15 Aralık 2013 Pazar

Fatma Yılmazer Anne de Hakk’a yürüdü!


Garibce’nin 1 Haziran Cumartesi 2013 tarih ve “Ahmet Amcayı uğurladık!” başlıklı yazısına baktım da ilk cümlesiÖlüm Allah’ın emri, şu ayrılık olmasaydı gibisinden türküler var” diye başlamış.
Ahmet Amca o tarihin bir gün öncesinde bir kaza sonucu terk-i dünya etmiş, eşi de dahil herkese veda etmiş ve göçmüştü. Büyük kıyameti o yaşamamıştı. Hanımların arkada kalması  küçük kıyametti. Ama yinede zor olmalıydı. Aradan altı ay gibi bir zaman geçmişti ki bugün de eşi Fatma annemizi uğurladık. O da Hakk’a yürüdü.
Değerli dostum Ziya Yılmazer hocama ve ailesine başsağlığı diliyorum.
Cenaze namazı ilanını Feys’den duyurmuştum. Oradan haberdar olarak oğlum da gelmiş, onu görünce çok sevindim. Çünkü onun gelişini baba dostlarına vefa gibi okudum.
Beni kendi arabasına aldı, yolda Ziya hocadan doktorasını birkaç gün önce tamamlamış olan iki kızımız da bizim arabamıza bindi. Cenazenin nereye gideceğini tam olarak bilmiyorduk. Önümüzde cami önünden kalkan dolayısıyla cenazeyi teşyi eden araçlardan biri olduğunu düşündüğüm beyaz bir minibüs vardı, yüksek olduğu için önünü de kapatıyordu. Oğluma onu takip etmesini söyledim. O gitti biz gittik, baktık o Kadıköy tarafına gidiyor. Eski bir hatıram canlandı ve kızlara onu anlattım. Rahmetli Muhsin’in cenazesine koşmuştuk. Şoför de acemi çıktı. Biz konvoydan koptuk. Neyse sonunda yetiştik ve Karaca Ahmet mezarlığına vardık. Baktık cenaze gidiyor. Şoförümüz arabayı park ile uğraşırken kulakları çınlayasıca Veli Kayhan hoca ile ben cenazeye koştuk. Hemen bir tarafa o bir tarafa ben tabutun altına girdik. Vefa duygusu böyle bir şey olmalı. Muhsin hoca benim akranımdı (bir iki yaş büyük olabilir) ve Kayseri İmam Hatip okulunda birlikte yatılı kalırdık. Çok güzel sesi vardı. Benim beceremediğim türden bazı şeyleri (!) becermede de iyi sayılırdı. Belki de ona sebep ona yakın olmak isterdik. Neyse cenaze alayında altı yedi kişi ya vardı ya yoktu. Biz tabutun altındayız, doğru dürüst yol yok, mezarların kah üstüne çıkıyoruz kah iniyoruz. İstiyoruz ki gelip cenazeyi sırtımızdan alsınlar. Gelip alan yok. Ha bura ha şura derken yol uzadı, cenaze iyice ağırlaştı. Kadere bak ki cenazeyi mezara indirmek de bize düşecek galiba gibisinden aklımdan düşünceler geçmeye başladı. Neyse sonunda kazılan mezarın yanına vardık ve kalan son gücümüzle tabutu omzumuzdan indirip mezar kenarındaki toprak yığını üzerine koyduk. Çok yorulmuştuk. Haliyle derin bir nefes aldık. Aldığımız nefesi daha dışarı vermemiştik ki  tabutun üzerindeki başörtüsü gözümüze ilişti. Meğer bu iki gözü açık (!) Kayserili kuluna Allah gariban kimsesiz bir kadının cenazesini taşıtmıştı. Hem de ne taşıtmıştı!
Ağlamalı mıydık, gülmeli miydik bilemedik. Birbirimizin gözünün içine baktık. Tuhaf duygularımız vardı.
Eh ne de olsa işin zor tarafı da bitmişti. Muhsin hocanın cenazesini bulmak üzere oradan ayrıldık. Vardık ki orası ana baba günü gibi, kalabalık mı kalabalık. Bize  sal ağacının ucundan tutma sırası bile gelmez derecede kalabalıktı.
Rahmet olsun, hem dirilere, hem ölülere.
Böyle rahmet her zaman bulunmuyor. O denkte bir çıkıyor. Allah Muhsin hocamıza, o kadına ve ona sebep bize mağfiret buyursun.
Neyse biz geç de kalsak Fatma annenin defin işine yetiştik. Annemizi uğurladık: Ahmet amca ile yerleri ayrı oldu ama, ruhlara mekan zaman ayrı imiş ne gam.
Namazını Valide Atik’de Can müftümüz Rahmi hocamız kıldırmıştı.
İkindi sonrası da yine aynı camide buluştuk ve Kur’an okuyup dualar ettik.
Belediyemiz de katılanlara aş ikram etti.
Belediyenin bu işi benim çok hoşuma gitti. Cenaze evi aynı zamanda zorluk ve sıkıntı evi demektir. Böylesi zor bir günde, eş dost,  konu komşunun yaptıkları yemeklerle bir araya gelmeleri ve komşularının acılarını paylaşmaları da artık çok zor. Belediyenin böyle bir ikramı üstlenmiş olması bence takdir edilmeli ve  desteklenmeli.
Bu eşsiz güzellikteki tarihi camimizi ziyaret etmemiş olanlar varsa bir fırsatını bulup ziyaret etmeliler. Gerçekten çok güzel!
Güvenlik elemanı izin verseydi her karesini fotoğraflayacaktım. Ama gene de çektiklerim örnek olarak yeter.
Ölüm de güzel, bakmayın soğuk yüzüne. Onun arkasında ne rahmetler saklıdır.
Annemize ve bütün annelere rahmet olsun!
Tabi ki babalarımıza da!
Ve de bize de!
Dua ile!
15.12.2013

GARİBCE











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...