11 Kasım 2012 Pazar

Öksüz oğlan çam satmaya gitmiş de ay gün akşamdan doğmuş!


Bu söz belli ki bizim oralara aittir  (Develi/Sarıkaya)

Bu söz garip kişilerin bahtsızlığını anlatmak için söylenir.
Bizimkiler galiba ne bahtsız bedevinin öyküsünü ne de kutup ayısının şansızlığını bilirlermiş(!).
Onlar kendi kültürlerini kendi iklimlerinde kendi şartları içinde inşa ederlermiş.

Öksüz oğlan, kimsesiz, arkası olmayan kimseden kinaye olmaktadır. Kimse arka çıkmaz ki işlerini yoluna koysun. Kendi göbeğini kendi kesmek zorundadır. Bütün bunlar yetmez gibi bahtı da açık olmaz.

Malum orman köyleri eskiden geçimlerini büyük ölçüde ormandan çıkarırlardı. Koca koca asırlık ardıç ağaçlarını keserler hezen yaparlar, küçüklerinden de mâ/sô/mertek yaparlardı. (Bu ardıç ağaçları çok dayanıklıdır, kolay kolay çürümez) Hezenler evin damını örterken odayı ikiye bölecek şekilde bir duvardan diğerine karşı atılır (kiriş yerini tutar), mertekler/mâlar/sôlar da bir uçları bu hezende diğer uçları da duvarda olmak üzere kalınlıklarına göre belli aralıklarla dizilir, üzerleri yassı yassı elde edilmiş çarpılarla örtülür, onların üzeri küçük delikleri kapamak üzere kıymıklarla kapatılır onların üzerine de bişirik (bol ve iri samanlı toprak çamuru) örtülür, bunların üzerine de on santim kalınlığında toprak serilir ve iyice loğlanarak sertleştirilir. Böylece damın üzeri örtülmüş olurdu.  
Yazı köyleri ve şehirlerdeki damların üzerini örtmek üzere kullanılan merteklerin, mâların, sôların kahir ekseriyeti bu orman köylüleri tarafından kaçak olarak tedarik edilirdi. Akşama doğru hazırlıklar yapılır ve hava kararınca at, katır ve eşeklere yüklenen bu kaçak mertekler yazı köylerine doğru sürülür ve bir hareketlilik ve bir heyecan başlardı. Evdekiler de tedirgin bir bekleyiş içine girerlerdi.
En büyük endişe kaynağı golcu korkusuydu. Ya bir yakalanırlarsa! Allah korusundu, ağzından yel alsındı! Köylerde bu itibarla golcuların reytingi hala yüksektir. Kendileri gölgeye düşse bile namları hala dillerdedir. Golcu türküleri vardır. Muhtarın annesi nine, kaymakama  “Oğlum madem bu kadar okumuşsun, biraz daha okusaydın da golcu olsaydın ya!” diyecektir.

Çam, çıra anlamında kullanılır. Çam ağacının özlü, çıralı kısmı yontulur ve ince ince dilimler yapılır, hem aydınlanma amacıyla hem de soba vb. tutuşturma amacıyla kullanılır. Ocakların (şimdi modern villalarda yerlerini şömine aldı) her iki yanında bir sundurma olurdu ve çıralar buralara konur ve ev bu şekilde aydınlatılırdı. O yüzden de evlerde bacanın her iki tarafından dama kadar yükselen çıra isinden oluşan izler eksik olmazdı. Daha sonra o çıraların tahtını idare lambaları sarstı ve yerlerini onlar aldı. Lamba çıkıp da devrim yapıncaya ve onun tahtını ele alıncaya kadar bir süre de idare lambalarıyla devir geçti. Adı üstündeydi idareli lambalardı. Gaz lambasına göre çok az yağ yakardı.

Lafı uzatmayalım. Şimdi bizim öksüz oğlan yani bahtsızımız çam satmaya çıkacak ya işte o gün ay gün akşamdan doğarmış.

Bunun iki anlamı olabilir: Birincisi yaptığı iş kaçak olduğu için hayvanı yükleyip yola çıktığında ay erkenden doğarsa daha varacağı yere varmadan golcular görür ve yakalarlar; üç beş kuruşluk bir harçlık kazanacağım derken başına iş açar, baltasından, eşeğinden ve yükünden olduğu gibi bir de mahkeme mahkeme sürünür, sonunda da hapsi boylar. Vah öksüzüm vah. Arkasından ağlayacak kimsesi de yoktur. Kendi gününü kendi sayar!

İkincisi ve sözün sevk amacına bizce daha uygunu, çam yani çıra aydınlanma amacıyla kullanılıyordu. Oysa ay gün akşamdan doğmuş her taraf süt gibi bemmeyaz olmuş, kimsenin çama, çıraya ihtiyacı kalmamış. Bizim öksüz oğlan da boşu boşuna zahmete girmiş… (Bu anlamı bizim hatun da doğruladı!)
Sonunda ister öyle olsun ister böyle bizim öksüz oğlan ziyanda. Ne etse ne yapsa boş, bir türlü talihi gülmüyor. Yapabilceği bir bu iş vardı, onda da sonuç böyle oldu.
İşini Allah rast getirecek. Tabi sen de en azından çuvalın ağzını açık tutacaksın.
Müdbirin âtısasına sayha-yı nâgâh derler
Mukbilin zartasına yerhamükallah derler

Ne yapalım? Öksüzlüğü alnımıza biz kendimiz yazmadık ki!
Eyub gibi çimerken üzerimize altın çekirgeler yağdı da, eteğimizi açıp toplamadık mı?
O günümüze de şükür, bu günümüze de!
Allah bize yanlış yaptırmasın!
Bizim öksüz oğlan da artık çam satmaya falan gitmesin.
Kendine daha çağdaş, akıllıca işler bulsun! Artık işin bulunmadığını, işin adamını bulduğunu o da bilsin.
Rızkımızı helalinden versin.
Varsın az olsun!
Dua ile!

12.11.2012
GARİBCE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...