10 Nisan 2012 Salı

SEYRANİ BABANIN ÖKÜZÜ KÜPE NASIL ETTİ

Garibce bugün size bir alıntı yazı sunuyor:

 

SEYRANİ BABANIN ÖKÜZÜ KÜPE NASIL ETTİ


(Prof. Dr. Mehmet ERDOĞAN)



XIX. asırda yaşamış Develi’li Seyrani (ö. 1866) babanın güzel şiirleri var. Şahsen benim gördüğüm üç kitap var onun hakkında.

 1. Develi’li Âşık Ali Çatak, Bütün Yönleriyle Seyranî, Bayrak Yayımcılık 1992.

2. Hasan Avni Yüksel, Âşık Seyranî, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1987.

3. Hasan Ali Kasır, Seyranî, Birinci Baskı: İstanbul 1984, İkinci baskı: Ankara 1999.

Güzel taşlamaları, hikmetli sözleri var. Mesela şöyle diyor:



Ormanda büyüyen adam azgını

Çarşıda bazarda seyran beğenmez

Medrese kaçkını softa bozgunu

Selâm vermek için insan beğenmez



Âlemi ta’n eder yanına varsan

Seni de yanıltır mesele sorsan

Bir cim bile çıkmaz karnını yarsan

Meclise gelir de erkan beğenmez



Her çeşit insandan birkaç eşi var

Mektepten kovulmuş günah işi var

Rabbi yessir’de dört yanlışı var

Tahsil etmek için irfan beğenmez



Ellerin evinde çul firâş olur

Burnu sümüklüdür gözü yaş olur

Bayramdan bayrama bir tıraş olur

Gider berbere de dükkan beğenmez



Dağlarda taşlarda dolaşan yörük

İnsanlar içine çıkmayan hödük

Bir elife dili dönmeyen sürtük

Şehirde tecvitle Kur'ân beğenmez

……………

Seyranî söyledi bu doğru sözü

Haddeden çekilmiş doğrudur özü

Şehre gelin gitse bir köylü kızı

La’l ü güher ister mercan beğenmez[1].





Eyvah fukaranın beli büküldü

Meded ticaretin gücüne kaldık

Eyiler âlemden göçtü gitti

Bizler zemanenin piçine kaldık



Rüşvet ile yazar hâkim hücceti

Hüccet ile alır kadı rüşveti

Halk bilmiyor dini, şer’i sünneti

Bozuldu sikkenin tucuna kaldık



Sene bin iki yüz altmış beş tamam

Okunur ezanlar boş bekler imam

Seyranî bu nutkun sonu vesselâm

İnanın dünyanın ucuna kaldık[2].

Benim Seyranî’yi burada anışımın bir başka sebebi var.

Yukarıda tam künyesini vermiş olduğum Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları arasında çıkmış olan eseri -hem de güven duyarak- aldım ve evde okumaya başladım. Ne de olsa memleketimin yetiştirmiş olduğu bir âşıktı ve belli ki hem halk hem de medrese kültürüne sahipti. Bir ara şu şiirini okuyordum:

Kuş yuvadan cücüğüne

Kısmet aramaya uçar

Engin yüksek düz ovada

Kimi kovar kimi kaçar.

Harika, dedim. Çok güzel! Devam ettim:

Boyrazı var dipisinin

Hikmeti var hepisinin

Mevlam kısmet kapısının

Kimin örter kimin açar

Tam benlik dedim içimden. Hele dili var ya! Yaşa, var ol Seyrani baba!

Anadan doğmadan çulun

Var mı idi paran pulun

Mevlam yarattığı kulun

Verir rızkını koymaz nâçâr

Öyle ya hepimiz çulsuz doğduk, ama zamanla varsa kısmette bir çok şeye sahip olduk. Yarın kaybedebiliriz de! İnsan tevekkeli olmalı değil mi ya?

