24 Mayıs 2016 Salı

Abdullah Köşe hocamla muhabbet ettik!


Bugün öğle camiinde tıp tarihi öğretim görevliliğinden emekli Abdullah Köşe hocamı gördüm. Ne kadar sevindim. O benden yaşça büyük, ama ben ondan önce Yüksek Lisansa başlamıştım. Bununla birlikte onların derslerine ben de katılırdım. Bu sebeple mektep arkadaşlığımız da olmuştur. O zor zamanların insanı gerçek bir dosttur. Askerliğe gideceğimize sebep kararan ufkumuza ne büyük –duygusal- bir meşale yakmıştı ve biz onun ışığında kimseye müdara etmeden askerliği sühuletle tamamlayabilmiştik.
Her şeyin yenisi makbul ancak dostun eskisi derler. Bu eski dostla birlikte namaz sonrası Fakültedeki odamıza geçtik. Çay içtik sohbet ettik.
Ne güzel anlarımız oldu. Ne güzel şeyler paylaştık.
Laf döndü dolaştı patavatsızlığa geldi. Adnan Selamet adında bir tanıdığının hatırasını nakletti. Bunlar kız istemeye gitmişler. Giderken yanlarında dayısı da varmış, haliyle büyük olarak. Ancak dayı bey pek patavatsızın biriymiş. Hayırlısı ile kazasız belasız şu işi tamama erdirebilseydik diye içinde hep bir endişe taşımış, damat adayımız. Neyse kız evine varmışlar. Kızın ailesi Arnavutmuş. Arnavutlar Gega ve Toska diye -Yesrib halkının Evs ve Hazrec adlı iki kardeş kabileden oluşması gibi- iki kardeş boydan oluşurlarmış. Laf lafı açmış ve Gega ve Toska’nın ne demek olduğu sorulmuş. Hemen bizim dayı bey bilgece ileri atılmış ve “Hani manda dışkılar da  kağnının tekeri üzerinden gidince onu ortadan ikiye böler ya işte bir yanı Gega diğer yanı da Toska!” deyivermiş.
Damat adayının korktuğu başına gelmiş, yüreğindeki bir dirhemlik yağ da erimiş. Ama Allah’tan adamlar büyüklük yapmışlar da buna sebep kızı vermemezlik etmemişler.
İlahi Abdullah hocam. Ömrün uzun olsun. Senin gibi bilgi ve marifet sahibi bilge ve hasbi adamlara Garibce kulların çok ihtiyacı var.
Dua ile!
24.05.2016

GARİBCE 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...