20 Mayıs 2012 Pazar

Bugün de geçti ama iyi geçti!



Köy Derneklerinin İşlevi

Bir Pazar akşamının sonuna gelirken, ev ve fakülte çevresinden çıkmış olmanın kazandırdığı farklı bir hava, fakat trafiğin verdiği yorgunluğun rehaveti var üzerimde.

Günler öncesinde yeğenim aradı, çocuğunun sünneti olacakmış. İlle ona gelmemi hatta mevlit okumamı rica etti. Ben de mevlit falan onlar bizim yapabileceğimiz şey değil, ama gelmeye çalışacağım demiştim. Sonra eşim ve kızım da bana eşlik ettiler. Yol bilmemenin faturası epey bir ağır oldu. Navigasyon (yolgöster) cihazı sadece eve yaklaşınca işimize yaradı. Daha önce birkaç kez bizi boşuna dolandırdığı için henüz güvenimizi kazanamamıştı. O yüzden dönülecek dediği yerde gideceğimiz yerin levhası yok diye dönmedik. O da yeni alternatiflerle bizi yönlendirmeye çalıştı. Ama biz daha çok gene sora sora gittik. Anayoldan çıkmış olmanın cezasını iki ilçenin içinden geçerek, minibüslerin ardına düşerek, onların yol ortasında dur-kaklarını bekleyerek ödedik. Ama yaklaşınca cihaz işi doğrulttu ve bizi tam adrese ulaştırdı.

Vardığımızda Kayseri Develi’ni biri Cücün Köyüne ait, diğeri Yukarı Künye ve Avlağa köylerine ait yan yana iki derneğe ait mekânlara köylülerin doluşmuş olduğunu gördük. Mekan zemin kat birer dükkandan ibaret. Birine kadınlar doluşmuşlar, diğerine erkekler. Ben erkeklerin yanına girdim. Mekân dar ve davetliler iyice doldurmuş, bir hoca efendi de konuşma yapıyordu. Bizim yeğenler hemen bana bir yer veriverdiler ve ben oraya iliştim. Hoca efendi güzel aklı başında, muhatap kitlenin anlayabileceği şekilde bir konuşma yaptı ve sonunda “Sözü uzatmanın anlamı yok, sizler arif kişilersiniz, sözün tamamı cahillere söylenir” diye de güzelce bağladı. Doğrusu ben bu sözü “Aptallara” diye biliyordum. O daha nazik bir biçimde ifade etti. Arkasından bir Yasin okudu ve dua ile programı kapattı. Pide ve ayran ikramı, arkasından bir yemek duası ve böylece program bitmiş oldu. Herkes dışarı sokağa çıktı ve kalabalık bir saate yakın sokakta ayak üstü muhabbet etti.  Kadınlar tarafında da bir hoca hanım konuşma yapmış, bizim hatun bir şey anlaşılmadı falan diyordu.

Sonra bizi eve buyur ettiler. Biz de hemen yakında evi olan hanımın amcasının oğlunun evine  gittik. Orada bir müddet dinlendik. Çay ve yanında bir şeyler ikramından sonra izin istedik ve evimize doğru yola çıktık. Bugün fakültedeki balıkları yemleyemediğim için  dönüşte bu iş için oraya uğradık. Fakat kapılar kapalıydı ve içeri giremedik. Bugün onlar iki su bir ekmek yerine geçer talimi yapacaklar. Oradan da alışverişimizi yaptık ve evimize döndük.

Şimdi geriye doğru bu günümü değerlendirmek istiyorum. Kendi yapacağım işlerimi terk etme, balıkları aç koyma pahasına akraba ziyareti yaptık. Çocuğun annesi yeğenim çok sevindi, eşi çok memnun oldu. Çok sayıda akraba ve tanıdıkları gördük, sılayı rahim yapmış olduk.

Eşim ve kızım için bir değişiklik oldu.

Hayatı tanıma anlamında bir tecrübeye daha sahip oldum.

Derneklerin işlevini gördüm. Bu köy dernekleri gerçekten bu insanları bir araya getiriyor, sünnet, nişan, düğün, cenaze gibi etkinliklerde çok önemli işler görüyor. İnsanlar normalin üzerinde denilebilecek bir ilgi ve alaka ile birbirlerinin davetlerine icabet ediyorlar. Bunlar çok güzel. Aklı başında bir hoca efendinin ahlak içerikli bir konuşma yapması, dualar etmesi bunlar da çok güzel.

Fakat bu dernekler köyden kopup gelen bu insanları hâlâ kendi köylerinde yaşamaya da mahkûm ediyor. Her gün aynı mekânda ve aynı insanlarla görüşüp konuşan bu insanlar şehir kültürünü öğrenme ve içselleştirme konusunda zorluk çekiyorlar. (Bu entegrasyon sorunu benzer şekilde Almanya’da yaşayan Türkler tarafından cami etrafında kümelenme şeklinde kendini gösteriyor.)

Diğer taraftan mekânlar hiç elverişli değil. Meskûn mahallede ve sokak arasında bulunuyor. Havanın güzel olduğu zamanlarda bu insanların çoğu dışarıda dikilerek muhabbet ediyorlar. Zaten çoğunluğu sigara içiyor ve orada ayakta dikilmeleri için bu da bahaneleri olabiliyor. Bu durumdan oralarda oturan aileler rahatsız olabiliyorlar.

Bu insanların imkânları yok denecek kadar az. Hâlâ çoğunun iş güvencesi yok. Pek çoğu kirada oturuyor. Yaptıkları iş karşılığı aldıkları evler ise çoğu kez bodrum ya da giriş katlarda oluyor ve sağlıksız bulunuyor.  Dolayısıyla onların kendi imkânları ile daha iyi şartlarda bu tür etkinliklerini sürdürmeleri zor gözüküyor.

Burada zannımca Belediyelerimize iş düşüyor. Bu insanlara daha ucuz fiyatlarla daha güzel ve ferah mekânlar sunmaları gerekiyor. Bunun entegrasyon açısından da çok olumlu katkıları olacağını düşünüyorum.
Sevgi ve saygıyla!

20.05.2012
Garibce

Not: Cücün’lülerin derneği köye ait pek çok hatırayı canlandıracak objeler içeriyor. Birkaçının fotoğrafını sizlerle paylaşıyorum.
















Sağdan sola doğru:
İdare-Lamba-Fener-Lüks lambası  En sağda olması gereken ÇIRA eksik









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...