6 Temmuz 2017 Perşembe

Mübarek İslam Ağacının Yetiştirilmesi ve İşbölümü


Sevgili ve vaktiyle çok başarılı bir öğrencimiz olan ve şimdiden nice eserler de vermiş bulunan değerli genç ilim adamı Eldar Hasanov’un Nûh Kanunları ve Nûhîlik adlı kitabını okuyorum. Geçenlerde odama gelmiş ve beni ziyaret etmişti, epey de bir muhabbet etmiştik. Abdullah Köşe Hocam da vardı ve onun da onu gözü tutmuştu.
Eldar, Yüksek Lisansı bizimle yapmış Azerî bir öğrencimizdi. Şimdi Türk Vatandaşı ve Artuklu Üniversitesinde hoca. Keşke bizde olsaydı. Her neyse onun Türkiye’ye gelip de İslam Hukuku’ndan Yüksek yapma isteğinin ardında bizim İslam Hukukunda Ahkamın Değişmesi adlı kitabımızın etkisi olmuş. Azerbaycanda onu okumuşlar ve çok beğenmiş. Tercihinde etkili olmuş.
Bir gün ders esnasında ben Bekir Topaloğlu ile ilk karşılaştığımda sükût-ı hayale uğradığımı, çünkü gerçeğinin zihnimde canlandırmış olduğum Bekir Topaloğluna hiç de benzemediğini anlattığımda Eldar, “Hocam! dedi, “aynı duyguyu ben de sizi görünce yaşadım!”
Ahkamın Değişmesi kitabımızdan hareketle zihninde canlandırdığı imaj doğrultusunda nasıl bir  Mehmet Erdoğan bekliyordu ise demek ki kendisini görünce, o da bencileyin şaşırmış.
Bu işler böyle, gıyapta tanıdığınız kişiler olumlu ise olduğundan fazla iyi, olumsuzsa olduğundan fazla kötü olarak zihinlerde canlanır. Sonra gerçeği ile tanışırsınız, bazen bencileyin hayal kırıklığına uğrarsınız, bazen de gene bencileyin hayal kırıklığına uğratırsınız!
Latife bu ya, belki de bize sebep Eldar’ın Dinler Tarihinden doktora yapmaya başladığını öğrendiğimde ben ilim dünyası adına çok sevinmiştim. Evet, fıkıh adına üzülmüştüm belki ama ilim dünyası adına gerçekten sevinmiştim. Bana bazen öğrenciler geliyor, “Hocam İslam Hukukundan yüksek yapmak istiyoruz, ne tavsiye edersiniz?” diye yer yapmaya çalışıyorlar. Ben se onlara hiç beklemedikleri şekilde “Len oğlum/ gızım! Ne işiniz var burada? Herkes buraya üşüşüyor, gidin Dinler tarihine, Din sosyolojisine, din psikolojisine, eğitime… ne bileyim işte gidin başka yerlere!”
Vakıa Temel İslam Bilimlerine özellikle de fıkha yeterince rağbet var. Ne var ki özellikle Arapça başta olmak üzere dili de çok iyi olan yetenekli öğrencilerimizin her alana eşit şekilde dağılmaları bu ümmetin gerçek bir ihtiyacıdır.  Her alanda ve özellikle de sosyal bilimler alanında çok iyi yetişmiş gerçek İslam âlimlerine ihtiyacımız var.
Hem İslam dediğin ne ki?
İslam insanlık zemininde kök salmış, zamanla afakı tutmuş ve meyve vermeye durmuş görkemli bir ağaçtır.
Sen imdi bu ağacın sade kökleri ile sade dalı ile sade yemişi ile nasıl uğraşabilirsin?
Hadi diyelim kökü ile gövdesi ile meyvesi ile ağacı bir bütün olarak ele aldın, iyi de bu ağaç hangi zeminde yetişir, hangi iklimde gelişir, hangi zamanda ve nasıl meyve verir. Hatta nasıl bir gübreye ve nasıl bir aşıya ihtiyacı vardır. Budanması olur mu? Olursa nasıl olur?  Zararlıları nelerdir ve onlarla nasıl mücadele edilir. Başka iklimlere onun tohumları nasıl taşınır ve oralarda nasıl yetiştirilir.
Gerçek İslam âlimi bütün bunları bilecek, vakıayı ihata edici bir bakışı olacak.
Bu ancak programlı bir iş bölümü ile gerçekleşebilir. Ümmetin geleceğini kendilerine havale edeceğimiz gençleri yetiştirirken bu ihtiyacı karşılayacak şekilde bir işbölümüne gidilecek. Her an yemiş veren görkemli İslam ağacının yetişmesi için lazım gelen her ne ise hiçbirini önemsiz görmeksizin tam olarak onları tahsil edecek bir program uygulanacak ve istidatlı talebeler ona göre yönlendirecektir. Bir iş bölümü sonunda yapılan çalışmalar bir araya getirildiğinde bundan muhteşem bir İslam sarayı çıkabilecek. Çünkü herkes aynı şekilde kapı pencere yapmamış olacak, her bir kimse büyük resmi tamamlayıcı mahiyette bir eser vermiş olacak. Kimi malzeme ürütecek, kimi taşıyıcılık yapacak, kimi katma değerle taş üstüne taş koyacak ve böyle böyle içinde hayat dolu olan İslam binası inşa edilecek.
Bu olur mu?
Şimdiye kadar hiç olmuş mu?
Eğer cevabımız evet idiyse, bundan böyle de gene olur. 
Hem, niye olmasın?

Dua ile!
06.07.2017

GARİBCE 



1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...