16 Temmuz 2017 Pazar

Arife’den Garibce’ye: Buyur! Bi de buradan yak!



Garibce’nin dünkü “Ula Dursun? Niye evlenmeyesun?!” yazısına zeyl olacak bir yazı geldi. Kimden mi? Bizim Arife’den. Al sana bir kaya! Nerene dayarsan daya! kabilinden. Demiş oluyor ki, “Hocam siz soruna hep Dursun zaviyesinden bakmışsınız. Oysa bir de Fadime’nin penceresi vardı. Oradan da bakmalıydınız!”
Neyse ki bizim Arife Garibce’nin yapması gerekeni yapmış. Böylece sorunun ne kadar mudıl olduğunu ortaya koymuş.
Eee ne olacak şimdi?
Dursun öyle!
Fadime böyle!
İşte hikaye:
Ders çalışmaya giderken kütüphanenin bahçesinde denk geldim bizim Fadime’ye. Selamlaştık şakalaştık ancak kızın yüzünden düşen bin parça. Dedim Fadime hayırdır? İki saatliğine yuvandan çıktın diye mi bunca üzüntün? Fadime halim selim, orta halli bir ailenin kızıydı. Fakülteden bir iki sene sonra Dursun ile tanışmıştı. Dursun derim ya siz tanırsınız onu hani şu bizim annesine kardeşlerine kol kanat geren yiğit Dursun! Fadime ailesine böyle sahip çıkan birisi bana ve çocuklarına da sahip çıkar, mutluluk yuvadadır, hem imanımın yarısını kurtarırım hem de yuva yapanın yardımcısıdır Allah (c.c.) dedi. Ve birlikte bu yola çıktılar…
Aldım Fadime’yi bir çay içelim hem sen de anlatırsın sıkıntını yapacak bir şeyimiz varsa yapalım dedim. Başladı anlatmaya. “Ah be Arifem bilemedim. Evlilikten önce bütün her şey öyle güzel gözüküyordu ki. Beyim ve ailesiyle birlikte dubleks bir eve çıktık, lûtfettiler genç çiftlere üst katı verelim dediler. Birlikte yer içer az demez çok demez yaşar gideriz dedim. Hem çocuk olunca kayınvalidem yardımcı da olur kardeşleri kardeşim anası ana olur bana, gül gibi geçinir gideriz dedim. Ailem Dursun’un durumunu bildiğinden takı makı işlerine pek karışmadı ben de adet yerini bulsun diye öyle bir mehir istedim. Neyse evlendik yerleştik bir yere. Ama öyle bir yere! Eşim sabah gider akşam gelir kapıyı tam açacağım hazır beklerim derken ya kaynanam ya kardeşi açar abisinin boynuna sarılır, adam geçer içeri anasını nazlar bir bakarım başını dayamış anasının dizine kendisi nazlanır. Ne kapıdan girerken ne içeride gözünün ucuyla bana bakmaz gülümsemez. Anam Anadolu kadını anlamaz öyle şeylerden laf olur söz olur der başka bir şey demez. Kayınvalidem eşime şu yemeği yapayım desem yok o olmaz der başka bir şeyler hazırlarız. Ne yaptığımı beğenir ne de geçip kendisi yapar. Ama bildiği bir şey vardır “okumuştan gelin olmaz”. Erkek kardeşi gelir, bütün gün yaz demez kış demez tesettürümle otururum. Azcık nefes alayım diye odama çıksam gelin bütün işleri bırakıp odasında oturuyor olur. Bir şeyler yazayım çizeyim desem televizyonun sesi her yerden duyulur. Beyime derim gel iki günlüğüne tatile çıkalım iyice bunaldım diye tamam iyi fikir der bir bakarım ailecek tam kadro tatildeyiz. Bunun üstüne derdimi asıl niyetimi söylesem başlar aile sorumluluğunun bam telinden girmeye. Anası çilekeş kardeşleri yetim… Hem ben bunu bilerek evlenmişim. Ama bir bakarsın arkadaşlarıyla kendisi o yer senin bu yer benin gezer de gezer. Çalışırken olurmuş böyle şeyler bilmem gerekirmiş, gereksiz kıskançlıkmış… Akşam olur odamıza geçeriz tam bir derdimi diyeceğim bir bakarım çoktan uyumuş. Anlayacağın sadece bir odalık kadınlığım var o da adam uyanıksa. İş toplantısında yanına götürecekmiş de beni istemezmişim gitmeyi. Nereden çıkardın desem giyecek bir şey bulamazsın der. Haklı! Aldığı üç kuruş maaş. Desem ki üstüme şunu alayım, o da der anneme kardeşime de şunu alayım. Bakarım cepte para yok susarım yeter ki erkekliği ezilmesin ben eskiyle de gezerim. Evde anasına bahsederken duyarım çalıştığı yerde bir kız varmış zeki çalışkan bir de alımlı… Ah derim be Fadime’m ne zorun vardı. Senin anan da çilekeşti hem baban zorda. İki kitap yutaydın gireydin memurluğa. Mutluluk yuvadaydı ama sana düşmedi. Eller bahtiyar oldu etrafta hep sevildi. Sana da kala kala uzaktan bakmak düştü.”
Bunca sözün üstüne yutamadım çayımı. Bir bardak soğuk su belki iyi gelir, gördüm ki şu kadını! Düşündüm neydi sorumluluk hem neydi aile? Cevabı çok belli ki, belki derince bir konu. Fadime dedi Arife’ye boşa düşünme cevap şu:
El el üstüne olur ev ev üstüne olmazmış. Sorumluluğu ve yiğitliği aynı evde oturmakta aramak hataymış.
İşte böyle diyor Arife! Ve güngörmüşlüğü ile Fadime.
Garibce baktım baktım. Fadime de haklı dedim.
Ben şimdi Dursun’a ne diyeyim. Fadime’ye ne diyeyim.
Şaştım kaldım!
Sonra da diyorum teselli babından!
Amaaan! Düşündüğüne bak. Muhammed ümmeti yalanız sen misin? Gerisini biraz da mübaşir düşünsün!

Dua ile!
16.07.2017
GARİBCE 


1 yorum:

  1. Dini söylemler, vaazlar, İdaaller. Din dışı dizayn edilmiş bir hayatın ve toplumun fikriyatında ma'kes bulmuyor. Sadece edebiyatı yapılabiliyor. Yaşadığımız hayata din nüfüz edemiyor. Maalesef.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...