10 Mart 2013 Pazar

Bekir Topaloğlu, İhtida için Kur’an / meal okunmasını istedi.




Bekir Topaloğlu Hocanın İlahiyat Talebelerine yaptığı üç tavsiyeden ikincisi Kur’an ve meal okumalarını istemesiydi.
Hoca bu konu üzerinde uzunca durdu ve şöyle anlattı: (Anlatım hocaya aittir, ufak tefek farklılıklar olabilir.)
İkinci tavsiyem Kur’an okuyun. (Birincisi devamlı olarak günde en az on iki saat çalışın demesiydi.)
Ben bunu uzun zamandır tatbik ediyorum. Ben bir hafızım. Hafızlar zaten her gün en az bir cüz okurlar. Okumazlarsa bir vakit namaz eksik kılmış gibi olurlar. Unutmamak için buna mecburdurlar. Ben de baştan beri hep okurdum. Sonradan dedim ki –ki bu düşünce bende medresede iken oluşmamıştı-
-Kur’an niçin geldi? Allah şöyle buyuruyor:
كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ [ص : 29]
Bu Allah’ın kelamı bizden ne istiyor, bize niye geliyor? “Ayetlerini inceden inceye okuyup anlasınlar, akıl sahipleri bu okuduklarından ibret alsın ve hayatlarına yön versin diye”. Öyle istiyor Allah.
Öyle ise siz varsınız Allah var, bulunduğunuz her yerde yurtta, evde her halükârda Kur’an’ı anlamak için meal okumalısınız. Bunu size ısrarla tavsiye ediyorum. O kadar ki eğer meal okumaya fırsat bulamayacak kadar vaktiniz yoksa, icabında sünneti kılmayın, yerine meal okuyun. Bunu önemini vurgulamak için söylemiş oldum. Siz bunu demedim sayın. Meal o kadar önemli. Tefsir de önemli tabii. Ama o başka bir şey. Ben sizden meal okumanızı istiyorum. Tefsir, her müfessirin kendine göre bir beste yapması demektir. Kimi rivayete, kimi dirayete önem verir, kimi dil açısından kimi ilmî veriler açısından kimi işarî yönden çeşitli tefsirler vardır. Bunları zaten okuyorsunuz. Gerektiği zaman bunlara da müracaat edersiniz. Ama ben sizden Kur’an okumanızı istiyorum. Kur’an’ı ihtidâ için okumanızı tavsiye ediyorum.
İhtidâ Türkçede başka anlamda kullanılır ve eski dininden ayrılarak İslam’a geçmeyi ifade eder. Ama benim burada kastettiğim bizzat Kur’anî bir kullanım şeklidir. İhdinâ’s-sırâta’l-müstekîm diyor Allah. Bizi hidayete götür, bizi hidayetlendir anlamında kullanıyor. Fatiha suresi hamd ve şükür ifadesidir. Onun arkasından hemen gelen el-Bakara suresinin başında “Elif lâm Mîm, Zalike’l-kitâbu lâ raybe fîh hüden li’l-müttekîn” buyruluyor ve Allah’tan geldiğinde şüphe olmayan bu kitabın amacı, kötülüklerden sakınanlar için hidayet olmasıdır deniyor.
Hidayet demek okunan Kur’an’ın manasından, muhtevasından etkilenmemiz, kendimizi hidayete sevk etmemiz, kendimizin eksikliklerini tamamlamamız demektir.
Kur’an’ı çok güzel okuyanlar var. Ben de severim, duygulanırım. Ama bu şekilde güzel okumalar, Kur’an’ı okuyup manasını anlamanın yanında önem itibariyle %5’i geçmez.
Manasını anlamadan Kur’an’ı habire okumak balı bir kavanoza doldurup da kapağını kapatıp dışarıdan onu yalamaya çalışmak demektir. Yalıyorsun ama kendi tadını alamıyorsun. Güzel ses ile okumak, tabi caiz olacak kadar sahih okumak gerekiyor. Bunun ötesinde gerisi işin müzik tarafıdır. O da insanları etkiliyor ama asıl amaç Kur’an’ın kendisidir.
Kur’an okumak ile ilgili hadisler vardır Kur’an okumanın her harfinin şu kadar sevabı vardır şeklinde hadisler vardır. Hz. Peygamber bunları buyurmuştur ve bu doğrudur. Fakat Hz. Peygamber bunu Arap olanlara buyurmuştur. Onlar okuduklarını aynı anda anlayan kimselerdi. Biz ise Gayrı Arab’ız. Binaenaleyh normalde biz okuduğumuzu anlamayız, manası nedir bilmeyiz. Biz ancak meal okumak suretiyle Kur’an’ın manasını anlamış oluruz.
