21 Mart 2015 Cumartesi

Bağlamdan kopar, istediğin manayı sar!


Bugün derste Bin Baz’dan bir fetva okuduk. Eğlencenin hükmünü sormuşlar. Cevap olarak küllüsü haram deyiveriyor ve ondan sonra da hemen ayet ve hadis okumaya başlıyor. Yani ben bir şey demiyorum, bak bizzat Allah ve peygamberi böyle söylüyor anlamına getiriyor. Haliyle artık verdiği cevap kendi görüşü olmaktan çıkıyor, din halini alıyor ve tartışılmaz hale geliyor.
Eğlencenin haramlığına kullandığı ayet (31) Lokman suresinin altıncı ayeti oluyor:
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْتَرِي لَهْوَ الْحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًا أُولَئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ
Bu ayetin eğlenceye delil olması için  içinde lehv =eğlence kelimesinin geçmesi yetiyor. Bu ayeti yıllarca Suud’un en üst düzey din âlimi ve müftüsü olan merhum eğlence için aleyhte delil olarak kullanıyor. Diyelim ki birkaç insan bir araya gelmiş, aralarında  şarkı türkü söylemişler, eğlenmişler, oynamışlar. İçki vb. gibi menhiyyat yok. Namazdan gaflet de yok. Merhum işte böyle kendi hallerinde eğlenmek isteyen kimseler için yukarıdaki ayeti rahatlıkla delil olarak kullanabiliyor.
Oysa ayetin siyak ve sibakına bakıldığında eğlence ile hiçbir alakasının olmadığı görülüyor. Çünkü bu ayetler surenin başından itibaren bir türlü Hz. Peygamber’in risaletini ve kendisine  Kuran’ın indirilmekte olduğunu kabul etmeyen, Kuran’ı bastırmak için  bin bir türlü çareye, desiseye baş vuran  bir takım müşriklerle ilgilidir.
“1.Elif Lâm Mîm.
2,3.Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş âyetleridir.
4.Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar.
5.İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
6.İnsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri satın alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.
7.Ona âyetlerimiz okunduğu zaman; onları hiç işitmemiş gibi, kulağında bir ağırlık var da büyüklenerek arkasını döner. Ona, elem dolu bir azabı müjdele.”[1]
Diyanetin Mealinde şöyle bir not bulunmaktadır:
“Tefsir kaynaklarında belirtildiğine göre, 6. ve 7. âyetler, müşriklerden Nadr b. Hâris hakkında inmiştir. Nadr, ticaret amacıyla Hîre’ye gittiğinde Acem masalları içeren kitaplar satın alır ve döndüğünde Mekkelilere, “Muhammed, size Âd ve Semûd hikâyeleri anlatıyor, ben de Fars ve Bizans hikâyeleri anlatacağım” der ve getirdiklerini okur, böylece insanları Kur’an dinlemekten alıkoymaya çalışırdı”[2].
İnsaf etmek gerekir. Nadr gibi birtakım azılı İslam düşmanının sırf Kuran’ı bastırmak, Hz. Peygamber’in tebliğ için ortaya koyduğu çabayı etkisiz hale getirmek için onlara Rüstem, Behram… gibi Pers efsane kahramanlarının destanlarıyla eğlendirerek Hz. Peygamber’i ve Kuran’ı dinlemelerini engellemeye çalışmalarını istihdaf eden ayetleri, masum bir biçimde sırf biraz hoş vakit geçirmek amaçlı eğlence için kullanmak hiç insaflı değildir.
Habeşli folklor ekibi bizzat Mescid’de icrayı faaliyette bulunurken eğlenmiyorlar ve seyircileri eğlendirmiyorlar da acaba ne yapıyorlardı?!
Hz. Âişe de dahil olmak üzere onları usanıncaya kadar seyredenler ibadet mi ediyorlardı?!.
Gerçekten  baktığınız pencere çok önemli.
Pencere sizin hem ışık kaynağınız, hem yönünüz, hem de baktığınızda göreceğinizi belirleyen şey.
Kendini bir mezhebin bağnazlık duvarları arasına hapsedip de  tek bir pencereden başka ışık kaynağı olmayan ve o pencerenin tayin ettiği görüntülerden başka bir şey de görmeyen insanları sonuçlar itibariyle mazur da görmek lazım.
Ne yapaydı yani? Görmediği şeyleri gördüm mü diyeydi.
Vesselam.
Dua ile!
21.03.2015
GARİBCE



[1] Lokman 31/1-7.
[2] Teyit için bk. bk. Maturîdî, Tevîlât, VIII, 298; Zemahşerî,  Keşşâf, III, 490.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...