Bekir
Topaloğlu Hoca, İlahiyat talebelerine verdiği konferansta Kur’an/ Meal okumanın
önemine ve enteresan sonuçlarına dair örnek sadedinde vaktiyle yaşamış
oldukları önemli bir olayı paylaştı.
Şöyle
anlattı:
Kadıköy
İmam Hatip Okulumuz var. Benim dört kızımdan üçü oradan mezun oldu.
(Garibce’nin de dört çocuğundan üçü oradan mezun oldu, biri de hazırlık sınıfı
okudu).
İstanbul’da
ikinci bir imam hatip okulu açmak için yola çıktık. Bu amaçla İlim Yayma
Cemiyeti’nin Anadolu Şubesini kurduk. Bir sürü mücadelemiz oldu. Arsa bulduk
istimlak edildi. Sonunda Acıbadem’de açıldı. Ama nasıl açıldı?
Bizim
halktan Kur’an gruplarımız vardı. Benim de öyle bir grubum vardı. Halktan
içlerinde inşaatçı, doktor, mühendis, ticaretle meşgul olan kimseler vardı. En
çok on kişiden oluşurdu ve her hafta birimizin evinde toplanırdık. Kur’an
okunur, meal okunurdu. Onlar okurlar ben de açıklamalar yapardım. Grubumun
içinde Ahmet Sani Gezici de vardı. Karadenizli Rizeli bir inşaatçı idi.
Kur’an
grubumun adamlarıyla Ahmet Sani Gezici de dahil olmak üzere arsa arıyoruz.
Burada
şurada arıyoruz, uygun bir arsa bulamıyoruz.
En
son Acıbadem’de Çamlıca’ya doğru çıkan yol kenarında bir arsa var dediler.
Beraberce gittik. Onu da beğenmedik. Durum böyle iken bu işler için koşturan
grubumuzdan dört beş kişiyiz. İçlerinde tapu müdürü falan da var. Derken
grubumuzdan Ahmet Sani Gezici bey geldi. “Hocam!” dedi, “benim Acıbadem’deki
yerimi bilirsiniz.” Orada şantiye gibi bir evi vardı. Biz oraya giderdik, Kur’an
okurduk. Çok nazlı bir arsa idi. İkide bir Ahmet Sani bey bana “Hocam! Burada
şöyle yapacağım, böyle yapacağım!” der durur ve hayalindeki projelerden
bahsederdi. Ben de “Hayırlı olur inşallah!” derdim.
Neyse
Ahmet Sani Bey devamla: “Oradan üç dönümlük yeri ben kendime ayırsam, gerisini
de bu İmam Hatibe versem olur mu?” dedi. Şaştım kaldım. “Nasıl olur?” dedim. “Sen
devamlı olarak bu kadar projeden bahsediyordun, şunu yapacağım bunu yapacağım
diye nice hesaplar yapıyordun?!”
“Valla
vereceğim!” dedi. (Hoca’nın sözleri burada boğazına düğümlendi ve tabii biz de
çok duygulandık. Doğrusu çocuklarımın dahi mezun olduğu bu okulun kuruluş
öyküsünü bilmiyordum, anlatılanlar beni de çok etkilemişti)
Arkadaşları
çağırdım. “Gelin!” dedim, çok sevindik. Arsayı aldık Çok duygusal bir şey oldu.
Şöyle ki biz artık ümidimizi kesmiştik. Şu Altunizade var ya şu anda Özyeğin
Üniversitesi’nin bulunduğu yer, Biz oraların tamamını otuz dönüm olarak İmam
Hatip için satın almıştık. Meğer orası köprü yoluymuş. Biz aldık, bir sene
sonra istimlak edildi ve hemen köprü yolu inşaatı başladı. Tapu alınırken bir
şey söylenmedi. Müthiş bir moral çöküntüsü oldu. Oradan arta kalan yer bir
şerit halinde İlim Yayma’ya verildi. Orası onlarda kaldı.
Şimdi
asıl söyleyeceğim şu:
Sonra
ben Ahmet Sani Gezici beye dedim ki. Kendisi çok samimi dostumdu. “Yahu Ahmet
Sani bey! Nereden aklına geldi bu arsayı verme işi. O zamana kadar aylarca
seninle beraber aradık. Madem öyle niyetin vardı niye daha önce söylemedin?
Hiçbir şey demedin?!”
“Valla
hocam! dedi. “Daha önce hiç aklıma gelmedi. Ancak Kur’an’da Bakara suresini
okuyordum.
وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا
يُنْفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ
تَتَفَكَّرُونَ (219 [البقرة : 219]
“Sana
ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: Fazlasını…” ayetini okudum. Bir anda
aklıma geldi!”
Ha
bu arada grubumuz üyeleri kendileri evlerde ihtida için meal okuyorlardı. Ondan
sonra toplanıp birlikte okuyor ve mütalaa ediyorduk.
“Ben”
diyor, “bunu geçen gün okudum. Sonra baktım benim burada şu kadar, şurada şu
kadar, ötede beride bir sürü arsam var. Hesap ettim. Evimin olduğu yeri kendime
ayırsam dedim, geri kalanı bana fazla. Kur’an da fazlasını verin diyor. Sanki
bu ayet bu yeri vermem gerektiğini bana söylüyor gibi geldi. Ben de bunun
üzerine kararımı verdim!” diyor.
Aslında
o ayeti bir çok defa okumuş oluyor ve Kur’an’da infak ile ilgili çok daha
çarpıcı ifade ve anlatımlar var. Ama ihtida için okununca, kişiye lazım olan
bir anlamda kendisine açılıyor ve enteresan sonuçlar doğuyor.
“Aman
efendim!” dedik ve mal bulmuş mağribî gibi derler ya hemen koştuk gittik,
Paralar topladık. Doktorumuz önemli miktarda para verdi. Kısa zamanda o imam
hatip okulunu yaptırdık.
İşte
ihtida için Kur’an okumanın tesiri.
__oOo__
Bu
çok değerli kıssadan elbette çok hisse çıkar.
Bizim
için önden gidenlerce yolun nasıl açılmış olduğunun bir resmidir bu aynı
zamanda.
Bekir
Topaloğlu gibi biz hocalar belki verecek fazla bir şeyimiz yoktur. -Bu arada
hocalar için vermek fiilini çekmek bile zor gelirmiş!- Ama etkinliğimiz halinde
örnekliğimizle çok şeyin yapılmasına
rehberlik etmiş olabiliriz.
“ed-Dâllu
ale’l-hayri kefâ’ılihî” diyor sevgili peygamberimiz. “Hayırlı işlerde öncülük
eden, aynen onu işlemiş gibidir!” demektir.
Ahmet
Sani bey, -Allah Rahmet eylesin!- hakikaten çok büyük bir bağış yapmış. Bunu
Kur’an’ın kendisini ona açması sonucu yapmış olması çok daha manidardır.
Topaloğlu
hoca ise bu hayırlı işin yolunu hazırlamış ve göstermiş. Arkasından çocuklarımız
gelmiş ve okumuşlar. Her biri bir yerlere gelmişler. Ve okulumuz hizmete -bütün
engellemeler rağmen- devam ediyor.
Öncekiler
devirlerini salmış. Belli ki bu kervan yoluna devam edecekse, sıra şimdi
arkadan gelen bizlerde ve daha arkada olanlarda.
Ne
güzel bir şey hayırla yâd edilmek!
Hayırlı
işlere öncülük etmek!
Bu
kervana öncülük eden, katkı sağlayan herkese Yüce Allah lütfu ile muamele
buyursun. Ölenlerimize rahmet, hayatta olanlara hayırlı hizmetler, huzur ve
afiyet nasip etsin.
Dua
ile!
11.03.2013
GARİBCE
Allah emeği geçenlerden razı olsun. Vefat edenlere rahmet ve mağfiret eylesin.
YanıtlaSilAmin ya Muin.
Allah razi olsun.Basta rahmetli babam Ahmet Sani Gezici'ye ve diger Imam Hatip gonullusu vefat etmislere rahmet, yasayan tum buyuklerimize saglik sihhat dilerim.
Sil