17 Haziran 2013 Pazartesi

M.Ü. İlahiyat Mezuniyet 2013



Dün, (16.06.2/13) nice tarihlerin düşüldüğü bir gündü.
Mitingler vardı. Meydan savaşlarını andırır gösteriler vardı. Türkçe Olimpiyatları Finali vardı.
Bizim de mezuniyetimiz.
Büyük davalar, büyük anlatılar ve onları sahiplenen büyük adamlar her zaman olmuştur. Mitingler adam sıkıntısı çekmemiştir. İhtiyaç da vardı hani. Bunca tahrike rağmen sessizliğini sürdüren yığınların, içlerinde biriken öfkeyi, sessice dışa vurmalarının yolunu açmak ve buna imkan vermek toplumun genel sağlığı için iyi gelebilirdi.
Ama öbür taraftan da bir mezuniyetimiz vardı. Önceden programlanmış bir etkinlikti. Çoğu kız olan öğrencilerimiz kendilerini bu güne hazırlamışlardı. Sanki kına gecesi gibi özel kıyafetler tedarik edinmişler, aileleri bilmem hangi kentten ta buraya kadar gelmişlerdi.
Ben bizim mezuniyetleri kına gecelerine benzetiyorum.
Bu yavrularımız yuvadan uçacaklar, kendilerine hem bir iş hem bir eş arayışı içine girecekler. Kısmetleri bahtları açık olsun!
Böylesi önemli bir başlangıcın arifesinde, beş yıllık bir koşuşturmanın sonunda son kez hocalarıyla bir araya gelmek ve ailelerinin de hazır bulunduğu bu ortamda başarılarının tesid ve tebrik edilmesini isterlerdi.  Bugün onlar için önemli bir gündü. Bu itibarla onların böylesi bir günlerinde hocaları olarak bulunmayı kendime hep bir şiar edinmişimdir ve kendi öz yavrularımın özel günlerinde bilfiil bulunuşum gibi onlardan ayırt etmediğim bu yavrularımın da bu özel günlerinde bulunmayı kendime bir vazife bilmişimdir. Bu gün için de mevcut ortamı da dikkate alarak “Haydi Hanım gidelim. Eğer biz gitmezsek kimse gitmez ve bu çocuklar kendilerini çok yalnız hissederler!” dedim ve sağ olsun o da bana eşlik etti ve mezuniyet gününe katılmış olduk.
Bağlarbaşı Kültür Merkezi salonu, beklediğimin aksine aileler ile tıklım tıklım idi. Tüm halkın bedenleriyle Kazlı Çeşme’de olduğunun bir yalanıydı bu. Musiki dinletisi de olan sade bir program ile sonuca varıldı ve ödüller verildi, yavrularımızın başarıları takdir edildi.
Ben ikinci gelen bir öğrencimizin takdir belgesini vermiştim. Derslerine girmediğim bir öğrenciydi. Mustafa Fayda Hoca takdir vesilesiyle konuşurken kızımızın kulağıma fısıldamasından öğrendim ki benim ödülünü verdiğim bu kızımız evliydi ve hem de nur topu gibi iki tane çocuğun annesi olmuştu. Belli ki salonda bulunan kocasına teşekkür etmek istiyordu ve bunu benim yapmamı rica ediyordu.
Ben de bu damadı anons ettim ve kendisini tebrik ettim, alkışlattım.
Başarı işte bu!
Öyle öğrencilerimiz var ki, hoca olarak onların varlığına katlanmak bile çok şey. İnsanı canından usandıran, talebelikle en ufak bir alakası olmayan, çalışmamak için her türlü bahaneyi abartarak istismar eden tipler var. Allah’tan bunların sayısı çok değildir. Ama “Bir toklu bir sürüyü .oklar!” hesabı göze batmada örnek öğrencilerden daha fazla dikkat çekerler.
Bunun yanında gerçekten azmi sayesinde her türlü engeli aşan ve başarıyı göğüsleyen örneklerimiz de vardır. İşte ikinci olan kızımız böyle biri.
İlahiyatı seçmiş, evlenmiş. Hayatına birisi girmiş. Derken bir çocuk doğurmuş ve onu büyütmeye çalışırken bir ikincisi daha doğmuş. İkisini birlikte büyütmeye başlamış. Bu arada okulda hocası yoklama yapmış derste bulunmuş, imtihan yapmış, imtihanı başarı ile vermiş, günler aylar ve yıllar bu minval üzere geçmiş ve mezuniyet günü gelmiş. Bir de bakmışız bu kızımız başarı kürsüsünün ikinci basamağında duruyor.
Bu başarı, işte azmin zaferidir.
Bu başarı ailesinin ve özellikle o gösteride ismini anons ettiğimde kucağında çocuk ille ayağa kalkan babanın yani kızımızın kocasının- verdiği desteğin başarısıdır.
Orada da söylediğim gibi bizim böylesi damatlara çok ihtiyacımız var. Kızlarımız neden evlenmeden korkuyorlar ve bu yüzden mezun olduklarında bir kısmı evlilikten kaçma yüzünden Yüksek Lisansa sığınıyorlar dersiniz. İşte böylesi damatların yokluğu ya da nedreti yüzünden. Çünkü çoğu kızımız adı gibi biliyor ki evlenirse daha okuyamaz, yüksek hiç yapamaz. Haydi diyelim yaptı, yaptığından bir hayır gelmez. Çünkü evlilik yükü tümüyle kendi üzerine biner üstelik bir de Yüksek Lisans yükü.  Çoğu bunun altından kalkamaz.
İkinci olan bu kızımızın azmine diyecek yok! Ona büyük bir alkışımız var. Ama kucağındaki çocuk ile kıyam eden damat beyimiz de belli ki alkışı hak ediyor.
Ve sonunda kepler atıldı havaya.
Hatıra fotoğrafları çektirdik.
Ve dağıldık.
Tebrikler sevgili öğrenciler ve onları yetiştiren aileleri!
Ve tabii ki hocaları!
Hayırlı olsun.
17.06.2013
GARİBCE














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...