Yorucu bir eğitim yılını henüz bitirmişiz. Ama sınavların ağırlığı daha
üzerimizde. Bahar en güzel renkleriyle yaza evrilme aceleciliğinde. İşte
böylesi bir mevsimde bir Pazar gününde bizim Kayserililerin Sucuk Festivali
varmış. Davetliyiz.
Gidelim mi? Haydi gidelim. Cana minnet!
Ooo! Millet ne kadar da böylesi günleri özlermiş. Yeni Bosna Parkı tıklım
tıklım olmuş. Mangallar hazırlanmış, belli ki birazdan mis gibi Kayseri havası
kokacak.
Protokol için hazırlanan yeri çevrelemişler. Neyse birazdan biz de girdik.
Gölge yok ama verilen şapkalar en azından başımızı gölgeliyor.
Sonra okunan türküler, ardından gelen mehter takımı ve nihayet protokol
konuşmaları, plaketler ve ardından da bir ozanın türküleri.
Ve tabi yarım ekmek içerisine mangalda pişirilmiş sucuk, yanında ayran. Üstelik
su da var.
İnsanlar acıkmış. Hem memleket kokusu da var. Şimdi sen olsan yemen mi?
Afiyet olsun. Bir firma sponsorluğu üstlenmiş, bir buçuk ton sucuk ikram
edilmiş. Kayserililer maşallah kazanmasını da biliyorlar, yedirmesini de.
Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu bu tür faaliyetlerle
yakından ilgileniyor ve elinden gelen desteği esirgemiyor. İnsanlar da haliyle
onu seviyor ve destekliyorlar.
Bu vesile ile bir daha gördüm ki, bu türden faaliyetlere insanlarımızın
ihtiyacı var. İnsanların canlı
etkinliklere ve memleket havalarına ihtiyacı var.
Geçim derdi ile öz memleketinden kopmuş ve göç olgusu ile adeta büyük
kentlere savrulmuş bu insanları birbirine bağlayan ve adeta kenetleyen –şehirlileşmelerinin
önünde belki engel de olsa- bu türden faaliyetler. Hemen her köyün bir derneği
var. Kırk küsur dernek bir araya gelmişler ve Kayder diye bir üst oluşum
gerçekleştirmişler. Tüm Kayseri ölçeğinde bu şekilde geleneksel etkinlikler
başlatmışlar. Bu sucuk festivali idi. Mantı günü de yolda imiş. Hem Orhan
Hakalmaz da türkü söyleyecekmiş.
Bu insanlar mehterde, özellikle de türküde ve oyun havalarıyla oynamada
kendilerini buluyorlar. Eğlencenin her türlüsü günah dedik, hayat aldı başını
gitti, din rafta kaldı. Hem ne manisi var insanların davul zurna ya da saz
eşliğinde oynamalarında.
Bu insanlar arasında asabiyet çok güçlü. İbn Haldun’u doğrular biçimde
köylüler ve köyler arası dernekler arasında ilişkiler çok güçlü. Bu türden etkinliklerde bu dernekler başı çekiyor.
Şehrin rantından bu insanlar da bir pay almak istiyorlar. Müthiş bir genç
nüfusları var. Hemen her hafta bir düğünleri oluyor. Bunların birbirlerine olan
bağlarını güçlendirerek ayakta durmalarını sağlamanın yanında özellikle
çocuklarının geleceği ve iyi eğitim alabilmeleri için imkanlar hazırlanması
konusunda ihtiyaçları var.
Almanya’ya gönderdiğimiz insanlar eğitimin güç ve önemini ancak üçüncü
kuşakta kavradılar. Çoğu Anadolu’da gayrimenkul zengini oldu ama, çocukları iyi
bir gelecek sahibi olamadı. Şimdi torunlara asılıyorlar.
Bu bence önemli bir tecrübeydi. Bizim için de istifadeli olmalıdır.
Sayın başkan diyordu ki, “her konuda eskiye göre daha iyi durumdayız”. Doğrudur, ama yapılacak daha çok iş vardır. O da
zaten öyle söylüyordu.
İnsanın geleceğe umudunun olması ne güzel bir şey!
Umudumuz hep var olsun.
Umutlarımız doğrultusunda çabalayanlar berhudar olsun!
Dua ile!
27.05.2013
GARİBCE
Hamza Yerlikaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder