10 Kasım 2013 Pazar

Bir kütüphane-i acîbe: el-Mektebetü’ş-Şâmile


Geçen hafta içinde üçüncü sınıflara ait dersime gittim ve talebelerime: “Bugün size hayatımın en verimli dersini yapacağım!” dedim.
Bilgisayarımı açtım ve onlara tam bir buçuk saat süren program tanıtım dersi yaptım.
İlk tanıttığım program, hâlâ öğrencilerimizin kahir ekseriyetinin kullanmadığı bir kısmının ise haberdar dahi olmadığı el-Mektebetü’ş-Şâmile programı idi.
Bu program meccanî olarak hizmete sunuluyor ve karşılık olarak sadece İslam’a hizmet yolunda kullanılmış olması şart koşuluyor. İnternetten http://shamela.ws/index.php/page/download-shamela sayfasından orijinal sürümü indirilebiliyor. Cep telefonları için yapılmış programları da bulunuyor. Ayrıca güncelleme yoluyla içindeki kitapların sayısı da sürekli artırılabiliyor.
İmdi bu program binlerce takım kitabı içeriyor. Bendeki sürümünde 13.000’den fazla kitap var.  Bunların çoğu takım; kimi yirmi, kimi otuz cilt. Sadece Kuveyt Fıkıh Ansiklopedisi 45 cilt. Temel dokuz hadis kitabı değil, 169 hadis kitabını içeriyor. En fazla akide ile ilgili kitaplar var. Yüzlerce tefsir, yüzlerce fıkıh, yüzlerce dil ve edebiyat, siyer, tarih vb. ile ilgili kitap var.
Kuran’dan isteğiniz sure ve ayete tek bir tık ile ulaşabiliyor ve üzerinde yer alan elli kadar tefsire gene tek bir tık ile erişebiliyorsunuz.
Felsefe hariç (!) hemen her alanda mevcut bulunan kitaplar ayrı ayrı dosyalar halinde hizmete sunuluyor. Bunları ister içindeki konu başlıkları itibariyle ve isterse içinde geçen kelimeler itibariyle tarayabiliyor ve birkaç saniye içerisinde yüzlerce kitaptan oluşan seçkiyi arayabiliyorsunuz. İsterseniz içindeki bir kitabı Word dosyasına aktarıp üzerinde istediğiniz gibi işlem yapabiliyorsunuz. Hadislerin tahricleri, müellif hayatları gibi bir araştırmacı için akla ne gelirse her türlü işlevi gören bir program olarak elinizin altında. Makinenize yüklüyorsunuz ve istediğiniz bilgiye ulaşmak bir tuş kadar yakın hale geliyor. Düşünün bir beytin ya da bir metnin yarım yamalak bir ucu elinizde, hadisten sadece bir kelimeyi hatırlıyorsunuz… Günlerce arasanız yerini belki bulamayacaksınız. Yazıyorsunuz ve ara bul diyorsunuz. Size o metni buluyor, başını sonunu, sayfasını cildini, eserin baskı yeri ve tarihini her bir şeyini size veriyor.
İstediğiniz bilgiyi kopyalayıp kendi dosyanıza yapıştırdığınızda o bilgiyi kaynağını dahi verecek şekilde aktarıyor.
Daha neler neler!
İmdi, böyle bir imkanı elinin altında bulunduran bir ilim talibi; “Efendim, mazeretim var, bilgiye ve kaynağına ulaşamıyorum…, param yok kitap alamıyorum, vaktim yok kütüphaneye gidemiyorum” diyebilir mi?
Bu program bilgiye ulaşmanın önündeki her türlü mazereti elimizden almış bulunuyor.
Abartmadan inanarak söylüyorum. Eğer İslam İlimlerinin yeni bir atılımı (Rönesans) söz konusu olur da buna bir milat aramak gerekirse, ben buna milat olarak bu programın hizmete sunulmasını verebiliriz diye düşünüyorum.
Bu program, açılmış haliyle 24 GB’lık bir yer tutuyor. Kitapların PDF’li suretlerini de içine alan program ise çok daha hacimli oluyor.
Yalnız bu program kendince hizmete çalışan kişiler elinde çok müdahaleye maruz kaldığı için gereksiz biçimde hacmi artırılmış oluyor ve bu programlardaki kitapların çoğu matbu olanlar ile cilt ve sayfa itibariyle tutmuyor. O yüzden orijinalini temin etmek lazımdır. Orijinalinde kitapların isimlerinin sonunda müelliflerin ölüm tarihleri yazıyor.
Ben, şimdiye kadar çok arkadaşa yardımcı oldum ve bu programı onların bilgisayarına yükledim. Lütfen bilenler, bilmeyenleri bilgilendirsin ve yardımcı olsun.
Şimdilik bu kadarı yeterli. Öbür programı ayrıca tanıtayım.
Ha, ben dördüncü sınıfa dersine girdiğim öğrencilerime bu programı öğrenmelerini mecbur ediyordum. Yüksek Lisans talebeleri için ise başarılı olabilmeleri için ön koşul sayıyorum. Doktora öğrencilerine gelince eğer hâlâ onlar bu programı tanımamış ve bir meleke haline gelecek şekilde kullanamıyor iseler, durmasınlar geçen günler için tövbe edip aflarını istesinler. Çünkü işledikleri günah öyle büyük ki onun için benim bildiğim herhangi bir kefaret yok.
Dua ile!
10.11.2013

GARİBCE

4 yorum:

  1. Hocam, Mustafa İslamoğlu'nun, tam da bu konu üstünde "CD'den alim olmaz ama CD'siz alim olmaz" diye Yeni Şafak'ta 2000 yılında yazdığı bir yazı vardır. O zaman internet Türkiye'de bu kadar yaygın ve hızlı değildi. Arap yayıncıların çıkardığı CD'ler aynı işi görüyordu:
    http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2000/agustos/25/mislamoglu.html

    YanıtlaSil
  2. Muhterem Hocam, böyle programlar elbette çok güzel olmalı. Ancak kitap yazacak olan islam alimlerimiz orjinallerini matbu kitaplardan kontrol ettikten sonra bilgiyi almalı, yoksa yarın birgün kötü niyetli başka benzeri programlar yapan olur kaynakların orjinalini tahrif ederek bir iki harf veya bir kelime değişikliği ile orjinalmiş gibi programa yüklerler, iyi niyetli araştırmacılarımız da oradan aynen bu bilgileri alıp kullanırlarsa çok büyük hatalar ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Hürmetlerimle.

    YanıtlaSil
  3. Şamile'nin İslâmî ilimlerin rönesaı olduğu çok doğru. Hocalar da daha fazla kullanmalı bence. PDF uyum problemi internetten uyumlu pdfyi ilgili kitabın pdfsini silip uyumlu olanı eklemek ile mümkün. Ayrıca son sürümde (3.64) tek tıkla pdfnin ilgili cildinin yanında sahifesini de buluyor.

    YanıtlaSil
  4. Mahmut Sanır
    Muhterem hocam, bu güzel anlatımınız ile, Şamile'yi tanıtmanız isabetli olmuş. Acizane iki yıl önce bu konuda şunları not etmiştim:
    El-MEKTEBETU'Ş-ŞÂMİLE
    İslâmî ilimleri tahsil eden ilim taliplerinin çoğu "ŞÂMİLE" programını kullanmamış olsa dahi en azından onu duymuştur. Tabi ki bunu duyanların da bir an önce onu kullanmasını şiddetle tavsiye ederiz.
    Burada bu programı bilfiil kullananlar ile ilgili bir şeyler ifade etmek istiyoruz, "şamile" programı bütün övgüleri haklı olarak hak etmesinin yanı sıra yine de, yeryüzünde elden ele, evden eve, medreseden medreseye ve ilahiyattan ilahiyata dolaşan gezgin bir kütüphane şeklinde de tanımlanabilir. Yeter ki bir bilgisayarın ve yeterli bir şekilde de GB tın varsa şamilen de var demektir.
    Şimdi de gel gelelim sadede, şamile programı, ilahiyat yüksek lisans merhalesinden tutun ta profesörlüğe kadar çalışanlar için adete bir can simidi gibidir. Bütün bu gerçekliğe rağmen şamile'ye karşı bir vefasızlığın olduğunu söylemek mümkündür, bu da yazılan tezlerin teşekkür bölümünde bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Her tezin teşekkür bölümünde tezde katkısı olan küçükten büyüğe kadar bir çok kişinin adı yer alır, bu, iyi mi? tabi ki iyi.
    Ama ne var ki can simidi gibi elimizde taşıdığımız şamile programını hazırlayıp sevap ve hayır dua dışında hiçbir beklentileri olmayan o isimsiz kahramanları unutmak veya es geçmek izahı mümkün olmayan bir husus olduğu konusunda herhalde hemfikiriz diye düşünüyorum.
    Son olarak bir de şamilenin paralı olduğunu bir düşünelim, kim bilir ne paralar döner, bu yetmez bir de çakma şamileler devreye girer, şifreler havada uçuşurdu...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...