26 Haziran 2017 Pazartesi

Yaptığın iyiliğin ürküttüğün kurbağaya değmesi



Bir arkadaşım bir arkadaşına bir selam gönderdi. Yanımda bir de arkadaşım var dedi. Duyduk ki pantolon üretirmişsin. Bize birer pantolon (şalvar kesim) gönder dedi. Arkadaş da arkadaşın hatırına arkadaşın arkadaşına da hem de ikişer tane pantolon gönderdi.
Arkadaşın arkadaşı olarak pantolonlardan birini kış boyu giydim. Memnun kaldım. Bir sene sonra havaların iyice birden ısındığı dün ve bugünde daraldım ve ince kumaşlı o şalvar kesim pantolon aklıma düştü. Epey bir arama sonrasında buldum ve giydim. Hoştu. Tiril tiril görüntüsü vardı. Hem de yeni idi ve bugün de bayramdı. Bayramlığım olmuştu.
Gelen giden oldu. Torunlar evi doldurdu. Biz de evin büyüğü olarak kurulduk, başköşeyi şenlendirdik. Elimizi öptüler, harçlıklarını verdik. Küçük de olsa çocuklardan parayı bilmeyeni yok.  Neyse biz bu arada oda değiştirdik ve küçük odadaki kanepe üzerine oturduk.
Sonra hanım bakıyor ben nereyi terk etsem arkamda iz bırakıyorum. Çok geçmedi izin sebebi anlaşıldı. Bayramlık niyetine giydiğim ve pek bir sevdiğim pantolon bu işi yapıyordu. Olmaz dedim. Ben haydi koltuğa oturdum, ama kanepenin kolu üzerine de çıkmadım ya…
Meğer öyle bir boyası varmış ki vücudumun değdiği yere tenime yapışmış, elimi değdiğim, yüzümü sildiğim her ne varsa boyamış.
Allah Allah! Bu nasıl bir şey! Tertemiz havluya yüzümü siliyorum, havlu maviye çalıyor.
Temizlik konusunda hem titiz hem de mahir olan hatun bunca bayram temizliğini berbat eden bu boya izlerini tükenmişlik psikolojisi ile çıkarmaya koyuldu. Koltuk örtüsünü makineye attı. Beyazı daha beyaz eden makine aciz kaldı. Koltuk kolunu onca uzmanlığına rağmen bir türlü eski haline çeviremedi.
Benim de şimdi bu yazı biter bitmez adam akıllı yunmam gerekli oldu.
Allah işini itkan üzere yapan ihsan sahibi kullarını sever.
Arkadaşımın arkadaşı, arkadaşının arkadaşına cömertlik etti, iyilik yaptı. Gel gör ki bu iyilik yüzünden arkadaşının arkadaşının başına gelmedik kalmadı.
Hanımın morali bozuldu. Onun bozulan morali ile evin de kimyası bozuldu.
İş üstüne bir sürü iş çıktı. Haydi, emekten vaz geçtik ama koltuğun bej olması gereken tabii rengi kokmaya yüz tutmuş etin çivit mavisine çalan rengi gibi oldu.
İmdi o kumaştan zarar gören bir ben miydim? Ya bir de ondan yüzlerce hatta binlerce üretilmiş ve piyasaya sunulmuşsa…. O takdirde kim bilir ne hatıraların yaşanmasına sebep olmuştur acı tatlı. Verilen bunca zarar ise cabası.
Garibce nazarımda günümüzün en önemli salih ameli dünya ölçekli markalardır. Dost düşman, yerli yabancı herkesin güvenini kazanmış olan markalar çağımızın en önemli hayır işlerinin başında gelir.
Bir marka ise ha deyince oluşmuyor.
Emek istiyor. İtkan ve ihsan istiyor, yapılan her bir işi sonuçları itibariyle değerlendirmeyi gerekli kılıyor.
Yoksa göz boyamakla olmuyor.

Dua ile!
25.06.2017

GARİBCE



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...