16 Ocak 2015 Cuma

İyi de hocalarımızın suçu ne bre agam!

 

Biz İmam Hatip'te okurken yazın köyde işlerde babamıza ve abilerimize yardım ederdik. Babamızdan daha çok abilerimiz belirleyici olurdu. Zira babamız buyurur, abiler duyururdu ve bazen buyrultu gücü yetecek durumda olan en küçük kardeşe kadar ulaşırdı.
Yazın haliyle ot biçilirdi, ardından ekin. Sap çekilir ve döven sürülür, sonunda malama savrulur cec bir tarafta saman bir tarafta… Bir de odun çekme. Köyde işler sürgit devam ederdi.
Küçükler büyüklerin yumuşlarını tutmak için yaratılmışlardı. Herkesin gücüne göre bir işi vardı.
İşte böylesi işlerin görüldüğü bir ortamda hani biz de çocuktuk, bazen ipi kırar kaçar kendimizi oyuna verirdik. Yahut ağırdan alırdık. Ya da işi onların dediği gibi tutmaz, kolayına kaçardık.
İşte böyle bir durumda abimizin bize ettiği küfürlerin başında “Sizi okutan hocaların… “ diye başlayanları gelirdi.
Yahu hocalarımızın ne suçu vardı. Haydi diyelim biz suçluyuz, kabul ediyoruz. Söyleyeceğini bize söylesene! Yok o ille de “Sizi okutan hocanın…!” diye başlayacak. Hocalarımızı da severdik hani. Bizler için nice fedakârlığa katılan güzel insanlardı.
Şimdi düşünüyorum da bizim ağanın yaptığımız yanlışların faturasını hocalarımıza kesmesini daha iyi anlıyorum.
Biz okuyoruz, mektep medrese görmüş oluyoruz. Okumayıp cahil kalan kimseler göre daha edepli, daha terbiyeli, daha saygıcak, daha işbilir, daha düzenli… olmamız bekleniyor. Yani okulun ve tabii ki hocaların bize bunları vermesi bekleniyor. Aradığını bulamayınca da hayal kırıklığına uğruyor ve zaten iş yılgınlığı ile öfkesi burnunda ettiği küfürlerle kendisini  düze çıkarmaya çalışıyor. Ama doğrusunu isterseniz o küfürler doğrudan bize yapılan küfürlerden çok daha acıtıcı oluyordu. Galiba o da bunu biliyordu.
Ne alaka derseniz. Bilindiği gibi bugünlerde gene sevgili peygamberimize yönelik hakaretler, karikatürler vb. var.
Garibce bu ya bu türden ve çok ağırımıza giden bu küfürleri gördükçe abimin vaktiyle hocalarımıza sövmesi geldi.
Abimin hocalarımızla ne alıp vereceği vardı? Onun derdi bizimle idi. Biz işi buyurdukları gibi yapacak, kaytarmayacak, güzel çalışacaktık. O zaman biz de iyi idik, bizim okulumuzda bizi okutan hocalar da. Ama ne zaman biz yanlış yapsak o zaman iş değişiyor ve kötülüğün başı birden hocalarımız oluyordu. Sanki yaptığımız yaramazlığı bize hocalarımız öğretmiş gibi hocalarımıza verip veriştiriyordu.
Vaktiyle gene bir karikatür krizinde ben vaizdim. Kürsüde ister istemez bu konuya değindim ve bunun biz Müslümanlar için çok önemli bir özeleştiri yapması gereğini ortaya koyduğunu çünkü bu karikatürü yapan insanların peygamberimizi bize bakarak tanıma ve karikatürize etme ihtimalinin çok yüksek olduğunu ve eğer böyle ise  bize ne kadar yazık olduğunu falan söylemiştim. Hatip de hutbeye çıkınca oldukça ateşli ve öfke dolu  bir konuşma yapmış ve karikatürü çizenlere, onlara arka çıkanlara verip veriştirmişti.
Namazın sonunda yanımıza bir kişi geldi ve hocayı ateşli bir şekilde tebrik etti. Benim ise yüzüme bile bakmadı.
Yıllar sonra aynı dert ve Garibce gene aynı yerinde.
Belki gene kimse yüzüne bile bakmayacak ve hırsızın hiç mi suçu yok diyecek. İyi de kardeşim, o hırsız zaten adı üstünde. Sen kendi malına sahip çıksana.
Hz. Peygamberimiz bizim en büyük değerimiz. Onun arkasında olup da onu çirkin göstermeye bizim hakkımız olabilir mi?
Peygamberi sevmek, onun yolunda olmayı, yolunda yol almayı gerektirir. Gerisi kof söz, ispata muhtaç iddia olmaktan başka bir şey değil.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Zira görünür rütbe-i aklı eserinde.
Dün sevgili Soner Duman ile karşılıklı yazıştığımız dörtlükler vardı. Onlarla bitirelim.

