1 Aralık 2013 Pazar

Garibce bir çatlak kova!


Garibce bugünlerde gene söyleyeceğini söylüyor. 
Zaman zaman  onu beslemede bize muzahir olanlar da oluyor ve Garibce adına biz onlara teşekkür ediyoruz.
Bugünlerde Garibce’ye bir kimesne dadandı. İn mi desem cin mi desem! Adı sanı bilinmiyor. Âlim mi, ârif mi, yoksa bir âşık mı? Mevlana’ya gelmiş Şems gibi (Bu biraz abartılı oldu galiba!). Ya da çiçek özü almaya gelmiş arı gibi. Almak için gelmiş, ama aşılıyor, daha çok veriyor. Çatlak kova gibi. Efendisine su taşımak için gelmiş fakat taşıdığı suyun çoğunu götürürken akıtmış bir kova. Ama ardından yol boyunca öyle güzel güller ve çiçekler bitmiş ki, sonunda uşak, efendisinin  gönlünü çatlak kovanın suladığı bu güller ve çiçekler sayesinde  ancak kazanabilmiş.
Kovadan bizim payımıza da düşen işte bir hikaye:
“Babamdan dinlemiştim:
Çocukluğumuzda oturduğumuz şehir Zülküfül Dağında idi. Evimizin bitişiğinde ufak bir ağılımız vardı. Bir kış, baktık ki arada bir hayvan eksiliyor. Bir, iki, üç.
Bunun üzerine babam, durumu anlamak için geceleri ağılda beklemeye karar verdi. Bir gece, elinde petrol lambası, bir elinde bir sopa, beklerken, ağılın giriş yerinden içeriye bir kurdun daldığını görür. Meğer ağıla dadanan bir hırsız değil, bir kurtmuş. Kurt içeri girince, hayvanlar panik içinde bir oraya bir buraya koşuşup duruyorlarmış. Babam kurda sopayı yapıştırmaya başlar.
Babam, kurtla çarpışmasını şöyle anlattı: “Kurt, benim elimde lambayı görünce, üstüme atılıp beni paralamaya girişmedi. O, bütün gücüyle lambayı söndürmeye çalışıyordu. Ben bir elimle lambayı onun üfürerek söndürmesinden kurtarmak için mümkün mertebe uzakta tutuyor, öte taraftan sopayla onu dövmeye çalışıyordum.
Kurt’sa, tıpkı bir insan gibi, durmadan ağzını uzatarak lambayı söndürmeye çalışıyordu. Bütün dikkat ve gayretini ilkin lambayı söndürmeye yöneltmişti. Fakat o bütün bu uğraşmalarına rağmen lambayı söndürmeyi başaramadan ben onu öldürebilirdim.”
Bu vaka biz Müslümanlarla Müslümanların düşmanları arasındaki açık gizli savaş hakkında bir takım düşünceler ilham etti. Kurt neden doğrudan doğruya sürünün üzerine değil de dedeme yönelmişti?
Kurt düşünüyor ki, lamba dedemin elinde oldukça dedem olanca gücünü kullanabilecektir. İki tarafın da kuvvetini tam kullanmasının sonucu ise kesin değildir. Kurdun dedemi mutlaka yeneceğine dair elinde bir garantisi yoktur. Fakat bir kere lambayı söndürmeyi başarırsa dedem etrafını, yanını yöresini göremeyecek, karanlığa alışık gözlerinin üstünlüğü ile kurt hasmını kolaylıkla alt edecektir. Bu yüzden tıpkı bir insan gibi lambayı üfürmeye vermiştir kendini.
Müslüman, elinde bir lamba bulunan bir ev sahibidir. Onun düşmanı da, ister batılı olsun, ister komünistler olsun tıpkı o kurt gibidir. Müslüman’ın lambası Kur’an ve İslam’dır. O, ancak onun aydınlığında bu evren gecesinde yanını yöresini görebilmekte ve onun ışığında yaşayabilmektedir.
Avrupalı, lambayı söndürebildiği her ülkede, Müslümanları kolayca hâkimiyeti altına aldı. Şimdi bütün gücüyle henüz bütün İslam ülkelerinde söndürmeyi başaramadığı noktaya, yani İslam’ı tam anlamıyla söndürmeye bütün zekâ ve teknik gücünü sarf ediyor.
O biliyor ki bunu başarırsa artık Müslümanları tam anlamıyla tarihten silmeye, yani etkisiz ve güçsüz hale getirmeye erişmiş olacaktır.
Unutmayalım ki, kurdun gözleri karanlığa alışıktır. Ama biz, barbar Avrupa önünde medeni İslam insanları ışığı kaybedersek yolumuzu kaybettik ve umudu da kaybettik demektir.
Ne mutlu kurdun tıpkı insan gibi söndürmek için üfürüşünden lambasını koruyabilenlere!
Gerçekten hikaye çok güzel. Tam Garibcelik.
Sonra öyküyü Herbilen’e sordum. Baktım, neredeyse bilmeyen yok.  Üstad Sezai Karakoç’a aitmiş. (Kurt ve Lamba,  Diriliş Dergisi, 1971)
Okumamış olmama hayıflandım.
Bu hikmetten bizi haberdar eden dosta teşekkür etmek ve sonra da bu hikmeti sizlerle paylaşmak istedim.
Dua ile!
01.12.2013
GARİBCE


Not: Tarih düşerken el alışkanlığı ile ay hanesine  on bir yazıvermişim, sonra baktım ay on iki olmuş. Bazen yıl yazacağım zaman ellerimin bindokuzyüzlü rakamlarla başladığı oluyor. Aradan on dört sene geçmiş ama hâlâ kendim bindokuzyüzlü yıllardaymışım gibi geliyor. Zaman ne kadar çabuk geçiyor. Bana biraz Garibce geldi de not düşeyim dedim.

1 yorum:

  1. herdogan38@.
    Lambayı söndürmeye çalışan kurt değil de, babanın arkasından saldıran veledi ise...!

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...