Adam yıkmış başını önüne, derin derin düşünürmüş. Gören çok büyük bir tasa içinde olduğuna kalıbını basarmış.
Tanıdık bir yüz: “-Ne oldu? Bu ne surat, Karadeniz’de gemilerin mi battı!?”
demiş.
“-Sorma, keşke öyle
olsaydı, benimkinin yanında bir iki gemi batmış lâfı mı
olur” demiş.
“-Hayırdır, ne oldu anlat hele, derdini
söylemeyen çare bulamaz, derdine çare
bulamasak bile en azından dinleriz, sen de böylece rahatlamış olursun”, demiş. Adam
biraz ısrar üzerine anlatmış başlamaya:
“-Sorma dün ceketim yere düştü!”
“-Eee, ne var bunda. Nasrettin hocanın hesabı
yoksa sen içinde miydin?”
“-Şakanın
sırası değil şimdi.”
“-Yahu bir ceket yere düşmüş bunda ne var? Çamura mı düştü, hem düşse ne
olur, temizletir, ütületirsin olur biter.”
“-Yok bre öyle değil.”
“-Ya ne?”
“Bak anlatayım. Ben yirmi yıldır evliyim.
Kapıya ayağımın ucuyla vururum, hanım derhal açar, ben sağ ayağımla
içeri girerim, ayakkabılarımı çıkarırım, ceketimi de geriye doğru atarım, hanım onu tutar ve yerine asar. Dün de aynısını yaptım,
fakat bu kez ceket yere düştü. Tam
o saatte ve o yerde hanım yoktu. Düşünebiliyor
musun, bizim otorite ne hale geldi. Düşen ceket
değildi, benim karizmaydı. Onun içinde ben olsaydım bu kadar yara
almazdım, bir yerlerim acırdı ama geçerdi. Şimdi bu
ceketin düşmesi sonucu benim aldığım yara iyileşecek
cinsten değil arkadaş. Sen
olsan benim yerimde ne yapardın söyler misin?
“-Bak şu işe! Gerçekten çok haklısın. Doğrusu ben
de otuz yıldır evliyim ve benim ceketim bir kez bile olsun hiç düşmedi ve eminim ki bundan sonra da hiç düşmeyecek.”
“Yok yaa! Nasıl emin olabiliyorsun. Düne
kadarbende senin gibi hiçbir zaman düşmeyeceğinden emindim. Ama bugün bak şu
halime!
“Benim ki düşmedi ve
düşmeyecek de. Ama bir sor hele, niye?”
“Eh hadi sorak, niye?”
“-Çünkü ceketimi hep ben kendim asarım da
ondan.”
Ceketi düşen adam
sonra sebebi öğrenmiş, kadın
hamur yoğuruyor, eli yağ içinde
imiş. Yeterince kabul görecek bir mazereti varmış ama buna rağmen adam
bir türlü kabul edememiş,
efendim niye vaktinde yoğurmamış ve vaktinde kapı arkasında bitivermemiş ve niye… şöyle
olmuş böyle olmuş!
Kadınına ve çocuklarına bir kez olsun “Seni
seviyorum” dedirtmeyen karizma da, otorite de olmaz olsun.
Bir türlü hem cemali hem celali bir araya
getiremedik. İlgi
bağının ya
ucunu kaçırdık, ya da kırılacak kadar sert tuttuk. Muhabbetli ve mehabetli
olamadık, sevgi ile saygıyı bir arada tutamadık.
Kalın sevgiyle, saygıyla!
05.06.2012
Garibce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder