10 Aralık 2013 Salı

Şeffaflık ve Tövbe!


Demokrasi iyi bişe galiba. Onun en iyi olması gereken özelliklerinden biri de şeffaflık. Yürütme her ne yaptıysa halk ile paylaşmalı her şey göz önünde cereyan etmeli. Özellikle de akçalı işler. İhaleler, herkesin duyabileceği, görebileceği ve bilebileceği şartlarda yapılmalı, kimsenin kimseye diyecek bir sözü kalmamalı.
Valla bu bize uyar!
Ama her alanda da öyle olunmalı mı?
Geçenlerde Meclis başkanını konuşturuyorlar. Şeffaflıktan falan bahsediyorlardı. Başkan “Ama şeffaflık da bir yere kadar… Her şeyi uluorta da yapamayız ki” dedi ve bir benzetme yaptı. “Nitekim insan olarak da her şeyimizi gösteremeyiz ki, gösterebileceğimiz yerler var, gösteremeyeceğimiz yerler var…”
Bu manadaydı yani.
İmdi insanlar olarak yaşantılarımız da öyle olmalı. Şeffaf olmalıyız, içimiz de dışımız da bir olmalı… Tamam, bunlar güzel ama canım bazı mahrem alanlarımız da olmalı, onların sırrı bizde kalmalı.
Günahlarımız mesela.
Gerçek diye bunları uluorta herkesle paylaşmanın bir anlamı yok.
Geçenlerde Hatiboğlu hocaya bir kadın telefonla bağlanmış: “Ben evliyim ve kocama ihanet ettim. Ne yapmalıyım!?” diye soruyor, hoca kapatmaya çalıştıkça o daha da açıyor.
Garibce diyor ki: Günahlar, pislik gibidir, hiç ortaya çıkarılmamalı. Görüldüğü anda da ilk iş olarak örtülmeye çalışılmalı. Yol üzerindeki pislik gibi. Bir an evvel kaybedilmeli. Settâr olan Allah’ın o güzel ismi sende tecelli edecekse, sen de örtücü olacaksın. Pişmanlık duyacaksın. Bir daha işlememek üzere azmi cezmi kastedeceksin, ondan sonra da artık kendinin dahi göremeyeceği  özünün en derin bir yerine gömeceksin. Başkalarına ait ise gene örtücü olacaksın.
İnsanlar böyle yapacakları ve faş olmuş günahları örtecekleri yerine bir de logarın kapağını açıp içindeki lağımı karıştırıp iyice b…. çıkarıyorlar ve her tarafı iğrenç bir koku ile adeta esir alıyorlar.
En tez zamanda Diyanet bir birim kurmalı ve insanlar o birime günahlarını itiraf etmeli. Belli ki bu kesmez, bu itirafları aynı zamanda canlı yayında bütün âleme de duyurmalı.
İş giderek öyle bir yere doğru gidiyor.
Kilisenin yaptığını bizim de yapmamızı bekliyorlar.
“Hiçbir kimse, sınanmadığı günahın masumu değildir” diye hoş bir ifade paylaşılıyor. Çok güzel. Evet, gerçekten de öyledir. Kimsenin günah işleyenleri kınama hakkı yoktur, evvelemirde herkes kendi günahına baksın. “Kendi günahı ile meşgul olması, başkalarının ayıplarıyla meşguliyetten kendisini alıkoyan kimseye müjde!” deniyor ya. Bu peygamberî öğütten hepimizin hisse alması lazımdır.
Tencere dibin kara, seninki benden kara!
Tiryaki demiş ki: “Bütün günahlar içki gibi sarhoşluk verseydi, dünyada ayık tek kimse bulamazdınız!” Elhak doğrudur.
Sabah sabah bir sarhoştan da ancak bu kadar!
Tövbeli günlerimiz olsun!
Dua ile!
10.12.2013

GARİBCE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...