27 Kasım 2013 Çarşamba

Vatanım da vatanım. İlle de vatanım!


Bu yazı dünkü sehpa ile ilgili yazının devamı sayılabilir.
Bir ceylan yavrusunun Aslanın gözündeki değeri bir lokmacık taze etten başka ne olabilir ki! demiştik.
Rahmetli dedemlerin gözünde taze çam fidesinin sürgün kılavuzunun değeri, muhtemelen güzel bir fırıştaktan ya da bir ağızlıktan ibaretti. Kalana acıdıklarından belli.
Bir çamın gövdesinden kaç tane bardak çıkardı.
Bu mezdadan amma da güzel loo olurdu.
Hele gôboyundaki meşeden amma da kağnı mazısı yapılırdı.
Her şeyin değerini, bakanın gözü belirliyor.
Savaşlar neden oluyor, insanlar neden birbirlerini öldürüyor.
Çünkü sizin için çok anlamlı olan bir şeye/ öbürü çok farklı bir gözle bakıyor ve senin uğrunda canını feda edebileceğin vatanına “Vay senin vatanına da ip tutanına da…” diye başlayarak sövebiliyor.
Ne bilsin senin için ne kadar değerli ve anlamlı olduğunu.
Hikaye askerlik hikayesi. Adamın biri askerlik boyu vatanım da vatanım der, başka bir şey demezmiş. Arkadaşlarına “İlle gelin görün, nasılmış benim vatanım!” diye ısrar edermiş.
Yıllar geçmiş, arkadaşlarından bir kaçı “Haydin gidelim ve bizim şu vatanı güzel arkadaşımızı ziyaret edelim” demişler. Sora sora bulmuşlar ama ne dağlar tırmanmışlar, ne beller aşmışlar. Sonunda köye varmışlar.
“Nerede bizim asker arkadaşı!” demişler “Tarlaya, çapa yapmaya gitti.” cevabını almışlar.  Sormuşlar soruşturmuşlar sonunda adamı bulmuşlar. Bulmuşlar bulmasına da ona nasıl ulaşacaklarına akılları bir türlü basmamış. Gördükleri manzara şöyle imiş:
Çok sarp bir yamaç, alt tarafı adam akıllı uçurum. Adam beline sağlam bir bağlamış, ipi yukarıda bir ağaca dolamış, ipin ucunu da hanımının eline vermiş, kendisi aşağıda görünür görünmez, sesi yankılanıyor, hanıma ipi sal diyormuş, aşağıya iniyormuş, ipi çek diyor böylece yukarı çıkıyormuş ve elindeki çapa ile, önlerine taşlar dizerek ve arkasına da toprak taşıyarak oluşturduğu yerlere dikmiş olduğu fideleri çapalıyormuş.
Arkadaşları bakmışlar, bakmışlar ve içlerinden biri kendisini tutamamış ve başlamış kalayı:
“Vay senin vatanını da, ip tutanını da buraları iskan eden atalarını da…!”
İmdi can pazarında fide çapalayan o vatan sevdalısı “Vatanım vatanım, ille de vatanım! diye canı gönülden bağlandığı bu yerin aslında hiç de öyle feda edilmeyecek türden ne menem bir şey olmadığını bilmez mi. Elbette bilir. Bilir bilmesine de amma işte gel gör ki, aklımız kalbimize söz geçiremiyor.
Allah, kalbimizi göğsümüze, ama aklımızı her şeyimizin üstüne ta başımıza koymuş. Vaziyet böyle iken böyle de ya bir de aklımızı belden aşağıya koysa idi, acep halimiz nice olurdu.
Marifet akıllı olmak değildir.
Marifet duygulu olmak da değildir.
Marifet bunları dengeleyebilmektir.
Dua ile!
27.11.2013

GARİBCE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...