Bugün bir vesile ile bir değerli hocamızla Şatıbî
merhumun Makâsıd ile ilgili bir
hâtimesini yeniden anlamaya çalıştık.
Merhum “Makâsıd namına bütün bu anlattıklarımız hep Şâri’in maksatlarını bilme esası üzerine kuruludur. İyi de biz
makâsıdı nasıl bilecek, öyle olanı olmayandan nasıl ayırt edebileceğiz?” diye
bir soru üzerine kuruyor bu hatimesini.
Sonra bu konuda üç yaklaşım olduğunu söylüyor:
Birincisi ancak nasların bildirmesi yoluyla
bilinebilir. Başka hiçbir türlü bilenemez, diyenler. Bunlar Zâhirîler oluyor.
İkincisi ise tam bunların karşı tarafında yer alanlar
diyor ancak bunların da iki farklı ucu
olduğunu söylüyor. İkinci gurubun bir ucunu batınîler oluşturuyor. Bunlara göre
nasların zahiri murat ve önemli değil, asıl o nasların gerisinde yatan anlamlar
önemlidir. Bu anlayış, elde şeriat
namına hiçbir şey bırakmayacak derecede sonu nereye varacağı baştan asla kestirilemeyecek
olan o yüzden de fazla kale alınmaması gereken bir yaklaşımdır, diyor.
Bu kısmın diğer ucunu ise el-müteammikûn fi’l-kıyas
dediği bir zümre oluşturuyor. Bu tabire Şamile vasıtasıyla başka bir yerde rastlayamadık. Taammuk
aşırılık demektir. Kıyas ise genel ilkeler, asıllar anlamında da
kullanılmaktadır. Onun anlattıklarından bu kısımdan kasdettiği, günümüzde
kendilerine mesalihçiler diyebileceğimiz ve en özgün örneğini de Tûfî’de bulan bir
yaklaşım olduğu anlaşılıyor. Bunlar, elde etmiş oldukları genel ilkeler ya da
genel geçer maslahatlar ile nasların çelişmesi halinde nasların terki ve
maslahatın alınması gereğini savunuyorlar. Bunlar, maslahatın, naslara tahkimi hatta
tahakkümü diyebileceğimiz bir anlayışı temsil ediyorlar.
Üçüncü kısım ise, her iki görüşten de nasibini almış, nass ve zahiri ile onların asıl amacını
oluşturan mana arasında bir denge kurmayı başaran ve böylece orta yolcu bir
yaklaşım sergileyenlerdir, diyor.
Sonra da
makâsıdı öğrenme yollarını anlatıyor.
Bu vesile ile
merhuma bir kez daha Allah’tan rahmet diliyoruz.
“Gök kubbe altında yeni bir şey yok!” derler ya elhak
doğrudur.
Bu taksim günümüzde de aynısıyla varittir.
(Metin için bk. el-Muvâfakât İslâmî İlimler Metodolojisi,
Türkçesi: Mehmet Erdoğan, İstanbul 1990, İz Yayıncılık, II, 394 vd.).
Dua ile!
28.05.2013
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder