23 Şubat 2019 Cumartesi

Mahalle çocuğu Salih Tuğ’dan kurucu Dekanlığa





Bugün İRCİCA’nın düzenlemiş olduğu programda Salih Tuğ Hocamızı dinledik.
“Ben mahalle’de doğdum, mahalle çocuğuyum” diye başladı. Belli ki mahallenin büyümesinde, eğitiminde, hayat tecrübesinde çok önemi vardı.
“Kendi arabamı/ oyuncağımı kendim yapardım” diyordu. Sultan Ahmet’ten ta Aksaray’a, şuraya buraya gittiğini, tramvaya asıldıklarını anlatıyordu.
Hayıflandım. Şimdi bizim torunlar evin önüne bile inemiyor. Koca koca çocukları gitmeleri gereken yere ya babaları/ anneleri ya da servis götürüyor. Çünkü biz mahalleyi çok oldu kaybettik. Hem güveni hem özgüveni yitirdik.
İlim taliplerine özel mesajı vardı.
“Bir kere ilim kesinlikle bir muhit işidir” dedi. Vaktiyle gene öyle demiş ve ardından da Mesela “Toroslardan ilim adamı çıkmaz” demişti. Garibce de -alınmış olmalı ki- onu Toroslarda kalınarak çıkmaz diye anlamaya/ düzeltmeye çabalamıştı.
Kendisi hep kütüphanede çalıştığını söyledi. İlmî muhit olarak ona vurgu yaptı. “Fuat Sezginler, Hamidullahlar, Zeki Velidi Toganlar ve daha nice yetişmiş kimselerin bulunduğu atmosferi solumak hiçbir şey yapmasınız bile sizi adam eder” dedi.
İlimde başarının özellikle doktora yapacak olanlar için iki şartını yineledi: Merak ve sevgi.
Şimdi Rektör olan bir talebesinin kırtasiye dükkanı olduğunu öğrenmiş, ona ya ilim ya para, demiş. Bunun ikisi bir arada bulunmaz, demiş. O da dükkanı tasfiye ile ilim yolunu tutmuş.
Hoca, Atatürk Ü. İslami İlimler Fakültesi dekanı Kaya Bilgegil’i de özel olarak andı. İslamî İlimler Fakültesine bağlı Mehmet Erkal, İbrahim Kafi Dönmez, Mehmet Akif Aydın… gibi doktora talebelerinin danışmanlığını bir yönetmelik değiştirerek kendisine bağlamıştı. Üniversite ve şehir dışından ilgili ilim adamlarının danışmanlığını mümkün kılan bu uygulamasıyla İslami İlimler alanında pek çok doktor ilim adamının yetişmesine sebep olduğunu söyledi ve onu rahmetle andı.
Bir soru üzerine Ana Okulu ve el becerilerine de değindi. Orada elde ettiği el becerileriyle kendi düğmesini kendisinin diktiğini, söküklerini ve tamirlerini kendisinin yaptığını söyledi.
Ha bir de özellikle ellisinden sonra gözünüze, kulağınıza bir de dizinize dikkat edin dedi.
Garibce bir merakım kalmıştı: Hoca, ben kütüphanede çalışırım evde hiç çalışmam demişti ya acaba evde ne yapardı, hep sökük dikmezdi zahir.
Hocama Allah’tan hayırlı uzun ömürler diliyorum.
Çoğumuzun üzerinde hakkı vardır.
Kurucu dekan olarak verdiği öncü hizmetlerin ardında duran Rektör Orhan Oğuz hocayı da anmak gerekir.
Dua ile!
23.02.2019
GARİBCE


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...