14 Mart 2013 Perşembe

Ey Adalet! Değerin ne? Ederin Ne?




Bazı insanlar vardır, beyinlerinde sanki bir kıymık vardır, hep fikir sancısı çekerler. Sohbetleri hep fikir üzeredir, boş konuşmazlar. Sizi de kendi içinde bulundukları girdaba çekmek isterler. İşte bu asrın gerçek azizleri bunlar olmalıdır.
Eğer siz de böyle biriyseniz, her şeyin gittiği bir zamanda müflis tüccar gibi olursunuz, yanınıza yaklaşmak istemezler. Hasbelkader karşılaşırsanız yollarını değiştirmek isterler. Konforizm varken, fikrin çilesi mi olurmuş.
Yat aşağı…
Geçenlerde kendisini öyle bildiğim bir arkadaşımızın odasına varmıştım. Eskiden insanları övmek için “Gece namaz kılanın gündüzleyin yüzü nur saçarmış” derlerdi. Bu zatın da gece boyu çektiği fikir çilesi belli ki yüzüne başına vurmuş oluyor, dilinden dökülüyordu.
Önüme İslam Ansiklopedisinin iki tane cildini koydu: “Abi! Şuna bir bak!” dedi: Birinde “Adalet” maddesinin olduğu sayfalar, diğerinde de “Na’l-i şerîf” maddesinin bulunduğu sayfalar vardı.
Türkçe’de malum tesniye (ikil) kipi yok, tekilden hemen çoğula atlanır. Arapça da ise tekil, ikil çoğul diye üçlü taksim vardır. Çoğulun en az sayısı üçtür. Eğer Arapça söyleseydim yukarıdaki ifadelerim doğru olmayacaktı. Çünkü “adalet” için ayrılan sayfaların sayısı gerçekten cemi (çoğul) kipi için doğruydu. Ama “Na’l-i Şerîf” maddesi için çoğul kipini kullanmam imkansızdı. Çünkü ancak tesniye kipi ile ifade edilirse doğru olurdu.
Arkadaş belli ki çok doluydu ve alabildiğine dertliydi. “Abi!” diyordu “Allah rızası için şuna bir bak: “Bizim anlı şanlı İslam Ansiklopedisi’nin bir “Adalet”e ayırdığı sayfaya bak, bir de “Na’l-i Şerîf”e ayırdığı sayfaya bak!”.
Sonra oradan hemen İngilizce tek ciltlik bir Kavramlar Ansiklopedisi çıkardı. Tek ciltlik bu ansiklopedide adalete elli sayfa yer ayrılmıştı.
Gerçekten ben de şaşırdım ve diyecek bir şey bulamadım. “Ama hocam, şöyle böyle…!” dediysem de söylediklerime kendim de inanmadım.
Medar-ı iftiharımız (bunu inanarak söylüyorum) İslam Ansiklopedi’miz “Adalet” için  çoğul sigası ile ifade edilebilecek bir hacim ayrılmıştı ama çoğul denebilmek için asgari yeterlilik sayısını esas almıştı. Ne eksik ne fazla. “Na’l-i Şerîf” için ise tesniye sayısı yani  iki sayfa. Sonuçta peygamberimize ait de olsa nihayetinde o bir pabuçtu, adalet kadar önemli olamazdı.
Gerçekten ben arkadaşın bu tespiti karşısında  ne diyeceğimi bilemedim. Ben de hayıflandım.
Burada maddenin kimin yazdığı ya da içeriği tamamen değerlendirme dışıdır.
Sadece bu iki maddeye ayrılan hacim ile ilgilidir.
Garibce, Allah’tan bu sohbetten önce Adalet üzerine beş tane yazı yayınlamıştı.
Adalet, bir şeye hakkını vermek demekti.
“Nal-i Şerîf”e iki sayfa ayıran bir ansiklopedi “Adalet”e sadece üç sayfa mı ayırmalıydı?
“Haklısın!”, dedim. Sonra beraber dertleştik.
Daha uzun yazılmak istenseydi yazılabilir miydi? Bence bunun cevabı hayırdı. Çünkü bizde adalet fıkhın ufkunda bir ide olarak ele alınıp, tüm sistemin kendisini dikkate alarak hizaya girdiği bir üst değer şeklinde işlenmiş ve bunun nazariyesi geliştirilmiş değildi ki.
Gerçekten de arkadaşın yanından ayrıldıktan sonra literatürü taradım adaletin ne olduğuna dair bir başlık bulamadım. Evet, adaletten çokça söz ediliyordu ama hep kişinin adaletinden yani dininin bütün oluşundan dem vuruluyordu. Hem hadis rivayetinde, hem şahitlikte, hem vilayette (kamu görevlerinde) ve daha pek çok yerde adalet şart olarak aranıyordu. Yani kişinin dini bütün olması, sahip olduğu bir meleke ile günahlardan uzak duruyor, emirleri ise yerine getiriyor olması bir koşul olarak her yerde aranıyordu. Ama o kadar.
Öyle olunca da “adalet” maddesi aslında olması gereken vüsatta ve kıymette bir yer ihraz edemiyordu.
Hem kıyamete daha çok vardı. Nasıl olsa yazılırdı.
Sahi yazılır mıydı?
Diyelim ki kıyamet koptu ve yazılmadı. Allah bize “Hani adalet! Nerede adalet!” diye sorar mıydı?
Adamın kafasında kıymık var dedik ya.
Bak halimize. Hazır huzurumuzu kaçırdı, kendi içinde bulunduğu girdaba bizi de çekti.
Onun bana yaptığını Garibce de size yapmaya çalışıyor.
Sakın dinleyip de rahatınızı bozmayın.
Huzurla kalın!

14.03.2013
GARİBCE

1 yorum:

  1. herdogan38@.
    Hocaların 'gıdıklama' diyebileceğimiz türden yazışmaları hem öğretici ve hem de dinlendirici oluyor..Ve ayrıca, okuyucuya ufuk açıyor,kaynaklara kendilerinin de gitmesini teşvik ediyor...Sağ olun, hocalar, iyi ki varsınız...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...