Birkaç
gün önce huyunu suyunu henüz bilmediğim bir dost için çatlak tabirini kullandım.
Alındığını belli etmedi ama yine de bilmiyorum.
İnternette
de dolaşan ve benim de Öykülerin Büyüsü adlı kitapçığımda yer verdiğim bir
Çatlak Kova hikayesi vardır.
Bilmeyenlere
ısrarla bulup okumalarını tavsiye ederim.
Ben
bu hikayeyi vaktiyle bizim cami kürsüsünde Cuma vaazında anlatmıştım. Tam hikayeyi bitirip de yorum kısmına
geldiğimde benim çok sevdiğim ve fakülteye intisabımda elimden tutan hocam içeri
giriyor ve kulak veriyor. Onun rivayetine göre ben cemaate çatlak diyormuşum. “Yahu
diyor adam hepimizi çatlak etti.”
Hatırladığım
kadarıyla benim yorumum şöyle idi: Aslında insan olarak hepimizde az çok biraz
çatlaklık var. Kiminde az, kiminde çok ama sonuçta kusursuzumuz yok. Kusursuzluk bize mahsus değil. Önemli olan
sahibin çatlak kovayı efendisinin rızasını kazanmada kullandığı gibi, bizim de
insanları mevcut kusurlarına rağmen değerlendirebilmemiz, insanlık hayrına
onlardan yararlanabilmemiz, bir kalemde üzerlerini çizip atmamız. Kusursuz dost
ararsak dost bulamayız. İlla ki her birimizin, bir başkasına göre kusur
sayılabilecek özellikleri var: Neymiş çok konuşuyormuş. Neymiş gözü üzerinde
kaşı varmış. Neymiş sakarmış, neymiş patavatsızmış. Bu bana uyuyor galiba,
bazen istemediğim halde patavatsızlık yaptığımı görüyor ve gereksiz yere
insanları üzdüğümü görüyorum. Eğer karşımdaki çatlak ise daha doğrusu
çatlaklığının farkında ise olmayanımız yok çünkü, benim bu çatlaklığım onun hoşuna
gidiyor. Karga ile leylek arkadaşlık yapıyorlarmış. Görenler şaşırmışlar. Allah!
Allah! Bunlar nasıl arkadaş olabilirler ki. Uçurunca bakmışlar ki ikisinin de
kanadı kırık.
Ben
kanadı kırık biri olarak çatlakları seviyorum. Siz de beni sevmeseniz de mazur
görün diyorum.
Sevgi
ile kalın!
Dua
ile!
07.12.2013
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder