13 Aralık 2014 Cumartesi

Bağlama dair: Ekmeği esirlere verdiler hurmayı kendiler yediler!


Bilindiği üzere Bedir’de Müslümanlar galip gelmiş ve müşriklerden yetmiş kadar esir alınmıştı. Hz. Peygamber (s.a.v.) onlara iyi davranılmasını emretmişti.
Ebu’l-As b. Er-Rebi’ anlatıyor:
“Ben Ensar’dan bir grupla birlikteydim. Öğle ya da akşam yemeğini yiyeceğimiz zaman  onlar beni kendi özlerine tercih ederler ve ekmeği bana ikram ederler, kendileri ise hurma ile iktifa ederlerdi…” (el-Vakıdi, Meğazi, I, 119)
Bu haberi ilk okuduğumdaki tepkimi  hatırlıyorum. “Allah! Allah!” demiştim kendi kendime. “Bu nasıl  ikram ki ekmeği güya kendilerine iyi davranılması istenilen esirlere vermişler, buna mukabil kendileri hurma yemişler. İkram bunun neresinde?!”
Öyle ya benim gibi bir Anadolu çocuğu ekmekten bıkmış olurdu. Hurma ise ancak hacıların gelişinde tadımlık olarak –o da çor çocuğa pek verilmezdi ya- görebildiği çok değerli, neredeyse erişilmez bir şeydi. Ekmek (yufka) evin en göze batan yerinde neredeyse dama değecek kadar kayılmış mebzullükte/bollukta olurdu. Belli ki çocukların karınlarından evvel gözlerinin doyurulması amaçlanırdı.  Doğrusu her gün yemekten bıktığımız ekmeği peygamberi emre imtisalen ikram olsun diye esirlere verip de kendilerinin hurmaya yumulmaları bana hiç de makul gelmemişti.
Eminim ki benim gibilerin tepkisi de benzer olmuştur.
Sonra zamanla öğrendik ki ekmek Medine halkı için hurma ile bir tutulamayacak kadar değerli ve nadir bir yiyecek. Çünkü Medine’nin temel gıda ihtiyacını karşılayan besin maddesi hurma olmaktadır. Hatta o kadar ki  “kara su” bile gıdadan sayılmaktadır. “el-esvedân = iki kara” dediklerinde kastettikleri biri hurma diğeri de sudur.[1] Günlerce, bazen aylarca  evlerde ocak yanmaz, aş pişmezdi.
İşte beslenme alışkanlığının böyle olduğu bu Medineli Ensar’ın yanlarındaki nadir olaraktan bulunan ekmeği kendileri yemeyip de esirlere buyur etmeleri hakikaten bir îsar örneği olmalıdır.
Bu bağlamın bilinmesi bencileyin birinin hayretini de böylece gideriyor.
Dua ile!
13.12.2014
GARİBCE
مغازي الواقدي (1/ 119) فَحَدّثَنِي محمد بن عبد الله، عن الزهري، قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: اسْتَوْصُوا بِالْأَسْرَى خَيْرًا. فَقَالَ أَبُو الْعَاصِ بْنُ الرّبِيعِ: كُنْت مَعَ رَهْطٍ مِنْ الْأَنْصَارِ جَزَاهُمْ اللهُ خَيْرًا، كُنّا إذَا تَعَشّيْنَا أَوْ تَغَدّيْنَا آثَرُونِي بِالْخُبْزِ وَأَكَلُوا التّمْرَ، وَالْخُبْزُ مَعَهُمْ قَلِيلٌ وَالتّمْرُ زَادُهُمْ، حَتّى إنّ الرّجُلَ لَتَقَعُ فِي يَدِهِ الْكِسْرَةُ فَيَدْفَعُهَا إلَيّ. وَكَانَ الْوَلِيدُ بْنُ الْوَلِيدِ بْنِ الْمُغِيرَةِ يَقُولُ مِثْلَ ذَلِكَ وَيَزِيدُ: وَكَانُوا يَحْمِلُونَنَا وَيَمْشُونَ.



[1] مختصر صحيح الإمام البخاري (2/ 182) 1166 - عن عروة عن عائشة رضيَ الله عنها أنَّها قالَت لعُروةَ: ابنَ أُختي! إنْ كُنَّا لنَنْظُرُ إلى الهلالِ، ثم الهلالِ، ثم الهلالِ، ثلاثةِ أهِلَّةٍ في شهرينِ، وما أُوقِدَت في أبياتِ رسول الله - صلى الله عليه وسلم - نارٌ. فقلتُ: يا خالَةُ! ما كان يُعيشكُمْ؟ قالت: الأسودانِ: التمرُ والماءُ؛ إلاَّ أنَّهُ قد كانَ لرسولِ الله - صلى الله عليه وسلم - جيرانٌ مِن الأنصارِ كانت لهُم مَنائِحُ، وكانوا يَمْنَحون رسولَ اللهِ - صلى الله عليه وسلم - مِن ألْبانِهِمْ فَيَسْقينا.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...