11 Temmuz 2013 Perşembe

Astım hastaları oruç tutabilir mi?


Türkiye’de dört milyon astım hastası varmış.
Nasıl bir dindarlık anlayışı ki bu dört milyon insana ekranlardan şöyle sesleniyorsunuz: “Siz oruç tutamazsınız, çünkü aldığınız ilaç içinize gidiyor. Ciğerlerinize doluyor. Bu halde orucunuz bozulur.”
Eee!
“Öyle ise siz tutmayın, iyileştiğiniz zaman kaza edersiniz!”
Türkiye’de seslendirilen güçlü dindarlık anlayışının mantığı işte böyle işliyor.
Garibce’nin dünkü “Orucun tanımı var mı?” başlıklı yazısını lütfen bir daha okuyun.
Hiç ilgisiz biçimde “orucu vücuda giren bozar” şeklinde bir sonuca varıp ondan sonra da vücuda giren şey ok temreni, mermi çekirdeği bile olsa, odun parçası ya da paslı bir çivi bile olsa orucu bozar gibi bir sonuca ulaşmak, gerçekten tuhaf bir yaklaşım olmalıdır.
Ailemde olduğu için biliyorum. Astım hastası, ilaçlarını düzenli kullandığı zaman normal yaşantısını sürdürebiliyor. Hastalıkla çok iyi geçinmesi, ona çok iyi bakması gerekiyor. İlaçların düzenli ve vaktinde alınması hastalıkla iyi geçinmenin temel şartı.
Siz şimdi “astım hastalarının kullandığı spreylerde ilaç vardır ve içlerine çektikleri zaman sadece hava girmez, ciğerlere ilaç da girer. İlaç ciğerlere dolar. Dolayısıyla vücuda bir şey girmiş olur. Vücuda giren de orucu bozar” derseniz o insanların halinden hiç anlamamış olur, İslam’ın merhametinden, kucaklayıcılığından asla dem vurmuş olamazsınız.
İmdi astım hastası içinde ilaç zerrecikleri olan havayı içine çektiği zaman ne yemiş ya da ne içmiş oldu, ya da cinsel tatmin mi buldu sormak lazım.
Hani “el-Muftıratusselas” dedikleri yani orucu bozan  üç şey yemek, içmek ve cinsel ilişkide bulunmaktan ibaretti.
Astım hastası bunca insana, hiçbir mesnedi olmayan bir yaklaşım ve çıkarsama ile siz oruç tutamazsınız demek reva mıdır? Bu insanlar herkes gibi Ramazan’ın feyzinden ve bereketinden yararlanmak ister ve herkesle birlikte  tutmalarının imkanı önlerine açılmış olduğu takdirde hem özgüvenleri artar, hem sağlıklı bir şekilde ibadetlerini de vaktinde yapmanın hazzını yaşarlar ve bu durum kendilerini daha da iyi hissetmelerine sebep olur.
“Efendim daha sonra kaza etsinler!” demek insanı tanımamak ve insan psikolojisinden bîhaber olmak demektir. Herkesin yiyip içtiği bir mevsimde insanların üzerlerindeki oruç borcunu kaza etmeleri hiç de kolay değildir. Kaldı ki astım hastalığı çoğu kez kroniktir; çoğu hasta için ömür boyu süren, ancak ilaçla kontrol altında tutulan bir illettir.
Dünkü yazımızda bu konuda Din İşler Yüksek Kurulu’nun astım ilaçlarının orucu bozmayacağına dair kararından bahsetmiştik. Kurul üyeleri dışında bu karardan önce de bir çok hocamızın da bu ilaçların bozmayacağına dair fetva vermekte olduklarını da biliyorduk.
Dindarlık ölçülü olmayınca zarar veriyor. İtidal halinde bir dindarlık bazı zevatı belli ki tatmin etmiyor.
Garibce diyor ki: Siz bu anlayışla, bu yaklaşımla ve bu kafayla insanları dinin içinde tutamazsınız. Kendi öz çocuklarımız bile birer birer ellerinizden kayar giderler. Çünkü din namına söylediklerinizin kabul görebilmesi için gerçeklikte bir karşılığının olması lazımdır.
Dinin fıtrat dini olmasının anlamı da işte budur.
“Peki, sigaranın o zaman bundan ne farkı vardır?” denilebilir.  Evet sureta belki yoktur ama, astım ilaçlarının kullanımına cevaz verme tam da oruç tutabilmenin imkanını hazırlamayı amaçlıyor. Yani böyle bir yolun açılması astım hastalarının da oruç tutabilmelerinin imkanını sağlıyor. Oysa sigara, bizatihî orucun amaçladığı sonuçları ortadan kaldırmaya yönelik bir davranış oluyor. O yüzden amaçları bakımından bu iki fiilin birbirine benzetilmesi asla mümkün değildir.
Oruç bir irade eğitimi olarak bize yeme, içme gibi gündelik itiyatlarımızdan uzak durabilme gücünü kazandırır.
Astım ilaçları ise oruç tutabilmemizin imkanını verir.
Dinde ihtiyat, oruç tutabilecek insanları tutamayacakları  sarp bir yokuşa sürmek değildir.
Takvayı, keşke girenin bozmasında değil de biraz da gıybet vb. gibi günah işlerin işlenmesinin terkinde arayabilseydik.
Dua ile!
11.07.2013

GARİBCE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...