29 Mart 2019 Cuma

Ufka indi hüdâ bulduk dirlik



Ufka indi hüdâ bulduk dirlik
Güçlü olduk hep olunca birlik
Adı dildedir erişmez bize
Dünyada darlık ukbada körlük


Tâhâ Sûresi  (123 - 124)
قَالَ اهْبِطَا مِنْهَا جَم۪يعاً بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّۚ فَاِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ مِنّ۪ي هُدًى فَمَنِ اتَّـبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقٰى ﴿١٢٣﴾  وَمَنْ اَعْرَضَ عَنْ ذِكْر۪ي فَاِنَّ لَهُ مَع۪يشَةً ضَنْكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اَعْمٰى ﴿١٢٤﴾ 

Allah şöyle dedi: "Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker." (123) 
 "Her kim de benim zikrimden (Kur'an'dan) yüz çevirirse mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz." (124)

Dua ile!
29.03.2019

28 Mart 2019 Perşembe

Organ bağışına bir güzelleme!



İnsanın tek bir hayatı var: O’nda başlar O’nda biter.
Âlem-i ervahta Elest bezminde başlar, Uçmalarda O’na vuslatla biter.
İnnâ lillâh… işte o demektir.
Yani Hayy’dan gelip Hû’ya gitmektir.
Adem babamızın sırtında zürriyet idik. Babalarımızın sulbünde tohum olduk, annelerimizin rahminde karar kıldık, çim saldık, filizlendik. Vakti saati geldi doğum eşiği ile eli ayağı düzgün, her bir organı yerinde bu dünyaya doğduk. Biçilen bir ömür vardı. Yaşadık ve bu kez karşımıza ölüm eşiği çıktı. Onu da aştık, yaşantımız devam ediyordu. Ama artık hayat ahiret hayatı idi. el-Hayatû’t-dünyâ ve el-Hayâtü’l-âhire isim değil sıfat tamlamalarıdır yani yakın olan şu anki hayat ve uzantısı olan öteki hayat, demektir. Ama hayat sonunda tekti ve aynı hayattı.
Ben önceki hayatımda da vardım ve hiçbir organım yoktu, çünkü ihtiyaç yoktu. Öteki hayatım da öyle olacak, orada şu anda kullandığım organlara ihtiyacım olmayacak, Allah beni yeni bir yaratışla yaratacak. Orada ihtiyaç duyacağım iki şey olacak: Biri iman öbürü de salih amel.
Kuran’ı okurken gördüm ki şehitler ölmüyor, hayatlarını yaşıyorlar.
Aklıma hemen Hz. Hamza geldi. Uhud’da o kükreyen arslanı arkadan vurmuşlar ve şehit etmişlerdi. Bununla kalmamış karnını deşmişler ciğerlerini sökmüşlerdi.
Ciğersiz insan bu dünyada yaşayamazdı. Ama Şehitlerin efendisi Hamza öteki hayatta yaşıyordu.
Cafer-i Tayyar’ın kolu kanadı budanmış, hepsi harp meydanında kalmıştı. Ama o uçmaklarda uçuyordu.
Demek ki hayatımızın ölüm eşiğinden sonraki kısmında dünya hayatına ait yasalar/ sünnetullah işlemiyordu. Orada o hayata uygun yeni yasalar olacaktı. Orada hayatımızı ve gönencimizi imanız ve salih amellerimiz belirleyecekti.
el-Kelimü’t-tayyib ancak O’na yükselir ve onu O’na amel-i sâlih ulaştırır[1].
Uzaya gönderdiğimiz uyduların taşıyıcı roketlerle gönderilmesi gibi.
İman ve taşıyıcısı amel-i sâlih. Felah işte bunda.
Eşik atlandıktan kısa bir süre çözülen ve çürüyen, tekrar toprak olan et ve kemikte değil.
Eğer bu iki şartı bulundurursak Allah Teâlâ bize cennet iklimine uygun yeni bedenler inşa eder. Hem de nurdan.
Her türlü gönenç hazır orada.
Fakat öyle yüzler de vardır ki avunmaz cennet nimetleriyle… Gözler huri gılman değil Rabb’a nazar arar, rıdvânda karar kılar . Kalpler ancak O’na vuslatla huzur bulur. Burada böyle idi. Orada da öyle olur.


وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌۙ  اِلٰى رَبِّهَا نَاظِرَةٌۚ   
Nice yüzler o gün ışılar parlar. (22)  Rabb’ine nâzır. (Kıyâmet  75/22 - 23)
وَعَدَ اللّٰهُ الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً ف۪ي جَنَّاتِ عَدْنٍۜ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللّٰهِ اَكْبَرُۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ۟
"Allah mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, ebedi olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah'ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır."  (Tevbe 9/72)
O başarıya erişme duası ile!

28.03.2019
GARİBCE

Etiketler: Organ bağışı, hayat ve ölüm, cennet, iman ve salih amel



[1] مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْعِزَّةَ فَلِلّٰهِ الْعِزَّةُ جَم۪يعاًۜ اِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِـحُ يَرْفَعُهُۜ
"Her kim izzet istiyorsa bilsin ki izzet tamamıyla Allah’ın’dır, ona hoş kelimeler yükselir onu da ameli sâlih yükseltir…"  (Fâtır 35/10)

27 Mart 2019 Çarşamba

Organ Bağışı: Sevap mı dedin: Candan sonra organ dedim



Dün Fakültemizde Organ Bağışı konulu bir panel vardı. Son konuşmacı olarak ben de katkıda bulundum. Organ bağışı önündeki engellerden birinin duygusallık olduğunu bir diğerinin de insana bakış olduğunu söyledim ve iki örnek verdim.
Bir bakış açısına göre “Elin dangalağına verip onu yaşatmanın anlamı yok”tu. Bunu söyleyen bir profesördü.
Bu elin dangalağı da kimdi? Bilemedim. Divana sordum, onlar da bilemedi.
Bir de Anadolu irfanının önemli temsilcilerinden birinin dizelerine bakalım: O da şöyle diyordu:
Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım[1]
Ve salon alkışla doldu.
Evet, irfan işte buydu. Hepimiz aynı vardan var olmuştuk. Kimsenin diğerlerine bir üstünlüğü yoktu. Ancak bu bakış açısına sahip olan diğerkâm olabilir ve başkasına verebilirdi.
Bu,
Nazar eyle itiri
Pazar eyle götürü
Yaradılanı hoş gör
Yaradandan ötürü diyen Yunus’un dili idi.
Cevad ve Kerîm olan Allah hep veriyordu. Onun esmasının tecellisi gereği denizler karalar, ağaçlar, hayvanlar… hep veriyordu. İnsan da vermeliydi.
Sonra Garibce’nin bir yazısını okudum.
Ben bu konunun ayetini de buldum diye takıldım.
Allah “fazlasını verin” diyordu.
O zaman biz de verelim, dedim. Salon da hep verelim dedi.
Sevapların en üstünü şehadetti ve canı ortaya koymaktı. Sonra organ, sonra kan, anne sütü ve en sonra da mal geliyordu. Canın yongası olan malı verme için ne kadar övgüler vardı. Hal böyle iken ondan daha üstünü olan kan ve organ için ne demeliydi.
İyi bir program oldu vesselam. Hem bilgilendik, hem duygulandık. Mesaj da yerine ulaştı sanırım.
Hastalarımıza şifalar dilerim.
Düzenleyicilere, katılımcılara ve dinleyicilere selam olsun!
Dua ile!
27.03.2019
GARİBCE





[1] Şiirin tamamı:
Beni hor görme kardeşim

Sen altınsın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım

Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım

Kimi molla kimi derviş
Allah bize neler vermiş
Kimi arı çiçek dermiş
Sen balsın da ben cec mıyım

Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum

Tabiatte veysel aşık
Topraktan olduk kardaşık
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben bacmıyım


24 Mart 2019 Pazar

İnsan



Ruh beden ve akıl başta
Beden gözü olur aşta
Her birine verip hakkın
Kurmalı denge her yaşta

24.03.2019
GARİBCE


23 Mart 2019 Cumartesi

Dedem erik yemiş kamaşır benim dişim





Ben bir Garibce’yim hikmettir sade işim
Dedem erik yemiş kamaşır benim dişim
“Lâ tezirü vâzire”[1] buyurmuşsa da Hak
Eslafın mirası ile olur gelişim

Düzen bozuldu evrende berde bahirde
Bozgun kendi kendine olurdu zahirde
Ne zaman ki kondu fatura ahirde
Başa düştü anda bozgun kendi elişim
Dua ile!
23.03.2019
GARİBCE


[1] Necm Sûresi  (38 - 41)
اَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۙ ﴿٣٨﴾  وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ ﴿٣٩﴾  وَاَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرٰىۖ ﴿٤٠﴾  ثُمَّ يُجْزٰيهُ الْجَزَٓاءَ الْاَوْفٰىۙ ﴿٤١﴾ 
Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. (38) 
 İnsan için ancak çalıştığı vardır. (39) 
 Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir. (40) 
 Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir. (41)

17 Mart 2019 Pazar

Zeka ve feraset




Birinde Hz. Ömer’e bir kadın geldi. Yanında kocasını hayırla andı ve ona teşekkür etti. Şöyle dedi: “O, dünya ehlinin en hayırlılarındandır. Geceleri sabaha kadar ibadetle, gündüzleri de akşama kadar oruçla geçirir.” Sonra da utandı ve daha bir şey demedi. Hz. Ömer ona: “Allah seni en güzel şekilde ödüllendirsin. Kocan hakkında ne güzel övgüde bulundun!” dedi. Kadın oradan ayrılınca yanında bulunan Ka’b. Sûr el-Ezdî: “Ey Müminlerin Emiri! Bu kadın aslında size şikâyete geldi!” dedi. O da “Neyi?” diye sordu, “Kocasını!” cevabını verdi. Bunun üzerine “Onları bana getirin!” emrini verdi ve  Ka’b’a da “Aralarında sen hüküm ver!” dedi. O, “Sen varken ben mi hükmedeceğim!” dedi. “Elbette! Baksana sen  benim akledemediğim şeyi fark ettin!” dedi. Bunun üzerine Ka’b kadının kocasına Nisa suresinin üçüncü ayetini[1] okuyarak “Üç gün oruç tut, dördüncü günü oruçsuz karın ile birlikte ol. Üç gece ibadetle uğraş, dördüncü geceyi karınla birlikte geçir!” diye hükmetti. Hz. Ömer “Bu çok daha güzel!” dedi, onun zekâsını ve intikal gücünü beğendi. Hemen onu Basra’ya kadı olarak gönderdi. Onun bu feraseti sebebiyle hayranlık verici çözümleri oldu.[2]
Kıssadan hisse: Hakkı sahibine teslim etmek.
Emanet ve liyakat/ ehliyet.
Bu iki özellik her kimde ise onlar keşfedilmeli ve kamu velayetleri asıl onlara havale edilmeli.
Yöneticiler her şeyi kendileri yapmak yerine idare etmeliler. Sahip oldukları yetkileri liyakat sahibi emin kimseler eliyle kullanmalılar. Bu durumda onların hayırlı işleri de o yetkiyi dağıtan yöneticilere yazılacak ve başarıları daha da artacak, yönetimde hoşnutluk yaygınlaşacaktır.

Dua ile!
17.03.2019
GARİBCE


[1] Nisâ 4/3:
وَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تُـقْسِطُوا فِي الْيَتَامٰى فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَٓاءِ مَثْنٰى وَثُلٰثَ وَرُبَاعَۚ فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تَعْدِلُوا فَوَاحِدَةً اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَلَّا تَعُولُواۜ ﴿٣﴾ 
Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o takdirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. (3)
[2] İbn Kayyim el-Cevziyye, et-Turuku’l-hukmiyye, thk. Muhammed Cemîl Gabâzî, Kahire ty., s. 33

16 Mart 2019 Cumartesi

İslam’ın şartı çıktı yediye



İslam’ın şartı çıktı bak yediye
Altıncısı kişi haddin bilmektir
Dersen ki yedincisi nedir diye
Had bilmeyene haddin bildirmektir

Dua ile!
16.03.2019
GARİBCE

Huzurun adresi



Bilen var mı nerde huzurun adresi
Cennet orası olsa da her neresi
İpin kıran bir cani eder cehennem
Ger İstanbul’dur ger Anzaklar ülkesi
--oOo—

Dua ile!
16.03.2019
GARİBCE

Duyanı yok ahlar ta arşa dayandı


Mabette sel olup akan masum kandı
Gördüm canım acıdı yüreğim yandı
Dehşete baktım semavi afet sandım
Gözü dönmüş canavar sözde insandı

Sağırlar körler birbirlerini ağırlar
‘Ismet[1] ölmüş dünya üç maymunları oynar
Bitti umut, çıkmaz sanki bütün yollar
Duyanı yok ahlar ta arşa dayandı
--oOo—
Dua ile!
16.03.2019
GARİBCE

Ben insanım emanet benim boynumda





Ben insanım emanet benim boynumda
Nice hıyanet beslemişim koynumda
Alkış görmedim yuhalandım nedense
Sahneyi hayat insancılık oynunda
--oOo—


Dua ile!
16.03.2019
GARİBCE


[1] İnsanın dokunulmazlığı.

14 Mart 2019 Perşembe

Din ve şer’ ne aynıdır ne gayrı




Din, özde meknuz edende zuhur
Bu ancak şeriat ile olur

Din ve şer’ ne aynıdır ne gayrı
Dinsiz şer’in hiç olur mu hayrı

Çay nasıl ki demlikte demlenir
Din ancak şer’ ile bedenlenir

Ruh ile ten gibidir nispetleri
Biri varsa ancak olur diğeri

Ruh aynı yedisinde yetmişinde
Değişiklik olur sade bedende

Bilmek istersen ger nedir acep Hak
Aramaya ne hacet Fıtrat’a bak

Garibce’yim sırra yatkım bendeyim
Ruhum lemyezel fani bir tendeyim

Dua ile!
14.03.2019
GARİBCE

Gâvuru Aldatma ve Anadolu İrfanı




Anadolu irfanını hep sevdim. Belki çoğu ümmi idi, cahil kalmıştı ama sahip oldukları irfanla pek çok şeyi hikmetlice izah etmesini, her bir şeyi layık olduğu yere koymasını bilirlerdi.
Tarifleri de güzeldir. Yürüyüşüne bakmadan gideceğin yerin ne kadar süreceğini söylemezler.
Sorduğun yer yakınsa eli ile, uzaksa çenesiyle işaret ederler.
Hele bakışları, vücut dilleri, el kol işaretleri.
Çok da güzel atasözleri var; belki biraz kabadır ama kır çiçekleri gibi güzel ve hoş kokuludur.
Helalleşme konusunda geçen dostlar muhabbet ediyordu. Bir malı kâfire satarken değerinin üzerinde satmanın caiz olup olmadığını, ona yalan beyanda bulunmanın hükmünün ne olacağını müzakere ediyorlardı.
Aklıma hemen Anadolu irfanının zihnime kazımış olduğu anlatım geldi. Ona göre gâvurların haklarına riayet konusunda çok daha dikkatli olmak gerekirmiş. Çünkü iş kıyamete kalınca gâvur hakkını illa ki ister. Ne var ki senin sevapların onun işine yaramaz ki hakkını sevaplarınla ödeyesin. O senin imanını ister.
Ya, işte böyle! Allah korusun!
Dünya gerçekten küçüldü ve artık ne İslam ülkesi var ne de gavuristan. Her yerde her dinden, her kesimden insan var.
Böyle bir ortamda “Biz ademoğullarını saygın kıldık” buyruğunu esas alıp, insanı sırf insan olduğu için saygın/ dokunulmaz görmemiz gerekiyor. Kendi dinimizin mensubu olması ve ayrıca din kardeşi olmamız ondan sonra değerlendirilmeye alınmalı gibi duruyor. Hz. Ali’nin Mısır Valisine gönderdiği genelgesinde belirttiği gibi “Bütün insanları yaratılışta eş, müminleri ise ayrıca kardeş görmek” gerekiyor. Hal böyle olunca Rahman olan Allah namına cümleyi bir bilmek ve herkese karşı saygılı olmak gerekiyor. Kimseyi sevmek zorunda değiliz ama herkese saygılı olmak ve hukukunu gözetmek zorundayız.
İmdi belli bir fiyatı olan aynı malı kâfir diye Müslümana sattığımızdan fazla bir fiyata satarsak Müslüman olmanın “Güvenilir” olma özelliği yok olur. Ve biz bu halimizle İslam’ı asla temsil edemeyiz.
Gâvur dediğimiz adamlar mallarını üretirken “İhsan ve itkan” üzere/ en üst kalitede üretiyorlar ve müşterilerinin güvenini kaybetmektense sermayelerini kaybetmeyi bir şiar olarak görüyorlar. Aslında yaptıkları ile sanki bizim yerimize İslam’ı temsil ediyorlar. Ne ki biz Müslüman, onlar ise gavur oluyor. Biz cennete onlar ise cehenneme gidiyor.
Siz siz olun hangi dinden, mezhepten ve meşrepten olursa olsun insanları aldatmayın. Hadis imamları boş yem torbasını göstererek atını çağıran kimsenin hadisini kabul etmemişler ki bu atı kandırıyor diye. At yarın mahşerde toprak olacak. Ama gâvur dediğiniz adamların sizinle hesabı olacak.
Anadolu irfanına selam olsun.

Dua ile!
14.03.2019
GARİBCE



Gel ey talip mevsim bahardır


Gel ey talip mevsim bahardır
Tuttuğun yol yokuştur dardır
Her şeyin belki bir engeli
İlmin bin bir engeli vardır

Tohumlar ekilir baharda
Gayret! Olsa da elin darda
Bu yol yokuştur çıkmaz düze
Ellerin cepte gönlün yarda

Meyveye dursun dersen sözün
Ekim baharda hasat güzün
Sünnetullahtır bu bilesin
Hasatla ancak güler yüzün

Dua ile!
14.03.2019
GARİBCE

MEVSİM BAHARDIR




Uyuyan düşler yürekteki
Uyanır mı acep yeniden
Taze dal gibi erikteki
Düşen cemre ile aniden

Her şey özde amacın güder
Toprak altında çimlenir bider
Baharda tohum saçıp ekmeyen
Hasat günü pişmanlık eder

Bahar uyanış vakti durma
İmkânların boşa savurma
Güz gelince olup da pişman
Nedametle döşüne vurma

--oOo--

Akıl verme sen ona buna
Kendini hep iş ile sına
Ekmez isen şayet baharda
Acımaz kimse güzün sana



Dua ile!
14.03.2019
GARİBCE

7 Mart 2019 Perşembe

Yaş altmış üç haddi aştık gayrı



Yaş altmış üç, haddi aştık gayrı
Umut kesmem Hak’tan isterim hayrı
Halimi soranlara hasta sayrı
Gönül içre dualar ederim

Nicesi geçti ah tatlım acım
Tava yeni geldi sanki sacım
Olmaz asla başka bir amacım
Bu yolda sade rıza güderim

Dileğimdir eninde sonunda
Bitsin fani ömrüm Hak yolunda
Emr-i Hak gelip vaki olan da
Garibce hallerim koşar giderim

Dua ile!
07.03.2019
GARİBCE



Yaş altmış üç



Yaş altmış üç oldu kaldı azı
Makam tutmaya özüm kalmadı
Koyduk arkada baharı yazı
Bozuldu bağlar üzüm kalmadı

Necattır elli elliyse eğer
Bilemedim nedir ömre değer
Makam mevki hep yalanmış meğer
Fani olanda gözüm kalmadı

Bu sarpa neden oldum ben mail
Sırrım, ne mesul bildi ne sail
El attığım bilcümle mesail
Kör düğüm oldu çözüm kalmadı

Dua ile!
07.03.2019
GARİBCE



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...