17 Mart 2019 Pazar

Zeka ve feraset




Birinde Hz. Ömer’e bir kadın geldi. Yanında kocasını hayırla andı ve ona teşekkür etti. Şöyle dedi: “O, dünya ehlinin en hayırlılarındandır. Geceleri sabaha kadar ibadetle, gündüzleri de akşama kadar oruçla geçirir.” Sonra da utandı ve daha bir şey demedi. Hz. Ömer ona: “Allah seni en güzel şekilde ödüllendirsin. Kocan hakkında ne güzel övgüde bulundun!” dedi. Kadın oradan ayrılınca yanında bulunan Ka’b. Sûr el-Ezdî: “Ey Müminlerin Emiri! Bu kadın aslında size şikâyete geldi!” dedi. O da “Neyi?” diye sordu, “Kocasını!” cevabını verdi. Bunun üzerine “Onları bana getirin!” emrini verdi ve  Ka’b’a da “Aralarında sen hüküm ver!” dedi. O, “Sen varken ben mi hükmedeceğim!” dedi. “Elbette! Baksana sen  benim akledemediğim şeyi fark ettin!” dedi. Bunun üzerine Ka’b kadının kocasına Nisa suresinin üçüncü ayetini[1] okuyarak “Üç gün oruç tut, dördüncü günü oruçsuz karın ile birlikte ol. Üç gece ibadetle uğraş, dördüncü geceyi karınla birlikte geçir!” diye hükmetti. Hz. Ömer “Bu çok daha güzel!” dedi, onun zekâsını ve intikal gücünü beğendi. Hemen onu Basra’ya kadı olarak gönderdi. Onun bu feraseti sebebiyle hayranlık verici çözümleri oldu.[2]
Kıssadan hisse: Hakkı sahibine teslim etmek.
Emanet ve liyakat/ ehliyet.
Bu iki özellik her kimde ise onlar keşfedilmeli ve kamu velayetleri asıl onlara havale edilmeli.
Yöneticiler her şeyi kendileri yapmak yerine idare etmeliler. Sahip oldukları yetkileri liyakat sahibi emin kimseler eliyle kullanmalılar. Bu durumda onların hayırlı işleri de o yetkiyi dağıtan yöneticilere yazılacak ve başarıları daha da artacak, yönetimde hoşnutluk yaygınlaşacaktır.

Dua ile!
17.03.2019
GARİBCE


[1] Nisâ 4/3:
وَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تُـقْسِطُوا فِي الْيَتَامٰى فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَٓاءِ مَثْنٰى وَثُلٰثَ وَرُبَاعَۚ فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تَعْدِلُوا فَوَاحِدَةً اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَلَّا تَعُولُواۜ ﴿٣﴾ 
Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o takdirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. (3)
[2] İbn Kayyim el-Cevziyye, et-Turuku’l-hukmiyye, thk. Muhammed Cemîl Gabâzî, Kahire ty., s. 33

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...