Bizim fıkıhçıların koordinasyon toplantısı geçen yıl (05-06 Mayıs 2012) Samsun’da
yapılmıştı. Ben daha önceden belirlenmiş bir yurt dışı program yüzünden
katılamamıştım. Katılımcıların tebliğ, müzakere ve konuşmaları Osman Şahin’in
editörlüğünde kitaplaştırılmış. Emeği geçenlere teşekkürler.
Geçen senenin konusu Hükümlere Etkisi Bağlamında İhtiyaç ve Zaruret konusu imiş.
Kitabı elime alır almaz hemen İzzet Sargın’ın adı gözüme ilişti. Bu
hocamız hemen her toplantıda söz alır ve diyeceklerini çok eğlenceli bir fıkra
üzerine kurarak anlatır. Şahsen bu da benim çok hoşuma gider. Bakalım bu toplantıda ne söylemiş diye hemen
ilgili kısmı açtım ve okudum. Hakikaten beklentimi boşa çıkarmamış ve gene aynı
şekilde bir fıkra üzerinden sözlerini söylemişti.
Tabi şimdi biz onun anlattığını yazıya dökeceğiz ama, fıkranın asıl
güzelliği onun kendi öz Rize şivesiyle anlatışında. Bu itibarla fıkranın
büyüsünün yarısı gidecek ama olsun. Tanıyanlar onun seslendirdiğini düşünerek
okusunlar.
Temel kaptan fırtınaya yakalanıyor. Issız bir adaya kendisini atarak
canını kurtarıyor. Senelerce yaşıyor. On beş yirmi sene. Tekrar on beş yirmi
sene. Derken bu kez de Fadime’nin binmiş olduğu gemi kazaya uğruyor ve Fadime de
kendisini Temel’in yıllarca yalnız yaşamakta olduğu adaya atmaya çabalıyor. Adaya
yaklaşıyor Temel kaptan yüksek bir yerde “Bak!” diyor “Yukarı bak!”
Fadime’ye. Fadime de bakmış Temel’i
görmüş. Düşünmüş bu ıp ıssız adada hayat Temel ile geçecek, başka çare yok.
Fadime de Temel’i görünce Temel gülümsemiş. Fadime “Tabi gülümsersin” dedi. Yalnızlığını
giderecek can yoldaşlığını kastederek “Senelerdir hasretini çektiğin şeye
kavuşuyorsun!” Temel kaptan heyecanla kalktı ve “ Yoksa bir misir ekmeği mi
getirdun?” dedi.
Şimdi soru şu: İhtiyaç ne? Ve ihtiyaç dediğimiz şeyi belirleyen şey ne?
Fadime’ye göre, yalnızlığını paylaşacağı bir can yoldaşı iken, Temel
açısından neden mısır ekmeği?
Dün nice ihtiyaç sayılan şeyler bugün hayatımızda nostalci bir yer
ediyor. Ama bugün de dün hiç kimsenin aklından bile geçmeyen nice şeyler en
temel gereksinimler arasında yer almış bulunuyor.
Konuştuklarımız, üzerine ahkam kestiğimiz nice şeylerin işte böylesine
göreceli olduğunu hep hatırda tutmak
gerekiyor.
Evet, elbette ihtiyaç!
Ama ne ve kime göre ve de ne kadar?
Dua ile!
23.05.2013
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder