Bana
Ahkam değişir mi? diyorlar. Elbette, diyorum. Misal istiyorlar. Ahanda misal:
Taharetlenirken
taş kullanmanın hükmü nedir? Soru görüldüğü üzere çok açık ve güncel bir konudur.
el-Cevap
eskiden sahrada istimali-i ahcâr sünnet imiş, artık helalar ebniye dahilinde
olduğu ve def edilen ifrazatı müntinenin lüle lüle ünbubeler ile ib'âdına bed
ile her hanede bu nizama bağlı düzenekler bulunduğundan, sünnet deyü müdavemet
ve muvazabatı halinde mûmâ ileyh istimali ahcarın iş bu ünbubelerin seddine
müeddi olduğu bittecrübe ve defaetle sabit bulunduğundan haram olmak iktiza
eder.
Bilıttırad
şunu da fetvayı şerife derc ve ilave etmek iktiza edecektir ki ahar bir nesne
daha var imiş ki alenen zikri nisa ve ricâl beyninde tefrikacılık mana ve
mefhumu iş'ar edeceğinden aşikare zikrinden ictinad idilüp, "el-Ârifü
tekfîhi'l-işâre" fahvasınca ve
"Lafın tümü bilmem ne gûnâ insanlar için söylenirmiş" mesel-i
türkide ifadesini bulan manay-i hakîmineye istinaden sadece işaret ile iktifa
edilüp, mevzu ile alakası bulunan kimesnelerin
bu konuya daha bir âgah olmaları temennasıyla deriz ki: Bâlâda isminden
ictinab ile evsafının zikriyle iktifa edilen nesne emr-i sedde daha müessir
bulunuyormuş, ol sebeple onların dahi istimal-i ahcara kıyasen evveliyet tarikiyle
hem de ekser hurmeten ve de gılzaten deyu hükmün tağlîzine haram demek iktiza
edeceği cümle ulema, ukela ve hukema nezdinde bâ hüsn-i kabul telakki edilecek şekilde zahir
bel azhar olmaktadır.
Soru
iki: Klozet midir nedir, içine edilesi gavur icadı var ya, işte onun üzerine
tünemenin hükmü nedir? (Şu soruların açıklığına ve Türkçe zerafetine
bayılıyorum).
El-Cevap:
Filhakika vehle-i ûlâda buna bir bühtandır demek lazım gelir.. Zira ki, zeman-ı
medeniyet-i mütahaddıramızda mezkur
ahvale tanıklık eden ancak dâl ve mudıl ve de fâsık olmak lazım gelir. Lakin klozet-nâm
frenk icadı nesnenin fevkindeki kadem asarının vaz cihetinin ve dahi ahziye
izlerinin öne doğru müteveccih olması ve her iki taraflı muvazane emarelerinin
ayan beyan zâhir bulunması, işbu tüneme fiilinin işlendiğine karine-i kâtıa
olup burada zanna mahal yoktur. Ol sebeple bir hükme behemehal rapt edilmesi
icap eder. Velakin bidaat-ı kalîlesi müzcat olan bu ilim fukarası fakir-i
pürtaksir ve de abdi acizleri olarak benim ilmim işbu meseleyi mu'dıla muvacehesinde
gayri kâfi ve bu as'abı'l-ümûr kabilinden böylesine bir işkaliyye-i muâsıranın
bir hükm-i münîfe rabtına gayri kâfi bulunduğundan bu mesele-i mühimmenin bir
üst makama arzının ve meselenin arîz ve amîk tetkikinden sonra ve dahi iktiza
eylemesi halinde bir lecne-i mahsûsa teşkiline ve mevzu ile alakalı ehli hıbre
ve vukuftan da istimdadla reylerinin ahzı ile meselenin bir kaziyyeyi muhkeme
halinde karara rapt edilmesinin münasip bulunacağına dair izharı reyde
bulunmanın yerinde olacağına ancak vüs’umuz kâfi gelmiştir.
Ketebehu'l-fakîr
ü pür taksîr el-muhtâc ilâ mağfireti Rabbihi’l-gafûr GARİBCE
Fî
seneti 7 Safer 1345 el-Muâdil 10 Aralık 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder