Geçen hafta içinde üçüncü sınıflara ait dersime
gittim ve talebelerime: “Bugün size hayatımın en verimli dersini yapacağım!”
dedim.
Bilgisayarımı açtım ve onlara tam bir buçuk saat
süren program tanıtım dersi yaptım.
İlk tanıttığım program, hâlâ öğrencilerimizin kahir
ekseriyetinin kullanmadığı bir kısmının ise haberdar dahi olmadığı el-Mektebetü’ş-Şâmile
programı idi.
Bu program meccanî olarak hizmete sunuluyor ve
karşılık olarak sadece İslam’a hizmet yolunda kullanılmış olması şart
koşuluyor. İnternetten http://shamela.ws/index.php/page/download-shamela
sayfasından
orijinal sürümü indirilebiliyor. Cep telefonları için yapılmış programları da
bulunuyor. Ayrıca güncelleme yoluyla içindeki kitapların sayısı da sürekli artırılabiliyor.
İmdi
bu program binlerce takım kitabı içeriyor. Bendeki sürümünde 13.000’den fazla
kitap var. Bunların çoğu takım; kimi
yirmi, kimi otuz cilt. Sadece Kuveyt Fıkıh Ansiklopedisi 45 cilt. Temel dokuz
hadis kitabı değil, 169 hadis kitabını içeriyor. En fazla akide ile ilgili
kitaplar var. Yüzlerce tefsir, yüzlerce fıkıh, yüzlerce dil ve edebiyat, siyer,
tarih vb. ile ilgili kitap var.
Kuran’dan
isteğiniz sure ve ayete tek bir tık ile ulaşabiliyor ve üzerinde yer alan elli
kadar tefsire gene tek bir tık ile erişebiliyorsunuz.
Felsefe
hariç (!) hemen her alanda mevcut bulunan kitaplar ayrı ayrı dosyalar halinde
hizmete sunuluyor. Bunları ister içindeki konu başlıkları itibariyle ve isterse
içinde geçen kelimeler itibariyle tarayabiliyor ve birkaç saniye içerisinde
yüzlerce kitaptan oluşan seçkiyi arayabiliyorsunuz. İsterseniz içindeki bir
kitabı Word dosyasına aktarıp üzerinde istediğiniz gibi işlem yapabiliyorsunuz.
Hadislerin tahricleri, müellif hayatları gibi bir araştırmacı için akla ne
gelirse her türlü işlevi gören bir program olarak elinizin altında. Makinenize
yüklüyorsunuz ve istediğiniz bilgiye ulaşmak bir tuş kadar yakın hale geliyor.
Düşünün bir beytin ya da bir metnin yarım yamalak bir ucu elinizde, hadisten
sadece bir kelimeyi hatırlıyorsunuz… Günlerce arasanız yerini belki
bulamayacaksınız. Yazıyorsunuz ve ara bul diyorsunuz. Size o metni buluyor,
başını sonunu, sayfasını cildini, eserin baskı yeri ve tarihini her bir şeyini size
veriyor.
İstediğiniz
bilgiyi kopyalayıp kendi dosyanıza yapıştırdığınızda o bilgiyi kaynağını dahi
verecek şekilde aktarıyor.
Daha
neler neler!
İmdi,
böyle bir imkanı elinin altında bulunduran bir ilim talibi; “Efendim, mazeretim
var, bilgiye ve kaynağına ulaşamıyorum…, param yok kitap alamıyorum, vaktim yok
kütüphaneye gidemiyorum” diyebilir mi?
Bu
program bilgiye ulaşmanın önündeki her türlü mazereti elimizden almış
bulunuyor.
Abartmadan
inanarak söylüyorum. Eğer İslam İlimlerinin yeni bir atılımı (Rönesans) söz
konusu olur da buna bir milat aramak gerekirse, ben buna milat olarak bu
programın hizmete sunulmasını verebiliriz diye düşünüyorum.
Bu
program, açılmış haliyle 24 GB’lık bir yer tutuyor. Kitapların PDF’li
suretlerini de içine alan program ise çok daha hacimli oluyor.
Yalnız
bu program kendince hizmete çalışan kişiler elinde çok müdahaleye maruz kaldığı
için gereksiz biçimde hacmi artırılmış oluyor ve bu programlardaki kitapların
çoğu matbu olanlar ile cilt ve sayfa itibariyle tutmuyor. O yüzden orijinalini
temin etmek lazımdır. Orijinalinde kitapların isimlerinin sonunda müelliflerin
ölüm tarihleri yazıyor.
