11 Mart 2013 Pazartesi

Bekir Topaloğlu, Kur’an Okumanın Etkisi Bağlamında Kadıköy İmam Hatip Okulunun Yapılışını Anlattı



Bekir Topaloğlu Hoca, İlahiyat talebelerine verdiği konferansta Kur’an/ Meal okumanın önemine ve enteresan sonuçlarına dair örnek sadedinde vaktiyle yaşamış oldukları önemli bir olayı paylaştı.
Şöyle anlattı:
Kadıköy İmam Hatip Okulumuz var. Benim dört kızımdan üçü oradan mezun oldu. (Garibce’nin de dört çocuğundan üçü oradan mezun oldu, biri de hazırlık sınıfı okudu).
İstanbul’da ikinci bir imam hatip okulu açmak için yola çıktık. Bu amaçla İlim Yayma Cemiyeti’nin Anadolu Şubesini kurduk. Bir sürü mücadelemiz oldu. Arsa bulduk istimlak edildi. Sonunda Acıbadem’de açıldı. Ama nasıl açıldı?
Bizim halktan Kur’an gruplarımız vardı. Benim de öyle bir grubum vardı. Halktan içlerinde inşaatçı, doktor, mühendis, ticaretle meşgul olan kimseler vardı. En çok on kişiden oluşurdu ve her hafta birimizin evinde toplanırdık. Kur’an okunur, meal okunurdu. Onlar okurlar ben de açıklamalar yapardım. Grubumun içinde Ahmet Sani Gezici de vardı. Karadenizli Rizeli bir inşaatçı idi.
Kur’an grubumun adamlarıyla Ahmet Sani Gezici de dahil olmak üzere arsa arıyoruz.
Burada şurada arıyoruz, uygun bir arsa bulamıyoruz.
En son Acıbadem’de Çamlıca’ya doğru çıkan yol kenarında bir arsa var dediler. Beraberce gittik. Onu da beğenmedik. Durum böyle iken bu işler için koşturan grubumuzdan dört beş kişiyiz. İçlerinde tapu müdürü falan da var. Derken grubumuzdan Ahmet Sani Gezici bey geldi. “Hocam!” dedi, “benim Acıbadem’deki yerimi bilirsiniz.” Orada şantiye gibi bir evi vardı. Biz oraya giderdik, Kur’an okurduk. Çok nazlı bir arsa idi. İkide bir Ahmet Sani bey bana “Hocam! Burada şöyle yapacağım, böyle yapacağım!” der durur ve hayalindeki projelerden bahsederdi. Ben de “Hayırlı olur inşallah!” derdim.
Neyse Ahmet Sani Bey devamla: “Oradan üç dönümlük yeri ben kendime ayırsam, gerisini de bu İmam Hatibe versem olur mu?” dedi. Şaştım kaldım. “Nasıl olur?” dedim. “Sen devamlı olarak bu kadar projeden bahsediyordun, şunu yapacağım bunu yapacağım diye nice hesaplar yapıyordun?!”
“Valla vereceğim!” dedi. (Hoca’nın sözleri burada boğazına düğümlendi ve tabii biz de çok duygulandık. Doğrusu çocuklarımın dahi mezun olduğu bu okulun kuruluş öyküsünü bilmiyordum, anlatılanlar beni de çok etkilemişti)
Arkadaşları çağırdım. “Gelin!” dedim, çok sevindik. Arsayı aldık Çok duygusal bir şey oldu. Şöyle ki biz artık ümidimizi kesmiştik. Şu Altunizade var ya şu anda Özyeğin Üniversitesi’nin bulunduğu yer, Biz oraların tamamını otuz dönüm olarak İmam Hatip için satın almıştık. Meğer orası köprü yoluymuş. Biz aldık, bir sene sonra istimlak edildi ve hemen köprü yolu inşaatı başladı. Tapu alınırken bir şey söylenmedi. Müthiş bir moral çöküntüsü oldu. Oradan arta kalan yer bir şerit halinde İlim Yayma’ya verildi. Orası onlarda kaldı.
Şimdi asıl söyleyeceğim şu:
