9 Kasım 2012 Cuma

Allah’ım zengin kulların aç kalmasın!



Allah’ım zengin kulların aç kalmasın yeter ki? Biz serden geçmesini de biliriz yollarında maldan vazgeçmesini de!
Allah’ım! Rezzak sensin. Fakat, rızkı kulların eliyle ulaştırırsın.

Bütün dünya halkları el ele verdik üretim yaptık. Başarılı da olduk hani. Senin lütuf ve keremin öyle tecelli etti ki on milyarı aşkın insana yetecek kadar rızık çıktı ortaya.
Fakat biz baktık ki senin seçkin kulların var. Bir kısmımızın sana kurban için ayrılması ve onların özel olarak beslenmesi lazımdı. Onlar öyle semirmeliydiler ki mevsimi gelince senin şanına yaraşır kurban olabilsinlerdi. İşte bu yüzden biz kendimizi onlara kurban ettik. Fakat kusurumuz çok, senin de bağışlaman! Eğer affına güvencimiz olmasa, indeksler işimizin kötü olduğunu söylüyor.

Nüfusumuz 7,063,231,225 olmuş. Sadece 908,283,704 insanımızın boğazından kısmış ve  seçkinci olan 1,562,289,954 insana aktarmışız.  Şu anda onlar normalin üzerinde bir kiloya daha henüz yeni ulaşmış durumdalar. Onların da içlerinden sadece 520,763,318 kişiyi tulumlarının içine ne kadar yağ sığdırma imkânı varsa tam kapasite hepsini kullanarak obezlik sınırına zar zor ulaştırabilmişiz. Bu kısmî başarı uğruna sadece 7,447,615 kişiyi kurban verebilmişiz. Bu sayının çok çok az olduğunun bilinciyle olabildiğince artırılması için elimizden gelen her türlü çabayı sürdürmekteyiz. Yeter ki -Ya Rabbi!-  senin zengin kulların aç kalmasın, semirme kapasiteleri atıl kalıp da boşa çıkacak imkânlar homo-economicuslar tarafından yağma edilip çar çur edilmesin.

Ya Rabbi! Zenginkâmlık yolunda nasıl çırpınıyoruz, bir bilsen!
1,562,289,954 kişi aşırı kilolu, buna karşılık sadece 908,283,704 kişi aç...  Peki, demezler mi diğerleri nerede? Onlar neden hesapta yok?  Oysa sana kurban olanlara kurban olma yolunda fedayı nefs ü mâle her an onların da müheyya olmaları lazım değil miydi?

Dünya Bankası’nın verileri aslında bu kullarının çok da bigâne kalmadıklarını söylüyor. Ne yapaydılar? Ellerinden gelen vardı da yapmadılar mı?
Söz gelimi kalkınmakta olan ülkeler 925 milyon fedakâr aç insanların %98’ini bağrında taşıyordu.
Dünya nüfusunun yarısını barındıran Asya pasifik bölgesi kurbanların 3’te 2’sine esirgemeden havasını suyunu veriyordu.
Kadınlar dünya nüfusunun yarısıydı ama bu fedakârların  %60’ını onlar oluşturuyorlardı.
Her yıl 10.9 milyon çocuk 5 yaşına varmadan böylesi bir vecd ile yeme ve içmeden kesildiklerinden –kimileri buna açlık veya kötü beslenme dese de- esasen zenginkâmlıkları yüzünden  ölüyorlardı.
Ayakta alkışlanacak bir biçimde yüksek bir îsâr örneği verilerek  fakir ülkeler zengin ülkelere gıda ihracatı yapıyordu.
Mısır, buğday ve soya mahsulünün %50 ila %80’i hayvanları beslemekte kullanılıyordu. Çünkü zenginlerimizin doyumsuz bir şekilde proteine ihtiyaçları vardı.
BM’ ye bağlı Dünya Gıda Programı 3,571 ton gıda yardımı yapmasına karşılık sadece ABD’de 11,710 ton gıda çöpe atılıyordu. Bu da sair dünyanın zenginlerimizin aç ve açıkta kalmaması için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerine bir kanıt sayılabilir deniyordu.
Varımız yoğumuz zenginlerimiz. Medar-ı iftiharımız onlardı. Aman onlar aç kalmasındı.
Bu uğurda yoksullar, varsıllara feda olsundu.
Onlar alışkın idiler, yemeseler de olurdu.

Dünya sofra dediysek herkes dolmasın!
Allah’ım zengin kulların aç kalmasın!

09.11.2012
GARİBCE

Not: Rakamlar konusunda BM’ye bağlı dünya gıda programı WFO – (World Food Programme) 2011 yılı istatistiklerinden yararlanılmıştır (adilmedya.com).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...