Bir de şunu tavsiye ediyorum. Dikkatinizi okuduğunuza verebilmek için her hatime başladığınızda aklınıza bir konu alın ve Kur’an’ı o gözle okuyun. Başka türlü okuma halinde ihtida için okurken bile aklınıza başka şeyler gelir. Kendinizi tam veremezsiniz. Bilhassa hafızlar okurlar ama akılları başka yerde olur. Hafızlık burada bir dezavantajdır. Gır gır okur ama akıl keçisinde koyununda olur. Öyle değil insanın aklı hep okuduğunda olacak. Meal okuyan kişi okuduğunun anlamını düşünecek, kendini verecek. Bu dikkat dağılmasını önlemek için ben bir süre sonra şöyle yaptım. Okumaya başlamadan önce aklıma bir konu aldım. Dedim ki ben bu okuyuşumda Kur’an’da iman ve amel-i sâlih arasındaki ilişkiyi göz önünde bulunduracağım ve hep o açıdan okuyacağım… (…)
Bir başka seferinde Kur’an’da nifak psikolojisi konusunu aklımda tutarak okuyacağım. (…)
Elbette bu gibi konularla ilgili yapılmış çalışmalar, hatta tezler bile vardır. Fakat bizzat benim Kur’an okuyarak bu konular üzerinde hidayetlenmiş olmam önemli. Bu itibarla Kur’an’ı siz ihtida amaçlı okur ve tam anlamıyla kendinizi ona verirseniz asıl işte o zaman istifade edersiniz.
Huzur-ı ilâhîye çıkmış gibi kendinizi hissedebilmeniz için mutlaka Kur’an (meal) okumanızı tavsiye ederim. Mealler birbirine benziyor. Her birinin tabi ki gene de eksikleri oluyor. Bu Kur’an’ın icazının bir sonucudur. Ama sizin Kur’an’ı anlamanız için bunlar yeterli olabilir. Gerektiğinde tefsirlere de bakarsınız.
Eğer siz bu benim sizden istediklerimi hidayetlenmek için (Kur’an’ın kendisini size açması için) okursanız çok şey göreceksiniz.
(Daha sonra hoca bu şekilde Kur’an okumanın etkileyici sonuçlarına örnek olmak üzere Kadıköy İmam Hatip Okulu’nun yapılmasında Kur’an’ın bereketiyle arsasının bağışlanmasını anlattı ve duygulandı. Onu başka bir yazı konusu yapacağız.)
İşte Kur’an okumanın bir tesiri. Enteresandır, ben her zaman okuyorum. Bazen bir ayet geliyor ve bana öyle fikirler veriyor ki ben sanki o ayeti hiç okumamışım. Oysa hiç öyle değil, yüzlerce kez okudum. Demek ki o da başka bir ilahi tecelli.
Binaenalayh Kur’an okumayı ihmal etmeyin.
__oOo__
Ben de özelikle Hazırlıkta okuyan öğrencilerimize, kendileri için büyük bir imkan olan bu seneyi Arapçaya tahsis etmelerini ve geliştirmek için de Kur’an okumalarını, ama Kur’an’ı nameli değil, Arapça bir metin okur gibi, anlamını takip ederek okumalarını, anlamı gözeterek ses tonlamalarını, vurgularını yapmalarını hep tavsiye etmişimdir.
Hoca, sadece meal okumanın bazen zararlı sonuçlar doğurabileceği gerçeğini dile getirmedi. Çünkü hitap ettiği öğrenciler İlahiyat öğrencileriydi. Dolayısıyla bunlar aldıkları değişik derslerde Kur’an’ın tarihini, siyeri, bağlamı nasıl olsa biliyorlardır. O yüzden  ayetlerin bağlamlarından koparılarak farklı mecralara çekilmesi onlar için pek fazla söz konusu olmaz. Zaten konuşmasının bir yerinde  meallerdeki dipnotların siyak ve sibakı belirlemede, aralardaki boşlukları doldurmada kifayet edebileceğini de söylemişti.
Garibce olarak bu notu düşmenin yerinde olacağını sanıyorum.
Hocamıza hayırlı uzun ömürler diliyoruz.
Dua ile!
10.03.2013
GARİBCE


2 yorum:

  1. Yaş altmış beş oldu. Şimdi bir elimde Kur'an diğer elimde Celaleyn tefsiri, bilmediğim kelimelerin anlamını da yazarak okumaktayım ve ben bunu ilk başta niye yapmadım diye hayıflanmaktayım.

    YanıtlaSil
  2. Allah rahmet eylesin hocamıza. Sizlere de sağlıklı ve bereketli ömürler versin.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...