Demokrasi
iyi bişe galiba. Onun en iyi olması gereken özelliklerinden biri de şeffaflık.
Yürütme her ne yaptıysa halk ile paylaşmalı her şey göz önünde cereyan etmeli.
Özellikle de akçalı işler. İhaleler, herkesin duyabileceği, görebileceği ve
bilebileceği şartlarda yapılmalı, kimsenin kimseye diyecek bir sözü kalmamalı.
Valla
bu bize uyar!
Ama
her alanda da öyle olunmalı mı?
Geçenlerde
Meclis başkanını konuşturuyorlar. Şeffaflıktan falan bahsediyorlardı. Başkan “Ama
şeffaflık da bir yere kadar… Her şeyi uluorta da yapamayız ki” dedi ve bir
benzetme yaptı. “Nitekim insan olarak da her şeyimizi gösteremeyiz ki,
gösterebileceğimiz yerler var, gösteremeyeceğimiz yerler var…”
Bu
manadaydı yani.
İmdi
insanlar olarak yaşantılarımız da öyle olmalı. Şeffaf olmalıyız, içimiz de
dışımız da bir olmalı… Tamam, bunlar güzel ama canım bazı mahrem alanlarımız da
olmalı, onların sırrı bizde kalmalı.
Günahlarımız
mesela.
Gerçek
diye bunları uluorta herkesle paylaşmanın bir anlamı yok.
Geçenlerde
Hatiboğlu hocaya bir kadın telefonla bağlanmış: “Ben evliyim ve kocama ihanet
ettim. Ne yapmalıyım!?” diye soruyor, hoca kapatmaya çalıştıkça o daha da açıyor.
Garibce
diyor ki: Günahlar, pislik gibidir, hiç ortaya çıkarılmamalı. Görüldüğü anda da
ilk iş olarak örtülmeye çalışılmalı. Yol üzerindeki pislik gibi. Bir an evvel
kaybedilmeli. Settâr olan Allah’ın o güzel ismi sende tecelli edecekse, sen de
örtücü olacaksın. Pişmanlık duyacaksın. Bir daha işlememek üzere azmi cezmi kastedeceksin,
ondan sonra da artık kendinin dahi göremeyeceği
özünün en derin bir yerine gömeceksin. Başkalarına ait ise gene örtücü
olacaksın.
İnsanlar
böyle yapacakları ve faş olmuş günahları örtecekleri yerine bir de logarın kapağını
açıp içindeki lağımı karıştırıp iyice b…. çıkarıyorlar ve her tarafı iğrenç bir
koku ile adeta esir alıyorlar.
En
tez zamanda Diyanet bir birim kurmalı ve insanlar o birime günahlarını itiraf
etmeli. Belli ki bu kesmez, bu itirafları aynı zamanda canlı yayında bütün âleme
de duyurmalı.
İş
giderek öyle bir yere doğru gidiyor.
Kilisenin
yaptığını bizim de yapmamızı bekliyorlar.
“Hiçbir
kimse, sınanmadığı günahın masumu değildir” diye hoş bir ifade paylaşılıyor.
Çok güzel. Evet, gerçekten de öyledir. Kimsenin günah işleyenleri kınama hakkı
yoktur, evvelemirde herkes kendi günahına baksın. “Kendi günahı ile meşgul
olması, başkalarının ayıplarıyla meşguliyetten kendisini alıkoyan kimseye
müjde!” deniyor ya. Bu peygamberî öğütten hepimizin hisse alması lazımdır.
Tencere
dibin kara, seninki benden kara!
Tiryaki
demiş ki: “Bütün günahlar içki gibi sarhoşluk verseydi, dünyada ayık tek kimse
bulamazdınız!” Elhak doğrudur.
Sabah
sabah bir sarhoştan da ancak bu kadar!
Tövbeli
günlerimiz olsun!
Dua
ile!
10.12.2013
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder