Bekir
Topaloğlu Hocanın İlahiyat Talebelerine yaptığı üç tavsiyeden üçüncüsü
bilgilenme yanında duygulanma için de siyer okumalarını istemesiydi.
Siyer,
Rasul-i Ekrem’in hayatı demektir.
Biz
ilk kez siyeri İmam Hatip Okullarında okuduk.
Biz
medresede siyer diye bir şey bilmezdik.
Siyer diye bir dersimiz ve bilgimiz yoktu.
Siyretü’n-Nebi Peygamber efendimizin maddî ve manevî hayatı ve şahsiyeti demektir.
İmam Hatip okuluna bunu bir ilim olarak, ders olarak koymuşlar. Zekai Konrapa
diye biri vardı. Osmanlı döneminde Şam’da lise öğretmenliği yapmış biriydi.
Bize o zat gelirdi. Titiz bir kimseydi. Kitap yoktu. Hayatımız not tutmakla
geçerdi. O da yazdırırdı. Asrı Saadet diye bir kitap vardı. Muhtemelen ondan
istifade ederdi. Daha sonra hoca o notlarını kitaplaştırdı.
İşte
o hocanın tesiriyle daha sonra hayatımda siyer okumaya başladım. Siyerin temel kitabı İbn İshak’ın kitabıdır.
O zamanlar ha deyince kitap da bulunmazdı. Sonra İbn Hişâm’ın siyretini buldum.
İbn İshak’ın siyretini de büyük ölçüde içine alıyordu. Çok güzel bir tahkiki vardı. İki cilt halinde
basılmış, içindeki şiirler, özel isimler vb. harekelenmiş, emek mahsulü bir
tahkikti. Ben onu en lezzetli baklavayı yer zevkiyle okudum. Allah ne zevkli!
Ne zevkli! Okudum ve hep fiş tuttum.
Baştan sona yüzlerce fiş tuttum.
Kronolojikti. İslam öncesinden
başlıyor ve Rasul-i Ekrem’in doğumundan, Mekke döneminden, Medine döneminden bu
şekilde tarihi sırasıyla olayları anlatıyordu.
Ben daha sonra on beş kadar kaynaktan da istifade ile İslam Tarihinden Yapraklar diye bir kitap yazdım (Ensâr Neşriyat, 2007. Hoca,
daha sonra en çok sevdiği kitabının bu olduğunu söylemişti ve ben de kendisine
vaaz ederken o kitaptan çok yararlandığımı söylemiştim.) Otuz kadar önemli
tarihi olayı o kitapta hikâye ettim, anlattım. Hz. Peygamber’in doğumunu,
hicret, veda haccı gibi önemli olayları yazıya döktüm. Hz. Peygamber’in ölümü
için “Güneş Batarken” başlığını koydum.
Siyer
okumayan bir din adamı, Müslüman psikolojisini, toplum psikolojisini anlayamaz.
Benim
kanaatime göre Müslüman toplumların Rasul-i Ekrem’in hayatına denk gelen
dönemleri vardır. Onun hayatının bir Mekke dönemi vardır, bir de Medine dönemi
vardır. Mekke dönemi müslümanların horlandığı, ezildiği, işkenceye maruz kaldığı,
bir kısmının hicrete macbur bırakıldığı bir dönemdir.
Bu
dönem Müslüman kişinin manevi hayatını inşa, deposunu doldurma dönemidir. Böyle bir çile dönemi olmadan, ha deyince
ferahlık dönemi olmuyor. Ben bunu öyle
görüyorum.
Mekke
dönemi olmasaydı Medine dönemindeki zaferler olmazdı. Mekke döneminde çekilen haksızlıklar,
açlıklar, zulüm ve işkenceler, perişanlıklar olmasaydı Medine dönemi ve zaferleri olmazdı. Kur’an ayetlerinin bir kısmı Mekkîdir bir
kısmı da Medenîdir. Böyle bir ayrım vardır.
İçki haramdır. Ama içkinin haram olması hükmü Medine dönemine aittir. Tesettür hükmü de Medine’de geldi. Daha sonra mükellef için bir takım haramlar, kısıntılar getiren hükümler oldu. Bunlar Mekke’de yoktu. Mekke döneminde Kureyş’in
zalimlerinin elinde bir sürü zulümler vardı, işkenceler vardı.
Şimdi
ben düşünüyorum da, Türkiye olarak bizim hayatımızın da Hz. Peygamber’in yaşadığı devrelere denk gelen
durumu var.
Ben
1940’tan beri Türkiye’nin ahvalini bilirim. Güzel bir döneme doğru gidiliyor.
İnşallah bu geri dönmeden devam eder. Fakat yine bugün dahi bana göre bazen
Mekke dönemini yaşıyoruz, bazen Medine dönemini yaşıyoruz. Bu böyledir, şahıs olarak, kuruluşlar olarak
bu böyledir. Mümkündür ki Medine de haram olan bazı şeyler Mekke döneminde
değildi. Biz o dönemi yaşıyor olabiliriz.
Başörtüsü
meselesini biliyoruz. Başörtüsü problemi
çıkınca ağladık, ağladık. Doğrudan doğruya
çocuklar gibi ağladık. Çare yok. Öyle oldu, böyle oldu, şu oldu, bu oldu. Kızlar derse girmiyor, ders yapılmıyor. Sonu ne olacak? Yukarı, aşağı bir sürü işler
oldu. Biz ehl-i fetva Hayreddin Karaman
da dahil olmak üzere dedik ki “Başka çareniz yok ise başınızı açın, derse girin. Bugün böyle, yarın bakarsınız durum değişir!”.
filan dedik. Bir kısmı yaptı, bir kısmı
yapmadı. Ben de ayrıca dedim ki “Peruk
takın!”. Hayreddin Bey, onu da söylemedi o zaman. Peruk kullanmanın ne faydası olacak
dediler. Dedim ki, “Hayreddin bey siz ehl-i fıkıh bazen işin şekline
bakıyorsunuz ve olur diyorsunuz. Senin
saçın görünmüyor, görünen başka bir şey, Sen saçını örttün, bitti. Örtü ile
örteceğine onunla örttün, ama örttün işte! Siz fıkıhçılar bazen o kadar basit
şeylerden hareketle hüküm veriyorsunuz,
olur diyorsunuz, buna niye olur diye cevap vermiyorsunuz?!” dedim. “İyi iyi!” dedi. O öyle gitti.
Girelim
mi? Girmeyelim mi? Tehlikeler de var.
Fakülte kapanabilir. Şu olur bu olur, ne olacağı belli değil. Ben o zaman öyle dedim. “Biz şimdi Mekke
dönemini yaşıyoruz. Başka çaresi yok!”. Allah daha sonra lütfetti düzeldi. Ama daha tümüyle de bitmedi. Memurların gene
problemi devam ediyor. Ben onlar için de
aynı şeyi söylüyorum. Çalışsınlar. Onların içlerinde nice dindar hatta zahid olanlar
vardır. Ama çalışmaya mecburdurlar. Başka çaresi yok.
İbn
Hişam’ı okuyun.
Türkçe
Hamidullah’ın İslam Peygamberi var, onu okuyun.
Mustafa
Asım Köksal’ın siyeri var.
Bir
ilahiyatçı olarak mutlaka siyer okuyun.
Okuyun
ve oradaki olayları düşünün.
Siyeri
duygulanmak için okuyun. Sadece bilgilenmek yetmez mutlaka duygulanmak ve
dolmak için okumalısınız.
Peygamberimiz
bizim hayatımız, gözbebeğimiz, her şeyimizdir.
Herhangi birinin hayatını okur gibi değil, hayatımızın örneğini çıkarır
gibi okuyun.
Ne
oldu ne gitti, çok iyi bilin.
Mekke
dönemi çok önemlidir.
Dolgu
(ve duygulanma) dönemidir.
Her
gün okuyacağınız Kur’an’da da onun hayatına atıflar vardır.
Siyeri
okumalı ve gönlünüzü orada geçen olaylara açmalısınız.
Gönlün
bilgi ile ona bağlanması gerektir.
__oOo__
(Aşağı
yukarı Hoca bunları söyledi)
Garibce
olarak bize de bu düşünce ve duyguları sizlerle paylaşmak düştü.
Hoca
anlattı, Garibce Şâhid olarak gâib olan size taşıdı. Geriye işin zor kısmı size
kaldı.
Şimdi
en lezzetli baklava yer gibi Siyer okumak ve Hz. Peygamber’i bir ufuk insan ve
rol model (üsve-i hasene) olarak tanımak ve hayatınızı onun hayatı üzerinden
inşa etmeye çalışmak da size düştü.
Himmetiniz
âli olsun.
Kolay
gelsin.
Dua
ile!
12.03.2013
GARİBCE
allah razı olsun hocam. istanbul'da olmayan bizlerin de bu güzel bilgilerden nasiplenmemizi sağladığınız için sizlere çok teşekkür ederim.
YanıtlaSiliki tashih
Mekek döneminde: Mekke dönemi
Medine de haram olan: Medine'de haram olan
Hocam, ne güzel işlemilsiniz Allah razı olsun.
YanıtlaSil