14 Şubat 2016 Pazar

Cennette kontenjan sıkıntısı!


Ahiret hayatına inanıp da kendisinin mümin ve Müslüman olduğunu iddia eden nice kimse vardır ki boşuna bir endişe taşıyor sanki.
Hani cennete gitti de, ya orada kendisine yer kalmadıysa?
Kontenjan var idiyse ve onu da gözü açıklar doldurduysa, ne olacak şimdi bizim Müslümanın hali?
Açıkta mı kalacak? Araf’ta mı? Yoksa homurdanıp duran cehennemin homurtusunu kesmek için onlar da mı oraya atılacak?
İmdi bunca kaygı ile Müslüman ne etsin?
En emin yolu olabildiğince kendine rakip olabilecek, kendinden önce cennete gitme ihtimali olan herkese çelme atıp, sırattan cehenneme alaşağı düşürmeye çalışmak olacak.
Yahu Müslüman! Bu telaşa ve böylesi bir kaygıya yer yok!
Doğru, ateşin oduna doymadığı gibi cehennemin de  insandan ve taştan olan yakıtına doyacağı yok. Her içine cehennemlikler atılınca “Hel min mezîd! =Yok mu daha!” diye harlanacak, homur homur homurdanacak.
Ama buna mukabil cennette de öyle mekan sıkıntısı yok ki. Japonlar binlerce adacık üzerinde üst üste yaşıyorlar, hem de dünya da… Bir İslam davetçisi onlara cenneti anlatan ayetler okumuş, Japonlar bayılmış. Niye: Çünkü Kur'an “Eni gökler ve yer kadar olan cennetler…!”den bahsediyor. Kur'an  ve Sünnetteki cennet tasvirlerine bakıldığında orada bir yer sıkıntısı çekilmeyeceği, bir kontenjan derdi olmayacağı, kota uygulaması olmadığı anlaşılıyor. Hal böyle olunca ey Müslüman kendinden gayrı herkesi cehenneme doldurma kaygısı çekmen hiç de anlamlı durmuyor. Senin gibi olmayan, senin gibi giyinmeyen, senin gibi düşünmeyen, senin gibi davranmayan; senin tarikatından, senin cemaatinden, senin partinde ve meşrebinden olmayan herkesi cehenneme doldurma gayretin çok anlamsız ve beyhude çaba gözüküyor.
Sen bu anlamda böylesine boşuna tasa çekeceğine ve kendini kulların Rabbi yerine koyup onların hesabı ve akıbeti ile uğraşacağına kendi derdine düş. Ehli cennetin özellikleri sende var mı? Onun derdine yan!
Hazımsızlığı ve karnı darlığı bırak. Mekarim-i ahlakı önceleyen, hikmete ram olan, hiç durmadan hayır işler ardından koşan, salih ameller işleyen, geride sadaka-yı cariye, yararlı ilim ve salih evlat bırakmaya çabalayan bir hayat sür. Sen bırak onu bunu cehenneme doldurmayı? O senin, benim, bizim  işimiz değil ki? Haliyle biz kendi derdimize yanalım. Kendi başımızı kurtarmaya bakalım? Hiçbir kimsenin kimseye fayda veremeyeceği o gün için azık tedarikinde bulunalım.
Dua ile!
14.02.2016

GARİBCE

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...