
4. Altın; ne ateşten etkilenir ne de kir pas tutar, hiçbir ortamda değerini yitirmez.
Hocanın dikkat çektiği aklımızda kalan bir diğer husus da şuydu: Namaz bizatihi amaç değil araçtır. Namazda okuduğumuz “ihdinassırâta’l-müstakîm” ile namazın kıyamı arasında bir bağlantı var (İstikamet ile  kıyam aynı kökten) Namazın rüknü aslîsi kıyamdır. Hocanın anlattıklarından buradaki kıyamdan ayakta durmak anlamı değil de, kişi özünü Hakka tutmak manası anlaşılmalıdır. Hak ile olmak, Allah ile hemhal olmak. İşte namazın özü budur. Bu bilinç halinde olunmalıdır. Namazımız yatıp kalkmadan ibaret kalmamalı bizi bu bilince ulaştırmalıdır…
İşte böyle. Kısa günün kârı.
Cumamız mübarek olsun.
Dua ile!
22.01.2016

GARİBCE 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...