Bir
dünyamız vardı; büyüsü ile bizi sarardı.
Dünyamızda
ayağımızı sağlam basacak sabitelerimiz ve genel geçer değerlerimiz vardı.
Tercihlerimizi
işte bu değerler belirlerdi. Önümüze çıkan her daim iki yol olurdu. Seçimi bize
aitti. Ölçütleri vardı. Aklımız da başımızda olurdu. Ne ipoteğe verilmiş ne de
kilit altına alınmıştı. Saat gibi işlerdi. Danıştıkça daha bir parlar ve şakırdı.
Aklımızı devreye sokar seçenekleri şaşmaz, müteal ölçütlere vurur gideceğimiz
yolu ona göre biz seçerdik ve tercihlerimizin hesabını vermeye de hazır
olurduk.
Çok şey
değişti. En kötüsü de hayatın büyüsü bozuldu.
Her şeyin kiloya ve metreye vurulduğu bir dünyaya devrildi.
Paran
kadar konuşabileceğin bir dünyaya tıkıldık.
İhtiyaçlarımızı
ihtiraslarımız baştan çıkardı, karşılanamaz oldu.
Gerçi şimdi
de seçiyoruz.
Seçiyoruz,
heva ve heveslerimizin peşinde sürüklenmeyi seçiyoruz. Başta ne akıl var, ne
akılda iş var. Akıl tek başına ne halt etsin ki. Göz görür mü? Görür. Haydi
ışık olmasın da göz dediğin görsün bakalım. İlla ki gözün görebilmesi için ışık
lazımdır. Akıl da öyle değil mi? Akıl iki yoldan birini seçerken neye göre
seçecek. Elinde ölçüt olması lazım ki akıl bir işe yarasın. Aklın eline
tutuşturulan bütün ölçütler .oktan. Öyle olunca da bir türlü çöplükten çıkıp da
burnumuz güzel kokulara ulaşamıyor.
Vah anam
ki ne vah!
Geçen
Fakültemizde konferans veren Kemal Sayar hoca anlatıyor. Bir genç kız geldi ve
benden yardım istedi diyor. Kız: “Hocam bana yardım edin. İki tane adam var.
İkisini de seviyorum. Birisi çok zengin, beni hep lüks arabalarda gezdiriyor.
Ötekisi çok zengin değil, ama daha bir yakışıklı. Hangisini seçeceğimi
bilemiyorum. İkisinden de vazgeçmek istemiyorum. Sizce hangisini seçmeliyim?”
diyor.
Hoca ne
yapsın, ne desin!
“Tezekten
terazinin tezekten olur dirhemi” dedikleri şey işte bu olmalı.
Seçim
yapacak, iki şey arasında tercihte bulunak, ama tercihte ölçüt olarak gördüğü
her iki şey de .oktan. Birisi çok zenginmiş, diğeri çok yakışıklı imiş.
Evlilikten
maksat huzur ve sükuna ermektir. Yüce Allah kendi özümüzden bizlere eşler
yaratmasının amacını “sükunet” olarak belirler ve bu durumu kendi yüce
varlığının ve kudretinin ayetlerinden
sayar. Bu o kadar önemlidir yani. Araya
da meveddet (sevgi) ve rahmet koyduğunu buyurur. Yani sükunet amaçlı bir
birliktelik olacak ve bu birliktelik
meveddet ve rahmet ile beslenecek ve böylece huzur ve sükunet hali ömür boyu devam edecek
şekilde kalıcı olacak.
Şimdi bu
kızımızın seçimine bakalım: Zengin olanı seçti ve lüks arabalarda gezindi. Bir
gezindi iki gezindi. Sonra ne olacak? Özümüzün hasret olduğu huzur ve dinginlik
haline bu bizi ulaştıracak mı?
Öbürünü
seçse ve yakışıklı bir beyi olsa. Eee sonra ne olacak? Bir gün, bir ay, bir
sene… sonra o yakışıklı yüzün büyüsü kaybolacak, insan o suretin altındaki
gerçek yüzü (sireti) görmeye başlayacak ve asıl aramakta olduğu şeyin de işte o
suretin arkasında saklı sirette olduğunu fark edecek, eğer aradığı yoksa vah ki
ne vah!
Ey akıl
sahipleri! Allah bizi aklımız olduğu için hayvanlardan ayrıcalıklı kıldı. Bizi
biz yapan değerler ne yüzümüzün güzelliği ne zenginliğimizin gücü.
İbret alalım
ey Allah’ın kulları!
Mutluluğu
doğru adreste arayalım! Serapı hakikatinden ayırt edebilecek tek gücümüz idrakimiz,
akli melekelerimiz ve hayat tecrübelerimizdir.
Sevgi (meveddet)
ve rahmet, çıkarlara bağlı olduğu sürece kalıcı olamaz. Çıkar gitti, evlilik
bitti. Zenginlik kayboldu, onun üzerine kurulu yapı da yok oldu. Yakışıklılık
yok oldu, ona bağlı vurgunluk da yok oldu.
Gelin,
parasına ya da yüzünün derisine vurgun olduğumuz için değil, sahici saiklerle sevebileceğimiz,
sevgimizi besleyecek meveddet ve rahmetle ömür boyu mutlu olabileceğimiz şaşmaz
müteal ölçütler edinelim.
Ne mal,
ne hasep, ne soy ne sop, ne de zenginlik!
Bize
lazım olan ruhumuza huzur verecek bir dinginlik.
İstemesini
bilirsek biz Rabbimizden!
Niye
lutfetmesin O, eşsiz hazinesinden.
Dua ile!
14.05.2013
GARİBCE
Neye böbürlenirsin bir pul etmez diyetin,
YanıtlaSilElbet sonu kof çıkar püften olan niyetin,
Sakisi böyle olur böyle bir cemiyetin,
Böyle biter cümbüşü böyle bozuk heyetin,
Böyle uyuz Aslı’nın kambur olur Kerem’i,
Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi.
Ele geçen fırsatı hemen kavra belinden,
Çalış kütük kapmaya sen zamanın selinden,
Günün türküsü neyse o düşmesin dilinden,
Bahtın sana gülmezse hayr-umma el elinden,
Kendi başına sürer kelin olsa merhemi
Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi