9 Mayıs 2020 Cumartesi

Aklı vahiyle birlikte koşmadıkça bu işin olacağı yok!




Ey aklından zoru olanlar! İnsaf edin, zira insaf İslam’ın altıncı şartıdır.
Yahu hiç olmazsa şu aklınıza insaf edin, adaletli davranın.
Yıllardır bir vahiy akıl ikilemidir gidiyor. Sanki bunlar birbirinin alternatifi imiş gibi.
Oysa bunlar üzerimize yüklenen emanet denilen o ağır yükün, hilafet denilen mesuliyetin yerine getirilebilmesi için birlikte koşulması gereken iki değer.
Eskiden kağnılara öküz koşardık. Birini bir tarafa diğerini öbür tarafa. İkisi bir olur boyundurukla kağnının bütün yükünü üstlenirler, sizi ve yükünüzü gideceğiniz yere götürürlerdi.
Bunlar birbirinin rakibi değildi. Arada birbirlerine tor bakışları olurdu ve o zaman kağnıyı yardan düşürmelerine ramak kalırdı. Bazen de düşürürlerdi.
Oysa bir ahenk içinde birlikte hamle yaptıkları ve birlikte yüklendikleri zaman en zor yerlerden bile kağnıyı çıkarırlar, düz yolda ise zorlanmadan taşır giderlerdi. Keyif de verirlerdi. Hele bir de kağnının tekerleri ötüyorsa. Sahibinin kağnı cızıltısına eşlik eden bir ıslık ya da türkü keyfine diyecek olmazdı.
İmdi size sadece iki ayet vereceğim. Konuya ışık tutacaktır. Gözümüz varsa görmemizi basiretimiz varsa hakikate ermemizi sağlamaya yetecektir.
Bunlardan biri Davud peygambere hitapla şöyle diyor:
يَا دَاوُودُ إِنَّا جَعَلْنَاكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُمْ بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ وَلَا تَتَّبِعِ الْهَوَى فَيُضِلَّكَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ إِنَّ الَّذِينَ يَضِلُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ بِمَا نَسُوا يَوْمَ الْحِسَابِ
"Ey Dâvûd! Biz seni yeryüzünde halife yaptık; onun için insanlar arasında hak ile hükmet; nefsin isteklerine (hevâ) uyma, sonra seni Allah yolundan saptırır. Kuşkusuz, Allah yolundan sapanlara, hesap verme gününü unutmaları yüzünden çok ağır bir azap vardır." (Sâd 38/26).
Bu ayette Hak ile hükmetme emrediliyor. Hak ile hükmetmek, bir şeyin gerçekliğine uygun karar vermekle olur. Bir şeyin gerçekliği ise sağlam duyularla, akıl ile ve haberle bilinir. Ayette Hak ile hükmetmenin zıddı olarak Hevâ gösterilmektedir. Hevâ, arzu ve heves demektir. Hastanın canının kar istemesi, gıdaları ise yemek istememesi gibi. Şimdi bu aklın işi mi? Ağustos böceğinin yaz boyunca saz çalması, tembel tembel yatması gibi (Aslında bu ona bir iftiradır ama yaygın kanıya biz de uymuş olduk). Hal böyle iken Hakk’ın karşıtı hiç akıl olur mu? el-İnsaf yani. Akıl, sözlük anlamının da ifade ettiği gibi, insanı bağlayan, iyiye, güzele, doğruya rapteden, seçim yapabilen yeti demektir. Ne var ki gözün ancak ışıkla görmesi gibi, onun da seçim yaparken, tercihte bulunurken, değerlendirirken bir takım ölçütlere ihtiyacı vardır. Ve onu da ona vahiy verir. Bunun sonucunda akıl ve vahiy birlikte insanı düze çıkarır ve emanetin hakkını vermeyi, hilafet görevini bihakkın yerine getirmeyi mümkün kılar.
İkinci ayetimiz de Casiye suresindendir:
ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَر۪يعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِـعْ اَهْوَٓاءَ الَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَ 
“Sonra biz seni el-Emr’den bir şeriat üzere kıldık, sen ona uy, bilmeyenleri heva ve heveslerine uyma!” (Câsiye 45/18)
“El-Emr” Allah’ın teşri iradesidir (Yarattığı mülkünü yönetme erki). Ondan bir ruh (öz) olmak üzere şeriat oluşturulmuş ve bizim dünyamıza indirilmiş, insanlığa mal edilmiştir. Bu şeriatın muhatabı, anlayıcısı, yorumlayıcısı ve uygulayıcısı insan aklı olmaktadır. Bunlar arasında rekabet ve zıtlık ilişkisi olabilir mi? Ayette şeriatın alternatifi olarak da akıl değil, “ehvâ” yani heva ve heves gösterilmiştir. Bilmeyenlerin heva ve hevesleri, ihtiraslarıdır şeriata alternatif kılınan. Bu itibarla aklını kullanarak bilenlerin bilgileri, her yerde bir olan aklın yolu şeriatın zıddı değil, birlikte koşulması gereken  bir değer olmaktadır.
Hal böyle iken gelin ey akıllarını aşağılayıp da onu iğdiş edip, ondan sonra da bütün yükü şeriatın omuzlarına veren insanlar!
Biraz insaflı olun!
Dininize yazık değil mi?
Tek öküzün kağnıyı çektiği görülmüş mü?
Akıl ile heva ve hevesi birbirine karıştıracak kadar basiretimiz mi kör oldu?

Dua ile!
09.05.2020
GARİBCE  

Etiketler: Akıl-vahiy, şeriat, heva ve heves



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...