23 Nisan 2018 Pazartesi

İşimizin gücümüzün imanı



Bizde yağı alınmış peynire “imansız” derler.
Demek ki peynirin dini imanı onun yağlı olmasıdır.
Bir malın imanı ise onun kalitesidir.
Bir aletin imanı da onun işlevsel olmasıdır.
Bir alet iş gördüğü sürece devrede olur, onun işini daha iyi gören yeni bir alet ortaya çıkınca eskisi bir hatıra olarak tarihte kalır.
Gerçek bu iken bugün bazıları İslam ve Müslümanlık adına önümüze konulan her şeyin tarafımızdan yenilmesini istiyor.
Adam İslam adına İslam Kola yapıyor ve madem Müslümansınız öyle ise İslam adına bunu içmek zorundasınız diyor.
Ben de bir Müslüman olarak gerçekten destek vermek adına onu alıyor ve içmek istiyorum. Fakat ilk içişimden sonra ona / imanım da zayıfsa ona ve Müslümanlığa lanet ediyorum. Bir daha mı asla almıyorum. Zira abdest suyu içmek istemiyorum.
İslam bankası diye ortaya çıkıyorsak, insanların önüne koyduğumuz usuller onları bizim önümüze koyanların imanlarından bağımsız olarak imanlı olmalılar. Yani bizim ihtiyacımızı diğer usullerden daha iyi bir şekilde karşılamalılar. Ben bir insan olarak aldığım malın imanına bakarım; satanınkine değil. Malın kendisi imanlı ise alırım, imansızsa almam. Siz malınızı imanlı yaparsanız sizin malınızı sizin inancınızı paylaşanlar da alır, paylaşmayanlar da alır. Sizin inancınızı paylaşmayanlar sunduğunuz malın imanından etkilenip sizin gibi olmaya da hevesli olurlar. Endonezya gibi deniz aşırı ülkelerin halklarının Müslüman olmalarında Müslüman tacirlerin işlerinin hep imanlı olması olduğu anlatılır. Buna mukabil Avrupa’da bunca insanımızın olmasına rağmen işleri güven vermiyor. Zira herkes bizim insanlarımızın yüzüne değil, işine bakıyor, oradan özüne intikal ediyor ve oradan da İslam’a fatura çıkarıyor.
Sonuç da olan bizim yüzümüzden İslam’a oluyor.
Allah, bizim kötülüğümüzden İslamımızı korusun.
Dua ile!
23.04.2018
GARİBCE



15 Nisan 2018 Pazar

Aşk ateşi anda sönesi değil



 Varlığına delil oldu sükûnet
Eşler arasında örtü meveddet
Esirgeyicilik şefkat ve rahmet
Araya kin nefret inesi değil

Bırakıp da halı kilim yaygıyı
Güven duyasın yıkıp da kaygıyı
Birlik ettinse eşine saygıyı
Aşk ateşi anda sönesi değil

Can tende ruh bedende eşin bulanda
Vuslatla anda öze huzur dolanda
Ayrı gayrı değil eşler bir olanda
Aşk ile bağlanır, sırt dönesi değil

Olmasın evde ne nüşuz ne firak
Nikaşı daim muhabbete bırak
Gurbet ilde eşten kalanda uzak
Ayrılık acısı dinesi değil

Garibce huzur olur mu yalanda
Güven biter yuva olur talanda
Pörsür evde hayat yüzler solanda
Yürekte bir sızı dinesi değil

Dua ile!
15.04.2018
GARİBCE




8 Nisan 2018 Pazar

Aşkın yoktur oğul gözü!




Aşk göz alır oğul, kör eder
Hüzne sanki özünde bider
Sanma bu derdin bir gün biter
Daim yeşertir içten keder

Hem yüreğine basar közü
Köpürtür sarhoş eder özü
Faide vermez, boştur gayrı
Ata öğüdü bilge sözü

Aklın alır sarar bedeni
Anda seraba sarar seni
Ayıkmaya deva bilirsin
Aklını alıp sarhoş edeni

Aşk ateştir oğul vallah yakar
Etrafta bir konursu kokar
Nadan şişte kebap var sanır
Bilmez aşk halden hale sokar

Göz arar sevdiğine bakar
Vuslat ne baht, firakı yakar
Ervah cünudün mücennede
Her şey aslına doğru akar

Garibce bilmez söyler dile
Bî haber neliğinden bile
Hem haddin bilmez aşkın meşkin
Şiir yazar bülbüle güle

Dua ile!
08.04.2018
GARİBCE





Gelenek ve patinaj




Biz her bir şeyi birbirine karıştırmada epey bir mahiriz galiba.
Gelenek elbette iyi bir şeydir. Hiçbir şey geleneksiz varlığını sürdüremez.
Lakin biz geleneği patinaj ile karıştırıyoruz.
Bizim oğlan Bina okuyor, dönüp dönüp gene okuyor… ya biz onun ne güzel takdire şayan bir şey yaptığını düşünüyoruz. Oysa ki bizim oğlan resmen ve alenen patinaj yapıyor.
Yolda olmak hayati bir şey. Ama insan yola niye girer? Yolda yol almak için değil mi?
Biz öyle yapmıyoruz, galiba tembellikten mi yoksa aklımızın basmamasından mı, yolda yol almak yerine yola baş koymakla, yola kalıbımızı basmakla iftihar ediyoruz.
Yolda yol almak demek, her an mevcut üzerine yeni bir adım atmak demektir.
Bugün Bina okuyorsan, yarın olunca Bina okumanın dünde kalması demek. Eğer dünün yarınında yani bugün gene Bina okuyorsan bil ki yolda yol almıyor, patinaj yapıyorsun demektir. Bari bunun farkında olsak diyorum.
Patinaj tekerleğin daha da hızlı dönmesi demektir. Yani zaman ve imkan yolda yol alan kadar harcanmakta ve fakat hep kişi yerinde saymaktadır. Bir an evvel bu patinaj şartlarından kurtulmak ve yola koyulmak lazımdır.
Ama tekerleğin mücerred dönüyor olması aklımızı başımızdan almaya yetiyorsa o zaman yapılacak bir şey yok demektir.
Dün deden Bina okuyordu. Bu gün sen okumaktasın. Merak etme bu gidişle yarın da senin oğlun kızın ve bir sonraki gün de torunların aynı şekilde aynı şeyi okumaya devam edeceklerdir.
Benim bildiğim gelenek, hep bidatlerle varlığını ileri taşımıştır.
Düşünün, tarihe bakın.
Vaktiyle bidat sayılan görüşler zamanla geleneğin en vaz geçilmez unsurları oluvermişlerdir.
Şahıslara bakın. Vaktiyle bid’atçı olmakla yargılanan niceleri bugün geleneğin en büyük imamları arasındadır.
Bu gelenek bugün de ileriye gidecekse, patinajdan kurtulması ve yeni adımlar atması gerekmektedir.
“Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal!”
Dua ile!
08.04.2018
GARİBCE 




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...