Diyanet’ten ahlakî erdemler bekleyenlerin de ahlaklı
olmaya ihtiyaçları var.
Diyanet’in bunca aleyhte yıpratma çabalarına rağmen
toplum maşerî vicdanında hâlâ çok önemli saygın bir yeri vardır. İnsanların
güven duyabileceği makamların olması önemli ihtiyaçlar arasındadır. Güven
debisinin son derece azaldığı bir ortamda, insanların şöyle ya da böyle
güvenini sürdürdüğü Diyanet’i kendi süflî arzularına alet etme pahasına
karalama kampanyasının içine çekme istenmesi çok yanlıştır.
Ahlak, diyanet gibi kurumlara lazım olduğu gibi, basılı
ve görsel Medya için de, Face ve Twitter gibi Sosyal Medya için de lazımdır.
Yalan en büyük günahlardandır.
Yalan haber üretmek ve yaymak daha da büyük bir
günahtır.
Bu yalan haberler üzerine nice masımların kanı
akmakta, canı yanmaktadır. Bunların hesabı bu dünyada görülemese bile mutlaka
bir gün verilecektir.
Polisin kullandığı biber gazı, elbette yemeğe bir
sos gibi bir şey değildir. Adı da üzerinde toplumsal hareketlerde kalabalıkları
dağıtmak ve daha büyük zararları önlemek için kullanılan bir tür silahtır.
Kimse bunun iyi bir şey olduğunu söyleyemez. Her alanda olduğu gibi burada da
ölçüt zarar ve yarar dengesinin iyi kurulabilmesidir. Tıp alanında kullanılan
ilaçların hemen hemen tümünün yan etkileri ve zararları vardır. Ancak umulan
yararı zararından fazla olunca onu kullanmak bazen zararsız, bazen iyi, bazen
de hatta gerekli olabilmektedir.
Polis gaz kullanmasa ve kalabalıklarla yüz yüze
gelse ortaya çıkacak zararı tahmin etmek zor değildir. Ancak belli ki
göstericiler kendilerinin haklı ya da haksız olduğuna bakmaksızın biz yürüyelim
polis biz yaklaştıkça geri geri çekilsin, biz vuralım kıralım, kamu malına
zarar verelim, yakalım, yıkalım, yağmalayalım… her ne yaparsak yapalım polis
bizi sadece seyretsin ve asla müdahale etmesin şeklinde bir tavır takınmasını
beklemektedirler. Oysa bu olayların maksadı daha ilk günlerden anlaşılmıştır ki
gezi mezi değil, sivil bir darbe ile hükümeti düşürme meselesi olmuştur. Bu yüzden
de tüm vatan sathına yayılmaya ve büyük bir kaos ortamı oluşturulmaya
çalışılmıştır. Polisin ise görevi genel huzuru sağlamak ve korumaktır.
Dolayısıyla polis bu tür olaylar karşısında müdahil olmak zorundadır.
Müdahalenin en etkin ve en az zarar veren yöntemi de su sıkılması ve gaz
kullanılmasıdır. Polisin kalabalığın içine dalarak müdahale etmesinin ne kadar
vahim sonuçlar doğuracağı polisin silahını kullanma zorunda kalması sonucu bir
kişinin ölmüş olması örneğinde görülmüştür.
Şimdi böylesi bir bağlamı ve kullanım biçimi olan
gazın tamamen farklı bir bağlam ile Alo Fetva’ya sorulması ve oradan alınan
cevapların farklı kombinelerle bu kurumu
yıpratıcı bir mahiyette haber yapılması hiç de ahlakî değildir.
Ahlak, diyanete olduğu kadar hepimize lâzımdır.
Ahlaksızlık her bir taraftan bizi kuşatacak olursa,
ne ağzımızın tadı kalır ne hayatımızın tuzu.
Dua ile!
25.06.2013
GARİBCE
İşte Diyanet ile ilgili yapılan haber ve cevabı:
Yeni Çağ Gazetesi, 23/06/2013
Diyanet’ten acı fetva: Biber gazı
caizdir!
Taksim Gezi Parkı olayları sonrası
birçok ilde bulut oluşturacak kadar yoğun biber gazı kullanmaktan çekinmeyen
polise Diyanet İşleri Başkanlığı dini açıdan arka çıktı. İşte Alo Fetva
Hattı’nda yer bulan resmi görüş: Devletin güvenliğiyle ilgili meselelerde biber
gazı kullanılır. En zararsızı oysa sıkıntı yok!
Dini açıdan sakıncalı değil
Polİsİn Taksim Gezi Parkı eylemlerinde
göstericilere orantısız güç ve insan sağlığına zarar veren biber gazı
kullandığı iddiaları gündemdeki ağırlığını korurken Diyanet İşleri
Başkanlığı’ndan müdahaleye fetva çıktı. Diyanet’in “Alo Fetva” hattından yapılan
açıklamada, dini açıdan biber gazının kullanılmasının sakıncalı olmadığı
vurgulanıyor.
En doğrusu, en zararsızı..
Açıklamada, “Her ülkede, bu tarz
gösteri yapanlara, şiddete başvuranlara karşı savunma biçimi geliştiriliyor.
