31 Mayıs 2012 Perşembe

Dilsel nüktelerin iğfali

Yukarıdaki başlık ağır mı kaçtı dersiniz.  Pekiyi bir kaç örneğe bakalım:

Kalem olsun eli ol kâtib-i bed-tahrîrin
Ki fessâd-ı rakkamı sûrumuzu şor eyler
Gâh bir harf kusûruyla eder nâdiri nâr
Gâh bir nokta sükûtuyla gözü kör eyler

Yukarıdaki Fuzuli’ye ait dörtlükteki nükte bugün çoklarımız için hiçbir anlam ifade etmiyor.
“Keza zahmet ile rahmet arasında bir nokta var” sözü de.
Halk arasında meşhur olan abdest alırken yüzük yerine büzük oynatma hikâyesi de…
Bu ve benzeri esprilerin tamamı yazı ile ilgili. Yazı değişti ama bu hoş sözler dilde hâlâ varlığını sürdürüyor, ama bu kez muhatap olanlar anlamıyor. Açıklama yapınca da nükte nükte olmaktan çıkıyor. Nükteler tam anlamıyla iğfal edilmiş birhalde, yerlerde sürünüüyor.
Bir başka iğfal şekli tercümeden kaynaklanıyor:
İhya tercümesinde anlatılıyor: Adamın biri pazarda alış verişe çıkmış. Satıcılar bağırıyormuş; Domates, biber, patlıcaaan!… (Barış Manço’ya rahmet olsun)
Derken birisinin “Salatalığın tanesi 25 kuruş” diye bağırdığını duymuş ve hemen oraya düşüp bayılmış.
Ne alâka!
Alâkası şu: Arapça asıl metinde “Hıyâr” geçiyor ve bu kelime pazarcı esnafı dilinde salatalık anlamına geldiği gibi kitabî olarak da  “Hayırlılar, iyi insanlar” anlamında oluyor. Nitekim “Hıyâruküm hıyâruküm li nisâiküm” = Sizin en iyileriniz, kadınlarına karşı iyi olanlardır” hadisinde bu anlamda kullanılmış bulunuyor.
“Hıyarın tanesi 25 kuruş” diye duyunca adam, “Demek Hayırlılar pazara düşmüş ve değeri de 25 kuruşmuş” diye hayıflanmış ona sebep bayılmış.
Bu anlamın ayırdımında olmadan yapılan tercüme ile nükte tamamen kayboluyor, bununla da kalmıyor söz anlamsızlaşıyor. “Dam başında saksağan, Gel bize bazı bazı” gibi oluyor.
Sabunî’nin hikâyesindeki nükteyi anlayabilmek için bu kez Arapça bilmek gererikiyor.  
Hikâye şöyle: Vaktiyle Müzdelife’de hacının biri eşeğinin husyelerini sabunla köpürte köpürte yıkıyormuş. Demişler:
-Hacı hayırdır inşallah.
-Bir müstahabı işliyorum.
-Hangi müstehabı, böyle bir müstahap mı olur hac menasiki içinde.
-Kitapta ne yazıyorsa biz onu yapıyoruz.
-Hangi kitapta.
-İşte şu kitapta.
-Getir bakalım.
Ve bakmışlar. Orada “Yüstehabbu gaslü hasâ’l-cimâr” yani “Cemrelerde şeytan taşlamak üzere toplanan taşların yıkanması müstehaptır” yazıyormuş.
Hacı bunu “Yüstehabbu gaslü hasâ’l-hımâr” okumuş. Cimâr’ın noktası hasâ’nın üzerinde imiş gibi. O zamanda mana: Müzdelife’de eşeğin husyelerini yıkamak müstahaptır” anlamı çıkıyor ve bu durumda Hacı tam da kitaba göre amel ediyor.
Bu türden örnekler çok. Aklıma geldikçe benzer yazılar yazmaya çalışacağım inşallah.
Şimdi kalın sağlıcakla!
Bir nokta sükutuyla zahmetiniz rahmet olsun!
31.05.2012
Garibce

Not: Yazıyı ilk yazdığımda nükte yerine hep espri yazmışım. Onları sonradan nükte yaptım. İnşallah bunda da vardır bir nükte. Anlayana!



                                                        Sabunî Hoca






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...