Sonra ben Ahmet Sani Gezici beye dedim ki. Kendisi çok samimi dostumdu. “Yahu Ahmet Sani bey! Nereden aklına geldi bu arsayı verme işi. O zamana kadar aylarca seninle beraber aradık. Madem öyle niyetin vardı niye daha önce söylemedin? Hiçbir şey demedin?!”
“Valla hocam! dedi. “Daha önce hiç aklıma gelmedi. Ancak Kur’an’da Bakara suresini okuyordum.
وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ (219 [البقرة : 219]
“Sana ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: Fazlasını…” ayetini okudum. Bir anda aklıma geldi!”
Ha bu arada grubumuz üyeleri kendileri evlerde ihtida için meal okuyorlardı. Ondan sonra toplanıp birlikte okuyor ve mütalaa ediyorduk.
“Ben” diyor, “bunu geçen gün okudum. Sonra baktım benim burada şu kadar, şurada şu kadar, ötede beride bir sürü arsam var. Hesap ettim. Evimin olduğu yeri kendime ayırsam dedim, geri kalanı bana fazla. Kur’an da fazlasını verin diyor. Sanki bu ayet bu yeri vermem gerektiğini bana söylüyor gibi geldi. Ben de bunun üzerine kararımı verdim!” diyor.
Aslında o ayeti bir çok defa okumuş oluyor ve Kur’an’da infak ile ilgili çok daha çarpıcı ifade ve anlatımlar var. Ama ihtida için okununca, kişiye lazım olan bir anlamda kendisine açılıyor ve enteresan sonuçlar doğuyor.
“Aman efendim!” dedik ve mal bulmuş mağribî gibi derler ya hemen koştuk gittik, Paralar topladık. Doktorumuz önemli miktarda para verdi. Kısa zamanda o imam hatip okulunu yaptırdık.
İşte ihtida için Kur’an okumanın tesiri.
__oOo__
Bu çok değerli kıssadan elbette çok hisse çıkar.
Bizim için önden gidenlerce yolun nasıl açılmış olduğunun bir resmidir bu aynı zamanda.
Bekir Topaloğlu gibi biz hocalar belki verecek fazla bir şeyimiz yoktur. -Bu arada hocalar için vermek fiilini çekmek bile zor gelirmiş!- Ama etkinliğimiz halinde örnekliğimizle çok şeyin yapılmasına  rehberlik etmiş olabiliriz.
“ed-Dâllu ale’l-hayri kefâ’ılihî” diyor sevgili peygamberimiz. “Hayırlı işlerde öncülük eden, aynen onu işlemiş gibidir!” demektir.
Ahmet Sani bey, -Allah Rahmet eylesin!- hakikaten çok büyük bir bağış yapmış. Bunu Kur’an’ın kendisini ona açması sonucu yapmış olması çok daha manidardır.
Topaloğlu hoca ise bu hayırlı işin yolunu hazırlamış ve göstermiş. Arkasından çocuklarımız gelmiş ve okumuşlar. Her biri bir yerlere gelmişler. Ve okulumuz hizmete -bütün engellemeler rağmen- devam ediyor.
Öncekiler devirlerini salmış. Belli ki bu kervan yoluna devam edecekse, sıra şimdi arkadan gelen bizlerde ve daha arkada olanlarda.
Ne güzel bir şey hayırla yâd edilmek!
Hayırlı işlere öncülük etmek!
Bu kervana öncülük eden, katkı sağlayan herkese Yüce Allah lütfu ile muamele buyursun. Ölenlerimize rahmet, hayatta olanlara hayırlı hizmetler, huzur ve afiyet nasip etsin.
Dua ile!
11.03.2013
GARİBCE


2 yorum:

  1. Allah emeği geçenlerden razı olsun. Vefat edenlere rahmet ve mağfiret eylesin.
    Amin ya Muin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah razi olsun.Basta rahmetli babam Ahmet Sani Gezici'ye ve diger Imam Hatip gonullusu vefat etmislere rahmet, yasayan tum buyuklerimize saglik sihhat dilerim.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...