20 Şubat 2013 Çarşamba

Sayacımı indirdim müşteriye bindirdim!




Reno 9 marka ilk arabamı sattıktan bir ay sonra birisi aradı ve kendisini tanıttı. Bir öğretmendi. “Hocam” dedi “telefonunuzu buldum ve sizinle tanışmak istedim. Şu anda arabanız bende. Ben aldım ve kullanıyorum!”. Ben de “Hayırlı olsun, güle güle kullan! dedim ve bir ihtiyaca binaen satmış olduğumu söyledim. Sonra kilometresi kırk iki binde olduğunu söyledi. Araba nasıl diye sordu. Ben de arabayı devrettiğimde kilometresinin seksen binin üzerinde olduğunu söyledim. Anlaşıldı ki benden alan adam –adı da Mücahit idi- arabanın kilometre sayacını yarı yarıya düşürmüş ve öğretmen arkadaşı kandırarak satmıştı.
Sonra Toyota Corona marka ikinci el bir araba almıştım. Lada’dan inip de ona binince şimdiye kadar arabaya değil de kağnıya binmekte olduğumu anladım. Eski de olsa her türlü konforu vardı. Birkaç sene bindim. İhtiyaç halinde servise değil sanayiye götürüyordum. Birinde yolum servisine düştü. Bana dediler ki “Bu araba bu servise son girişinde 180 bin kilometredeymiş”. Oysa ben aldığımda 135 bin’deydi. Belli ki sayaçla oynanmış ve rakam en az üçte bir oranında geriye çekilmişti.
Eğer benim başıma gelen herkesin başına gelen bir şey ise, demek ki neredeyse ikinci el satılan araçların tamamına yakını ya satıcı ya da aracı elinde sayacı ile oynanarak satılıyor.
Bugün Haber7’nin bir haberi şöyle idi:
İkinci el araç simsarlığında son trend aracın kilometresini düşürmek. Yetkililer, sanayi sitelerinde 30-100 lira ücretle kilometresi düşürülen araçların ölümcül boyutuna dikkat çekerek uyarıyor.
Bazı ikinci el araç sahiplerinin kurnazlık edip aracını daha pahalıya satmak için otomobilin kilometresini düşürme yoluna gitmesi, yeni bir iş kolu haline geldi. Bugün birçok oto sanayi sitesinde en üst düzey elektronik tesisata sahip araçların bile kilometreleri düşürülebiliyor…
Kilometre düşürmenin iki tür sakıncası olduğunu belirten yetkililer "Bunların ilki tüketici bu noktada kandırılıyor. İkinci ve en önemlisi ise aracın önemli parçaları kilometre-yıl bazlı değişir. Düşük kilometre olduğunu düşünüp bu aksamları değiştirmeyen alıcı açısından ölümcül kazalar bile meydana gelebilir" diyor. İkinci el ‘güvenilir olmayan' her 10 araçtan 7'sinde bu işlemin uygulandığını belirten yetkililer ayrıca, ikinci el araç almayı planlayanlara "Aracı almadan önce mutlaka yetkili serviste kontrol ettirin" uyarısında bulunuyor.
Şimdi durum bu!
Bunu yapanlar Müslüman olabilir mi? Adları Mücahid, Ahmet, Mehmet…
Ama yaptıkları asla Müslümanlıkla ilgisi olamayacak şeyler.
Daha geçenlerde çayın içine sunta talaşı katan bir şebeke ortaya çıkarıldı. Haberlerde marka ismi gizlenerek veriliyordu. Oysa insanlara zulmeden, haksızlık yapan insanlardı. Böylelerinin korunması gereken ırz ve namusu, şeref ve itibarı mı olurmuş?!
Bu insanların Allah’tan korktukları yok. Kullardan da utanacakları yok.
Sayaçla oynadınız ve buna sebep arabanızı sattınız ve üç beş kuruş fazla para aldınız. Zulüm ettiniz, haksızlık ettiniz.
Buna sebep elde ettiğiniz haksız kazanç öz sermayenizi de şaibeli hale getirmiş oldu.
“Bizi aldatan bizden değil”di hani.
Bu insanlar bizi aldatıyorlar.
Ölçüde tartıda ile yapıyorlar. Ayarlarla oynuyorlar.
1987 yılında hac mevsiminde kurban kesimi için Türkiye’den kasaplar götürülmüştü. Üç gün içinde tek bir kesimhane’de beş yüz bin koyun kurban ediliyordu. Müslüman ülkeler arasında iş bölümü vardı; oralardan getirilen elemanların kimi yakalıyor, kimi kesiyor, kimi yüzüyordu. Benim Arapça bilmem sebebiyle yönetici olarak başlarında götürüldüğüm grup yüzücülerdi.
İslam Bankası’nın organizesinde o tarih itibariyle son derece modern bir sistem kurulmuştu. Buradan canlı olarak yakalanıyor, kesiliyor ve öbür taraftan sağlık ve kalite kontrolü yapılmış bir halde ve paketlenmiş biçimde soğuk hava tertibatlı TIR’ların içine kadar yürüyen bantlarda hareket ediyordu. Oradan da değişik İslam ülkelerine dağıtım yapılıyordu.
Yüzülmüş ve her işlemi tamamlanmış olan hayvan sayaçtan geçiriliyor ve sayı mekanik olarak atıyordu. Bizim kasaplar bunu keşfedince boş kancaları kendileri asılarak sayaçtan geçirmeye yeltendiler. Böylece hak etmedikleri halde yüzdükleri hayvan sayısından daha fazla miktarda hayvan yüzmüş gibi ücret almayı düşünüyorlardı. Bunlar Harem-i Şerif’teydiler ve belki de çoğunluğu aynı zamanda hacı olmak için oraya gelmişlerdi. Zaten bir kısmının kasaplıkla da ilgisi yoktu.
Allah şöyle buyuruyordu:[1]
“Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline!
Onlar insanlardan (bir şey) ölçüp aldıkları zaman, tam ölçerler.
Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar.
Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı?” (Mutaffifîn 83/1-6)
Müslümanlığın hayatın içinde olması dendiği zaman bizim kastetmiş olduğumuz şey işte budur: Namaz kılmak, oruç tutmak… bizi daha ahlaklı yapmak içindir. Çünkü bir ağaca nispetle meyve ne ise insana nispetle de erdemler odur. Erdemler, insanın yapıp ettiklerinde ve özellikle de insanlarla ilişkilerinde ortaya çıkar.
Bizim adları Müslüman olan değil, yaptıkları müslümanca olan erdemli insanlara ihtiyacımız vardır.
İslam’ı ancak onlar temsil edebilirler.
Allah işimizi kolay eylesin!

20.02.2013
GARİBCE



[1] وَيْلٌ لِلْمُطَفِّفِينَ (1) الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ (2) وَإِذَا كَالُوهُمْ أَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ (3) أَلَا يَظُنُّ أُولَئِكَ أَنَّهُمْ مَبْعُوثُونَ (4) لِيَوْمٍ عَظِيمٍ (5) يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ (6)  [المطففين : 1 - 6] 

3 yorum:

  1. Çok güzel ve 'hayatın içinden' bir yazı olmuş yine. Teşekkür ederim. Selamlar. İsmail Taşpınar

    YanıtlaSil
  2. herdogan38.
    Ee HOŞ BİR ANLATIM TARZI GARİBCE! Şiir gibi...Yüreğine mi desem, kalemine mi desem...ama top yekün varlığına sağlık..

    YanıtlaSil
  3. Bir guzel yazi daha... Tesekkurler.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...