8 Haziran 2018 Cuma

“Hocam!” nerdeee?! “Amca!” olduk gari!



Rahmetli Ahmet Atsay arkadaşım “Her şey geçerken güzel!” derdi.
O söz zihnimde yer etmişti. Her vesile ile kullandım. İşime yarıyordu. Teselli de veriyordu.
Vaktiyle evimize ilk taşındığımızda alt komşunun çocukları bana amca dediklerinde tuhafıma gitmişti. Abi demelerini istemiştim.
O çocukların dili Mehmet Abi diye –biraz da benim düzeltmemle galiba- alıştı, şimdi aynı çocukların –ki şimdi kırk elli arası yaşlardalar- bana abi demeleri bir tuhaf gelmeye başladı. İstiyorum ki amca desinler.
Şaka bir yana tanımadığım koca koca adamlar bile bana hitap ederken Amca ya da Hacı amca, ya da kısaca Hacım gibi ifadeler kullanıyorlar. Alışıyoruz ve giderek güzel de buluyoruz.
Her şey geçerken güzeldi ya. Çocuk büyürken, genç olgunlaşırken ve uzun bir gençlik dönemi (69 yaşına kadar uzatılsa bile) yaşlılığa evrilirken ve yaşlılar da vakti saati gelip de öbür tarafa devrilirken güzel oluyor. Bu haletler geçici olmasa da  ya hep öyle kalsaydı, çekilmez olurdu zahir.
Düşünsene çocuk hiç büyümüyor… Delikanlı bir türlü olgunlaşamıyor. Ve nihayet yaşlı, hayat enerjisi tükenmiş piri fanide bir türlü ölemiyor. Kimi saksıda  çiçek gibi bitkisel hayat sürüyor, kimini vazoda çiçek gibi hayatta fiş tutuyor. Yahu bırakın adamı kendi haline, bari ölümün olsun tadına varsın.
Bugün ikindi namazından sonra Fakülte bahçesinde bir kamelyaya oturdum, sırtımı da güneşe verdim, dalımı ısıtmaya çalıştım. Elimde de tespihim oyalanıyorum. Mezun olacak iki kız öğrencimiz de ordalar. Bir laf attım ama beklediğim tepkiyi alamadım. O sırada elimdeki tespihin ipi koptu ve boncuklar etrafa saçıldı. Kızlar da hemen kalkıp bana yardım ettiler. O sırada bir arkadaşları onları çağırdı. Kızlar:
“-Amcanın teşbihinin ipi koptu da boncuklarını topluyoruz, geliyoruz” dediler.
Allah, Allah! Beş yıldır aynı fakültedeyiz ve belli ki kızlar amcalarını tanımıyorlardı. Soğukluk da belli ki buna sebepti. Yılların hocası olarak talebeye amca olmak gerçekten Garibce’ye garib gelmişti.
Sonra dışarı çıktım ve akşama doğru Mezunlarımızın iftarına katılmak için geri içeri girerken, kapıyı geçtikten sonra arkamdan özel güvenlik elemanı (galiba yeni birisiydi) seslendi:
-“Amca, kimsin, nereye gidiyorsun?”
Fakültede gene amca olmuştuk.
Ben de, daha önce Salih Tuğ hocanın dekan olduğu sırada talebelerin yolunu kesip de “Seni  bahçede hep dolaşırken görüyoruz, sen kimsin” diye sorduklarında onlara “Ben bu fakültenin serhademesiyim!” dediği aklıma geldi de ben de latife olsun diye “Ben burada hademeyim!” deyiverdim. Şöyle bir baktı, tipim tutuyordu galiba, “Hangi binada?” dedi. Ben de “Şu eski Kütüphane binası var ya işte orada!” dedim. Başı ile onayladı, ben de yoluma devam ettim.
Akşam Fakülte bahçesinde Medine usulü (yani yer sofrasında/ zemzem ve hurma ile değil) mezuniyet iftarında bulunduk. Dekanın hatıralarını dinledik, gülüştük. Bana da söz verdiler. Ben de tanımayanların amcası olarak onlara bu hatıramı anlattım. Gene gülüştük.
Onlara gidin, bir an evvel hayat denilen yola girin yol alın, evlenin döl alın tavsiyesinde bulundum. Özellikle kızlarımızın evlilikten kaçmaya bahane olması için Yüksek yapma gibi bir duruma girmemelerini söyledim. Siz gidin ki size hayrülhalef olanlar gelsin, dedim.
Tanımayanlara Garibce’nin “içimdeki ben” olduğunu ve onu çok sevdiğimi, onunla mutlaka tanışmaları gerektiğini söyledim.
Belli ki Garibce’yi benden daha çok tanıyorlardı. Sevindim.
Bir günümüz de böyle geçiverdi ve özeldi.
Zaten her şey geçerken güzeldi.
Dua ile!
08.06.2018
GARİBCE



1 yorum:

  1. Kıymetli hocam, bugün bahsettiğiniz iftarda ben de vardım. Bizim dönem öğrencilerine hiç dersiniz olmamıştı sanıyorum. O sebeple bazı arkadaşlar sizi tanımıyorlar olabilirler. :)
    Ben Garibce vesilesiyle tanıyordum. :)
    Maalesef ki bazen aynı mekanları paylaştığımız insanları es geçebiliyoruz. Fakültemizde pek değerli hocalarımız var. Keşke her birinizi uzun uzun dinleme fırsatımız olsaydı. Derslerden elbette müstefid olarak ayrılıyoruz. Ancak hafızalarda, kalplerde ders konularından ziyade nasihatleriniz, hissettirdikleriniz kalıyor.
    Ben fakültemizde geçen beş yılımı daima özleyerek, sizler gibi değerli hocalarımızı hayırla anarak hatırlayacağım. İyi ki varsınız.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...