Ben,
şimdiye kadar çok arkadaşa yardımcı oldum ve bu programı onların bilgisayarına
yükledim. Lütfen bilenler, bilmeyenleri bilgilendirsin ve yardımcı olsun.
Şimdilik
bu kadarı yeterli. Öbür programı ayrıca tanıtayım.
Ha,
ben dördüncü sınıfa dersine girdiğim öğrencilerime bu programı öğrenmelerini
mecbur ediyordum. Yüksek Lisans talebeleri için ise başarılı olabilmeleri için
ön koşul sayıyorum. Doktora öğrencilerine gelince eğer hâlâ onlar bu programı
tanımamış ve bir meleke haline gelecek şekilde kullanamıyor iseler, durmasınlar
geçen günler için tövbe edip aflarını istesinler. Çünkü işledikleri günah öyle
büyük ki onun için benim bildiğim herhangi bir kefaret yok.
Dua
ile!
10.11.2013
GARİBCE
Hocam, Mustafa İslamoğlu'nun, tam da bu konu üstünde "CD'den alim olmaz ama CD'siz alim olmaz" diye Yeni Şafak'ta 2000 yılında yazdığı bir yazı vardır. O zaman internet Türkiye'de bu kadar yaygın ve hızlı değildi. Arap yayıncıların çıkardığı CD'ler aynı işi görüyordu:
YanıtlaSilhttp://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2000/agustos/25/mislamoglu.html
Muhterem Hocam, böyle programlar elbette çok güzel olmalı. Ancak kitap yazacak olan islam alimlerimiz orjinallerini matbu kitaplardan kontrol ettikten sonra bilgiyi almalı, yoksa yarın birgün kötü niyetli başka benzeri programlar yapan olur kaynakların orjinalini tahrif ederek bir iki harf veya bir kelime değişikliği ile orjinalmiş gibi programa yüklerler, iyi niyetli araştırmacılarımız da oradan aynen bu bilgileri alıp kullanırlarsa çok büyük hatalar ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Hürmetlerimle.
YanıtlaSilŞamile'nin İslâmî ilimlerin rönesaı olduğu çok doğru. Hocalar da daha fazla kullanmalı bence. PDF uyum problemi internetten uyumlu pdfyi ilgili kitabın pdfsini silip uyumlu olanı eklemek ile mümkün. Ayrıca son sürümde (3.64) tek tıkla pdfnin ilgili cildinin yanında sahifesini de buluyor.
YanıtlaSilMahmut Sanır
YanıtlaSilMuhterem hocam, bu güzel anlatımınız ile, Şamile'yi tanıtmanız isabetli olmuş. Acizane iki yıl önce bu konuda şunları not etmiştim:
El-MEKTEBETU'Ş-ŞÂMİLE
İslâmî ilimleri tahsil eden ilim taliplerinin çoğu "ŞÂMİLE" programını kullanmamış olsa dahi en azından onu duymuştur. Tabi ki bunu duyanların da bir an önce onu kullanmasını şiddetle tavsiye ederiz.
Burada bu programı bilfiil kullananlar ile ilgili bir şeyler ifade etmek istiyoruz, "şamile" programı bütün övgüleri haklı olarak hak etmesinin yanı sıra yine de, yeryüzünde elden ele, evden eve, medreseden medreseye ve ilahiyattan ilahiyata dolaşan gezgin bir kütüphane şeklinde de tanımlanabilir. Yeter ki bir bilgisayarın ve yeterli bir şekilde de GB tın varsa şamilen de var demektir.
Şimdi de gel gelelim sadede, şamile programı, ilahiyat yüksek lisans merhalesinden tutun ta profesörlüğe kadar çalışanlar için adete bir can simidi gibidir. Bütün bu gerçekliğe rağmen şamile'ye karşı bir vefasızlığın olduğunu söylemek mümkündür, bu da yazılan tezlerin teşekkür bölümünde bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Her tezin teşekkür bölümünde tezde katkısı olan küçükten büyüğe kadar bir çok kişinin adı yer alır, bu, iyi mi? tabi ki iyi.
Ama ne var ki can simidi gibi elimizde taşıdığımız şamile programını hazırlayıp sevap ve hayır dua dışında hiçbir beklentileri olmayan o isimsiz kahramanları unutmak veya es geçmek izahı mümkün olmayan bir husus olduğu konusunda herhalde hemfikiriz diye düşünüyorum.
Son olarak bir de şamilenin paralı olduğunu bir düşünelim, kim bilir ne paralar döner, bu yetmez bir de çakma şamileler devreye girer, şifreler havada uçuşurdu...