Devletimiz de bunu yapıyor. Daha önce de duyuru yapıyorlar zaten, ‘Astım
hastaları varsa alandan ayrılsın, biraz sonra müdahale edeceğiz’ diye. Yani
biber gazı kullanılmasında bir sıkıntı yok. En zararsızı biber gazıysa en
doğrusudur” deniliyor.
“Diyanet iyice aşındırıldı
Diyanet’in fetvasına İlahiyat Profesörü
olan MHP’li Mustafa Erdem’den sert tepki geldi: Diyanet, bu dönemde olduğu
kadar hiçbir dönemde aşındırılmadı. Son dönemlerde özellikle bazı konularda
iktidara yakın olmanın verdiği cesaret veya anlayış gereği maalesef Diyanet
hükümetin yaptığı her şeyi desteklemek, ona dini bir kılıf vermek durumunda
kalıyor.
BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 24.06.2013
Ulusal yayın yapan gazetelerden “Yeni Çağ Gazetesi”nde bugün “Diyanet’ten
acı fetva: biber gazı caizdir” manşeti ile yayınlanan dil, içerik ve sunum
bakımından gerçekleri yansıtmayan haber ile ilgili Başkanlığımızca
aşağıdaki açıklamanın yapılmasına lüzum görülmüştür.
“Diyanet’ten acı fetva: biber gazı caizdir” başlığıyla verilen haber
incelendiğinde, gerek bilgi eksikliği ve bilgi yanlışlıklarıyla, gerekse iyi
niyet ürünü olmadığı bir hayli açık olan ve istihzaya varan içeriğiyle haber
metninin her şeyden önce sorunlu olduğu ortadadır. Haberin kurgusu ve dili
dikkate alındığında, metnin son derece çalkantılı süreçlerden geçtiğimiz bir
ortamda hangi amacın peşinde olduğunu kestirmek güçtür. En başta etik ilke ve
sınırları hiçe sayan, aleni pervasızlığıyla dikkat çeken bu haber, sağlıklı bir
bilgi kaynağına dayanmadığı gibi yorumlamalarında da oldukça özensiz ve savruk
bir dil akışıyla gazetecilik ilke ve normlarının istismarı açısından kötü bir
örnek olmuştur.
Alo fetva hattını farklı isimlerde 21 defa arayıp biber gazının orucu bozup
bozmadığı gibi bir ilmihal sorusunu sorarak aldığı fetva ile ilgili cevabı
Diyanetin Alo fetva üzerinden yaptığı açıklamaya göre formatıyla
“Diyanetten Acı fetva biber gazı caizdir” gibi bir yalan haberin Başkanlığımıza
isnat edilmesi hiçbir ahlaki ilke ile bağdaşmadığı hususunu kamuoyunun
takdirine bırakıyoruz.
Kaldı ki Alo fetva hattı kamu hizmeti vermek, vatandaşlarımızın bireysel
sorularını cevaplamak üzere kurulmuş bir hizmet hattıdır. Gazete haberine
mesnet teşkil edecek konuda ilgili birimimiz tarafından yapılmış her hangi bir
açıklama söz konusu olmadığı gibi bu birimlerimiz aracılığıyla kamuoyuna
herhangi bir şekilde açıklama da yapılmamakta, vatandaşlar tarafından kişisel
düzeyde sorulan dini sorulara, fetva kriterlerinin bir gereği olarak hususi
cevaplar verilmektedir.
Yapılan teknik incelemede 6 Haziran 2013 tarihinden itibaren sistematik bir
şekilde aynı adresten her biri ayrı bir isimle olmak üzere toplam 21 kez “Alo
Fetva Hattı”na ulaşıldığı, istenilen cevabı almak için de hiç tutarlılığı
olmayan, zayıf ve din dünyasının terminolojisine bir hayli uzak sayılabilecek
sorularla “fetva tedariki”ne tevessül edildiği anlaşılmaktadır. Değişik
bağlamlarda aynı adres üzerinden hattımıza yöneltilen ve “biber gazının orucu bozup
bozmadığı” sorusu etrafında çeşitlenen arayışlarda, alınan cevaplarla
yetinmeyen gazetenin sonuçta kendi haberini kendisinin yazıp kurguladığı
anlaşılmaktadır. Çünkü hile ve desise için bile olsa “Alo Fetva Hattı”na
yöneltilen sorulara verilen cevaplara gazetede hiçbir şekilde yer
verilmemiştir.
Bu vesileyle vurgulamak gerekir ki dini konuların medya ortamında nasıl ele
alınması gerektiği, vatandaşlarımızın dini duygularını rencide etmekten neden
uzak durulması gerektiği konusunda asgari düzeyde bile olsa sahip olunması
gereken dikkat ve ihtimam, ne yazık ki söz konusu gazetede açıkça ihmal
edilmiştir. Dini konuların ciddiyeti ve bugün yaşanan müessif olayların ortaya
çıkardığı sonuçlar dikkate alındığında söz konusu gazetenin öncülük ettiği
dilin mevcut sorunları ne ölçüde derinleştirme potansiyeli taşıyabileceği
izahtan varestedir.
Kamuoyuna saygı ile
duyurulur.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
BASIN ve HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder