Kırk
bir yaşına vardığı için artık doğurma şansının kalmayacağını düşünen ve
kocasına şimdiye dek altı kız doğurmuş ve bu kez ille de erkek doğuracağım diye
beklerken hem de iki tane daha kız dünyaya getiren Kürt kadını hemen durumdan
vazife çıkarmış ve ikizlere adlarını da verivermiş kendince: Bext ve Bese.
Bütün
dillerde benzerleri olan isimler: Kader ve Yeter.
Kocası
bunu duyunca: “Sen bebelere isim vermemişsin ki. Göklere mektup yazmışsın!”
demiş ve devamla da eklemiş: “Hüsranını ilan etmişsin. Allah’ın gücüne gider
valla. Ne lüzum var buna?” Sonra da kendi aklındaki isimleri vermiş çocuklara:
Pembe ve Cemile… Çayda eriyen şeker küpleri gibi yumuşacık ve tatlı, her türlü
sivriliklerden uzak isimler. (Elif Şafak, İskender, İstanbul 2011, s. 19-20)
İsim
verilirken mesaj da verilmek isteniyor olması galiba bütün kültürlerde var.
Mesela
Yahya ismi, hem anlam hem de kullanılış amacı bakımından bizim Yaşar’ın tam
karşılığı.
İsimlerden
kimi bu sekiz kız annesinin isimlendirmesi örneğinde olduğu gibi doğrudan bir
dilek, bir dua olarak Allah’a arz anlamı taşıyor. Haşa itiraz olamaz zaten.
Olsa olsa naz makamında bir davranış olur.
Kimi
devlete. Bu günlerde bir çocuğa verilen Kürdistan ismi yüksek mahkeme
tarafından onandı.
Kimi
kimlik beyanına yönelik.
Kimi
kültür taşıyıcısı olma biçiminde.
Kimi
tarihi köklerle yeniden bağ kurma.
Kimi
kendi sülalesine bağlılık andı şeklinde.
Böyle
uzayıp gidiyor saikler.
Ama
şu unutulmamalı ki bu isimleri koyanlardan çok o çocuklar taşıyorlar bu
isimlerin yükünü. Kimi yaz yaz bitmez, formlara sığmaz up uzun isimler, kimi
müstehcenlik çağrıştıran isimler, kimi apaçık ideolojik çatışma ifade eden
isimler… Bu çocuklara yazık değil mi?
Bu
nasıl anne ve babalık şefkati ki kendisi beyan etmeye cesaret edemediği
kimliğini ya da ideolojisini çocuğuna koyduğu isim üzerinden gerçekleştirmek istiyor.
İsim
koyma bir haktır ve bu doğrudur. Ama aynı zamanda bir sorumluluktur da.
Bu
yeni nesillerin zaman içinde en çok özlemini çekecekleri şey, muhtemelen kendi
aile büyüklerinin isimlerini kendi öz çocuklarında yaşatamamaları olacak gibi
gözüküyor.
Kendi
öz semalarımızı o kadar öz kültürümüze
yabancı yıldızlar doldurdu ki, isimlendirmede onlardan bir türlü kendi
değerlerimize sıra gelmiyor. Zaten doğurduğumuz çocuk toru topu bir iki.
Erdoğan’ın üç çocuk talebini bile insanlar fazla buluyor. Mesela şöyle dokuz
tane çocuk doğursalar, o takdirde istediği ismi vursunlar. Nasıl olsa aile
isimleri de bunlar içinde bir şekilde yaşar.
Ama
öyle değil.
Dua
ile!
16.07.2013
GARİBCE
herdogan38@.
YanıtlaSilÇok şükür Garibce'yle yeniden teşehhüt miktarı da olsa birlikte olabildik. Herkesin ders alabileceği bir yaklaşım... Niyet belli, kavgaya gerek yok..Sağ ol Garibce..