5 Haziran 2012 Salı

Ne karizma ama!




Adam yıkmış başını önüne, derin derin düşünürmüş. Gören çok büyük bir tasa içinde olduğuna kalıbını basarmış. Tanıdık bir yüz: “-Ne oldu? Bu ne surat, Karadeniz’de gemilerin mi battı!?” demiş.

“-Sorma, keşke öyle olsaydı, benimkinin yanında bir iki gemi batmış lâfı mı olur” demiş.

“-Hayırdır, ne oldu anlat hele, derdini söylemeyen çare bulamaz, derdine çare  bulamasak bile en azından dinleriz, sen de böylece rahatlamış olursun”, demiş. Adam biraz ısrar üzerine anlatmış başlamaya:

“-Sorma dün ceketim yere düştü!”

“-Eee, ne var bunda. Nasrettin hocanın hesabı yoksa sen içinde miydin?”

“-Şakanın sırası değil şimdi.”

“-Yahu bir ceket yere düşş bunda ne var? Çamura mı düştü, hem düşse ne olur, temizletir, ütületirsin olur biter.”

“-Yok bre öyle değil.”

“-Ya ne?”

“Bak anlatayım. Ben yirmi yıldır evliyim. Kapıya ayağımın ucuyla vururum, hanım derhal açar, ben sağ ayağımla içeri girerim, ayakkabılarımı çıkarırım, ceketimi de geriye doğru atarım, hanım onu tutar ve yerine asar. Dün de aynısını yaptım, fakat bu kez ceket yere düştü. Tam o saatte ve o yerde hanım yoktu. Düşünebiliyor musun, bizim otorite ne hale geldi. Düşen ceket değildi, benim karizmaydı. Onun içinde ben olsaydım bu kadar yara almazdım, bir yerlerim acırdı ama geçerdi. Şimdi bu ceketin düşmesi sonucu benim aldığım yara iyileşecek cinsten değil arkadaş. Sen olsan benim yerimde ne yapardın söyler misin?

“-Bak şu işe! Gerçekten çok haklısın. Doğrusu ben de otuz yıldır evliyim ve benim ceketim bir kez bile olsun hiç düşmedi ve eminim ki bundan sonra da hiç düşmeyecek.”

“Yok yaa! Nasıl emin olabiliyorsun. Düne kadarbende senin gibi hiçbir zaman düşmeyeceğinden emindim. Ama bugün bak şu halime!

“Benim ki düşmedi ve düşmeyecek de. Ama bir sor hele, niye?”

“Eh hadi sorak, niye?”

“-Çünkü ceketimi hep ben kendim asarım da ondan.”

Ceketi düşen adam sonra sebebi öğrenmiş, kadın hamur yoğuruyor, eli yağ içinde imiş. Yeterince kabul görecek bir mazereti varmış ama buna rağmen adam bir türlü kabul edememiş, efendim niye vaktinde yoğurmamış ve vaktinde kapı arkasında bitivermemiş ve niye… şöyle olmuş böyle olmuş!

Kadınına ve çocuklarına bir kez olsun “Seni seviyorum” dedirtmeyen karizma da, otorite de olmaz olsun.

Bir türlü hem cemali hem celali bir araya getiremedik. İlgi bağının ya ucunu kaçırdık, ya da kırılacak kadar sert tuttuk. Muhabbetli ve mehabetli olamadık, sevgi ile saygıyı bir arada tutamadık.

Kalın sevgiyle, saygıyla!



05.06.2012

Garibce

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...