Sekiz olur dokuz olur

Kengel südü sakız olur

Tosun büyür öküz olur

O da bir gün küpe sıçar

Bu son mısraı okuyunca kafamı kaşıdım ve anlamaya çalıştım. Allah Allah, ne alaka? Tosun, öküz, büyümek, küpe etmek…

Hay Allah müstahakkını versin be adam! Bizim Seyranî yerel bir atasözünü kullanıyor. Kağnı kültüründen alınmış çok güzel bir söz. “Öküz olmadan göbe etmeye kalkışmak” diye. Göp, kağnının öküzlerin koşulduğu yerin arkasında uzun ve enli sağlam bir tahtadır. Bir anlamda öküzlerin arkalığı gibi, kağnı rampadan aşağı inerken kaçmasın diye hayvan arkasını göbe verir ve kağnıyı kontrol altında indirmeye çalışır. Boyunduruğa koşulan hayvanın arkasının göbe ulaşabilmesi için yeterince büyümüş olması lazım. Buzağı ya da dana koşulacak olsa, uzunluk ve yükseklik olarak boyu oraya yetişemez. Ne zaman büyür ve öküz olur, o zaman arkası göbe yetişebilir ve rampa aşağı inerken icabında oraya edebilir de. Büyümeden oraya etmeye kalkışsa başaramaz, ancak tap tap diye düşürür.

Bu güzel söz, boyundan büyük işe kalkışan kimseler için kullanılır.

İşte bizim bu kültürden habersiz olan nâşir, eski yazıda her ikisi de aynı yazıldığı için (kef, vav ve bâ harfleriyle), “göp”ü kendi mantığınca “küp” okumuş ve öküze göp yerine küpe ettirmiş. Merak ediyorum, acaba kafasında nasıl izah etmiştir diye. Öküzün fışkısını eskiler küpte mayalıyorlar mıydı diye düşündü, ne bileyim ben! Ben bildim bileli hiçbir öküz haddini bilmezlik edip şimdiye kadar bir küpe etmemiştir. Hem küpe etmek gibi bir mantığı öküze nispet etmek nasıl bir akıl? Her öküz edeceği yeri bilir. Ha göp ha küp ne fark eder derseniz, o başka. Ama benim bildiğim öküzler böyle bir halt işlemezler. Bu tür haltları (halt karıştırmak demektir) ancak insanlar yapar.

Bence nâşir bütün öküzlerden özür dilemelidir.

Ha diyeceksiniz ki, hoca fazla oldu, insan hata edebilir. Evet, edebilir. Hata etmek kimsenin tekelinde de değildir. Ama, Seyrani’nin içinde yaşadığı kültüre belli ki yabancı olan nâşirin, Seyranî Baba hakkında daha önceden yapılmış çalışmalara bakması gerekirdi. Daha önce yayınlanmış olan bir çalışmada bu şiir doğru olarak göp şeklinde okunmuştur[3]. Belki de bizim Nâşir onu görmüştür ve düzeltmiştir (!). Bu ihtimal de uzak değildir.

Eserin Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları arasında çıkmış olması maalesef tek başına güven vermiyor.

İlgililere saygı ile duyurulur.



[1]     H. Avni Yüksel, Âşık Seyranî, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 1987, s. 130.
[2]     H. Avni Yüksel, Âşık Seyranî, s. 79.
[3] Vaktiyle edinmiş olduğum bu bilginin ayrıca tahkikini yapıp doğrulayan Develiler Derneği yöneticilerinden Avukat Ramazan Kaya’ya teşekkür ederim.

4 yorum:

  1. 'İyiler âlemden çekilip gitti,Bizler zamanenin P...e kaldık.'' Vakit bulduğum ilk elden çalışmalarınızı takip edeceğim..Çok güzel olmuş..Teşekkürler,Çeşitlilik hoştur..

    YanıtlaSil
  2. dil bilinci ve çalıştığı sahayı iyi bilmeyi hatırlatan ve örnekleyen yazınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Yaa cok bi baska guzel olmus. Bir de sunu izah etseniz "Ey Seyrani hâlâ Fatma çağırın /Ölüyorsun dini imanı n'ettin. (Mecnun Mevla'yı bulmuştur da ne diye kabrine kapanır Leyla'nın/Fuzuli'ye ks soralım bunu da)

    YanıtlaSil
  4. Babam da bu atasözünü kullanır ben de düşünüp dururdum, küp ne alaka diye .Öğrenmiş olduk :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...