8 Mart 2013 Cuma

Dünya Kadınlar Günü’nün olması, kadınların üstünlüğüne alamet mi?



Vaktiyle bir aklı evvel kadınların erkeklerden üstünlüğüne Kur’an’da en-Nisâ (Kadınlar) isimli bir surenin bulunuşunu, buna mukabil ricâl (erkekler) diye bir surenin bulunmayışını delil getirmiş. Bu mantığa göre Birleşmiş Milletlerin 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak ilan etmesi, kadınların erkeklerden üstünlüğüne işaret sayılmalıymış.
Gel gör ki bu mantıkla Kur’an’da kadın suresinin mevcudiyetinin üstünlük olduğu ölçütü esas alındığında İneklerin kadınlardan daha üstün ve de önde olması gibi bir sonuç lazım geliyor. Çünkü İnek (el-Bakara) suresi  en-Nisâ suresinden hem önce geliyor hem de çok daha uzun oluyor.
Akl-ı evvellik başa bela oluyor.
Şöyle bir mantık yürütmeye de şahit olduk:
Bizim eski kurucu dekan Salih Hoca, odaları gezerken hocanın masasını karışık buluyorsa, “Bu masada çalışılıyor” diyordu.
Buradan hareketle mantıksal çıkarsamalar devam etti:
Masanın düzgünlüğü (bizim İhsan hocanın masası gibi), o masanın sahibinin de kafasındaki fikirlerin düzgünlüğü anlamına geliyordu.
Eğer masa karma karışık ise (benim masa gibi) o masanın sahibinin kafasının da karışık olduğu sonucu çıkıyordu.
Buna göre bir kimsenin masası da boşsa o kişinin kafasında da hiçbir şey olmadığı sonucu lazım geliyordu.
Bu itibarla Kadınlar Gününün olmasından kadınların erkeklerden üstünlüğü sonucunu çıkarmak için hakikaten bir hayli akl-ı evvel olmak gerekiyor.
Hele Nisâ suresinin bulunuşunu kadınların erkeklere üstünlüğüne delalet gören Hazret, bu surede “er-Ricâlu kavvâmûne ale’n-nisâ…”[1] diye bir ayet olduğunu da biliyor muydu acaba?
Şaka bir tarafa bu günlerin içinin doldurulması asıl önemli olan.
Bugün cumaydı ve ben Kazdal camimizde vaaz etmiştim. Kadın Hakları diyerek başladım ve kadın hakları diye de bitirdim. Ama içini tümüyle ahlakiyat ile doldurdum. Ahlak olmadan ne kadına huzur ve rahat var, ne erkeğe, ne de çocuklara.
İllâ ki ahlak.
İllâ ki hak bilirlik, adalet ve insaf.
Bizim bunlara ihtiyacımız var. Herkese hakkını verebilirsek, kimsenin kimseye ne üstünlüğü ne de rüçhaniyeti kalır. Ne de bilmem ne yarışına dönen rekabetçi telakkiler hayat bulur.
Yer ve gök ve her şey hassas bir denge üzerinde duruyor. Sadece insanoğludur ki yeryüzünde bozgunculuk yapabiliyor ve dengeleri bozabiliyor.
Zulüm edip, eziyor.
İstismar edip, sömürüyor.
Bunlardan da en çok zayıf olanlar zarar görüyor.
Dünyada açlıktan ölenlerin yüzde altmışını kadınlar oluşturuyor.
Her yerde çocuklar ve kadınlar istismar ediliyor.
İnsanlığın mücadelesi bu haksızlıklarla, sömürü düzenleriyle olmalıdır. Ama bunu yaparken mutlaka elinde aşkın değerler ve ölçütler olmalıdır.
Güçlünün ideolojisinin, dünya görüşünün hukuk sistemi halini alabildiği bir dünya sadece kadınlar için değil, tüm dünya sakinleri için, tüm dünya halkaları için acı ve ıstırap üretmeye devam edecek, böylesi bir hukukun üstünlüğü ilkesi de zulüm ve haksızlıkların sürdürülmesine çanak tutacaktır.
“Unsur ehâke zâlimen ev mazlûmen.”
“Kardeşine yardım et. Zulme uğramışsa yanında dur. Zalimlik yapıyorsa elini tut!” Ama hiçbir şekilde bigane kalma.
Bu yardım, şefkat ve merhametlerine  hep muhtaç olduğumuz annelerimize, huzur ve sükuneti kendileriyle bulduğumuz eşlerimize ve göz aydınlığımız kızlarımıza evvel emirde olmayacaksa, kime ve ne zaman olacak?!
Bilcümlesine selam olsun!
08.03.2013
GARİBCE



[1] الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنْفَقُوا مِنْ أَمْوَالِهِمْ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللَّهُ وَاللَّاتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَبِيلًا إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرًا  [النساء : 34]

1 yorum:

  1. herdogan38@.
    Dön Yaratana, ver kulağını Kur'an'a, göster herkese gösterdiğin saygıyı anana....

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...