Hz. Aişe annemiz anlatıyor:
Hz. Peygamber bana dedi ki: “-Elbette ben, sen benden hoşnut musun ya da
kızgın mısın biliyorum!”
Ben kendisine: “-Bunu nereden biliyorsun?” diye
sordum.
O bana cevap olarak şöyle dedi: “-Hoşnut olduğunu
biliyorum çünkü o takdirde sen ‘Ve Rabbi Muhammed!’ =Muhammed’in Rabbine
yeminle hayır!’ şeklinde konuşmaktasın. Kızgın olduğunu da biliyorum çünkü o
takdirde de sen ‘Ve Rabbi İbrahim!’ =İbrahim’in Rabbine yeminle hayır!’
demektesin.”
Ben: “-Evet! Dediğin gibi. Ama yeminle söylüyorum bil
ki Ya Rasûlallah! Ben senin sadece ismine küsmüş oluyorum!” dedim[1].
(Buharî)
Hz.
Âişe, sevgili peygamberimizin kıymetli eşi. Pek çok meziyeti var. Ve tabii Hz.
Ebu Bekir’in kızı. Hz. Peygamberin kendisini çok sevdiğini ve değer verdiğini
biliyor. Sadece Hz. Hatice’yi kıskanıyor.
Aradaki
ilişki insanî düzeyde aynı zamanda eş ilişkisi olunca tabii zaman zaman
birbirlerine takılmaları, aralarında kırgınlıkları olabiliyor. İşte öyle bir
zamanda bunu Hz. Âişe’nin nasıl ihsas ettiğine dair bir örnek oluyor bu hadisle
anlatılan.
Ona
küsmek olur mu?
Ama
hissiyatını ifadede adı yerine atasını anmak yetiyordu onun ince zekası için.
Belli ki sözün muhatabı da fetanetiyle ondan zaten ilerideydi.
Eşler
olarak bizim bu örneklikten alacağımız ibretler olmalı.
İnsan
olmamız hasebiyle kırılmalar, gücenmeler elbette olacaktır. Bundan kaçış ve
kurtuluş yoktur. Ama bu gücenikliği oldukça zarif bir biçimde ifade etmenin de
zekice yolları olmalı; kırmadan, dökmeden, aşağılamadan, hakarete varan
tavırlar olmadan duygularımızı iletebilmenin imkanları bulunmalı.
Hz.
Peygamber Âişe’yi neden bu kadar çok seviyordu.
İşte
bu zeka ile de biraz da olsa ilgisi olmalı.
Salat
ü selam olsun sevgili peygamberimize,
Rahmet
olsun sevgili eşi annemize!
Ve
ibret olsun bize!
18.02.2013
GARİBCE
[1] صحيح البخاري ـ حسب ترقيم فتح الباري - (7 / 47) 5228- عَنْ عَائِشَةَ ، رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، قَالَتْ
قَالَ لِي رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم إِنِّي لأَعْلَمُ إِذَا كُنْتِ عَنِّي
رَاضِيَةً ، وَإِذَا كُنْتِ عَلَيَّ غَضْبَى قَالَتْ فَقُلْتُ مِنْ أَيْنَ تَعْرِفُ
ذَلِكَ فَقَالَ أَمَّا إِذَا كُنْتِ عَنِّي رَاضِيَةً فَإِنَّكِ تَقُولِينَ لاَ وَرَبِّ
مُحَمَّدٍ ، وَإِذَا كُنْتِ غَضْبَى قُلْتِ لاَ وَرَبِّ إِبْرَاهِيمَ قَالَتْ قُلْتُ
أَجَلْ وَاللَّهِ يَا رَسُولَ اللهِ مَا أَهْجُرُ إِلاَّ اسْمَك.
herdogan38@.
YanıtlaSilAhh kitaplar ne güzel şeyleri saklar inci gibi sinesinde..Kitaplar kapanınca neden kaybolur yıldızlar da zifiri karanlıklar basar ve arkasından da zelzeleler,fırtınalar, tsunamiler alt üst eder ortalığı...? Bu kitaplar sadece okunmak için mi yazılmış acaba..?