Ey Resul-i müctebâ! Seni öven Ekber’dir!
Seni seven sayısız, sana söven ebterdir.
Mübârek varlığına leke sürmek ne mümkün!
Makâmın mahmud senin, hediyense kevserdir. (SONER)

Habibi kibriyaya ayna olmuş ümmeti
Onun örnek yolunda çekmek gerek zahmeti
Bu meşumluk ki nedir, teşvih eder sureti
Lafa bakılmaz kişinin aynası eserdir (GARİBCE)

Gerçi ki ittibamız, sünnete kifâyetsiz,
Seviyoruz biz seni, hesapsız nihâyetsiz,
Senin kutlu yoluna girmeyen ne kazanır?
Bu dünyada huzursuz, ukbâda inâyetsiz! (SONER)

Sûretin ve sîretin, insanlıkta emsalsiz,
Ahlâkına meftûnuz, tartışmasız cidâlsiz,
Dâvânı söndürmeye, tüm ağızlar birleşse,
Ne fer yeter ne derman, hem kalırlar mecalsiz (SONER)

Ey kutlu nebi! Yücesin sen onda yok güman!
Sıdk ile yolun tuttuk eyledik sana iman
Bize oldun gemiler yutan  denizde  liman
Lakin hicranla bağrımız dağlayan kederdir. (GARİBCE)

Yolunda yol almak andımız sünnet adına
Doyum olmaz o zaman hem hayatın tadına
Oysa ki biz sünnet sandık şekli şemaili
Varamadık asla öz ile şekil farkına (GARİBCE)

Dua ile!
16.01.2015
GARİBCE


2 yorum:

  1. Valla hocam eline saglik.

    YanıtlaSil
  2. Osman Güman: Hocam, müslümanların temsilde kusuruna yönelik özeleştirinize eyvallah. Lakin Batı'daki İslam'a ve müslümana karşı bu olumsuz tavır, sadece bugünün olgusu değil. Hıristiyan dünyasının gözünde müslümanlar her daim kutsal krallığı gaspeden barbar bir topluluk olarak bilinmiştir. Kutsal şehirleri Kudüs'ü müslümanların elinden kurtarabilmek (!) için 250 yıl süren sayısız haçlı seferi düzenlemişler, onbinlerce müslümanın kanını dökmüşler, geçtikleri bütün müslüman topraklarını iliklerine kadar sömürmüşler, geçtikleri yerleri çekirge sürüleri gibi kurutmuşlar. Tarihi tecrübede müslümanlara kin ve nefret dolu olduğunu gördüğümüz Batıda ortaya çıkan karikatür krizi vb. sataşmaların faturasını sadece günün müslümanına kesmeniz bence ağır olmuş. Nefis muhasebesi elzemdir; ama tepki de mutlaka gereklidir.

    Soner Duman: Bence sen de haklısın!

    Mehmet Erdoğan: Soner sen de haklısın. Osman sen de haklısın. Garibce onların adını koymuş hırsız diye, ister ki biz kendimize bakalım. Ah be Osmanım keşke biz de düşmanlarımıza Muhammedimiz gibi "el-Emin" dedirtebilseydik. Garibce'nin yangın yeri ahanda işte burası. Selam eder gözlerinden öperim.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...