9 Nisan 2012 Pazartesi

Çam sakızı çoban armağanı!

Dün pazardı ve ben bir ara gene fakültemdeydim.

Bizim köylüler bir dernek kurmuşlar ve geçenlerde seçimleri vardı. Beni de davet etmişlerdi. Bir konuşma yapmam için. Ben de gittim ve konuşmamı yaptım. Sağ olsunlar ilgi ile de dinlediler. Onlara kendi köylerinden, kendi mekanlarından, kendi büyüklerinden bahsettim. Hoşlarına gitti. Fakat artık İstanbul'da yaşadıkları ve o yüzden de İstanbullu olmak için ne gerekiyorsa onu yapmaları gerektiğinden ve özellikle de çocuklarını okutmalarının lüzumundan bahsettim. Cenazelerini artık köye taşımaktan vazgeçmeleri ve İstanbul'a sahip çıkmaları gerektiğini söyledim.

Karadenizliler "Tenör Aranıyor!" adlı bir tiyatro oyununa iş ilanı zannıyla baş vurmuşlar ve "Tenör ne demektir, biliyormusunuz" diye sorulunca da "Ne olirsa olsin yaparuz daa!" diye cevap vermişler. Fıkra bu ya! Her neyse.

Artık "Ne olursa yaparım abi!" devrinin değiştiğini ve sadece bir şey ama çok iyi yapma devrinin olduğunu onlara anlatmaya çalıştım.
Zararı yok okey de oynayın! Oynamayın desek zaten tutmayacaksınız. Ama bari kitap da okuyun... başka meşgaleler bulun... Ben size kitap veririm, önümüzdeki pazara gelin... demiş ve öylece de ayrılmıştık.

Malum odamız tekrar taşınacak o yüzden de kitaplar şu anda bende bir yük gibi... Hem biraz da hafiflerim diye düşündüm. Epey bir kitap veririm diyordum. Heyhat ki binlerce kitap içinde tüm rafları gözden geçirmeme rağmen onlara uygun düşecek kitapları bulmakta zorlandım.
Bir özeleştiri yapmamız gerekirse biz Akademiya mensupları kendi fildişi kulemizde kendi öz insanlarımızın birebir ihtiyaç duyacağı ilim ve irfanı onlara sunabilecek kalıplar geliştirememişiz, üsluplar edinememişiz. Benim şahsen yazmaya çalıştığım Kırk Ambar serisinden Duygu ve Hikmet, Öykülerin Büyüsü, Kırk Mesel Hadis  türünden her kesimden insanların rahatlıkla okuyabileceği malzemeleri yeterince oluşturamamışız.

Vaktiyle bir hocamızın doçentlik için sunmuş olduğu çalışması için "Benim hikaye kitaplarına benziyor demiştim" kendi kendime. Meğer tam da bu iş içinmiş! Onu da verdim.

Yine de çoğu roman, ilmihal, tefsir ve tarih  türünden epeyce kitap verdim ve onları böylece ağırladım. Hoca ağırlaması!
Çam sakızı çoban armağanı!

09.04.2012
Garibce

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...