7 Aralık 2013 Cumartesi

Kanadımın kırıklığından mıdır nedir çatlakları seviyorum!


Birkaç gün önce huyunu suyunu henüz bilmediğim bir dost için çatlak tabirini kullandım. Alındığını belli etmedi ama yine de bilmiyorum.
İnternette de dolaşan ve benim de Öykülerin Büyüsü adlı kitapçığımda yer verdiğim bir Çatlak Kova hikayesi vardır.
Bilmeyenlere ısrarla bulup okumalarını tavsiye ederim.
Ben bu hikayeyi vaktiyle bizim cami kürsüsünde Cuma vaazında anlatmıştım.  Tam hikayeyi bitirip de yorum kısmına geldiğimde benim çok sevdiğim ve fakülteye intisabımda elimden tutan hocam içeri giriyor ve kulak veriyor. Onun rivayetine göre ben cemaate çatlak diyormuşum. “Yahu diyor adam hepimizi çatlak etti.”
Hatırladığım kadarıyla benim yorumum şöyle idi: Aslında insan olarak hepimizde az çok biraz çatlaklık var. Kiminde az, kiminde çok ama sonuçta kusursuzumuz yok.  Kusursuzluk bize mahsus değil. Önemli olan sahibin çatlak kovayı efendisinin rızasını kazanmada kullandığı gibi, bizim de insanları mevcut kusurlarına rağmen değerlendirebilmemiz, insanlık hayrına onlardan yararlanabilmemiz, bir kalemde üzerlerini çizip atmamız. Kusursuz dost ararsak dost bulamayız. İlla ki her birimizin, bir başkasına göre kusur sayılabilecek özellikleri var: Neymiş çok konuşuyormuş. Neymiş gözü üzerinde kaşı varmış. Neymiş sakarmış, neymiş patavatsızmış. Bu bana uyuyor galiba, bazen istemediğim halde patavatsızlık yaptığımı görüyor ve gereksiz yere insanları üzdüğümü görüyorum. Eğer karşımdaki çatlak ise daha doğrusu çatlaklığının farkında ise olmayanımız yok çünkü, benim bu çatlaklığım onun hoşuna gidiyor. Karga ile leylek arkadaşlık yapıyorlarmış. Görenler şaşırmışlar. Allah! Allah! Bunlar nasıl arkadaş olabilirler ki. Uçurunca bakmışlar ki ikisinin de kanadı kırık.
Ben kanadı kırık biri olarak çatlakları seviyorum. Siz de beni sevmeseniz de mazur görün diyorum.
Sevgi ile kalın!
Dua ile!
07.12.2013
GARİBCE


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...