İnsanların zavar öğütmeye ihtiyaçlarının olduğu günler vardı.
Televizyonları yoktu.
Radyodan ajans dinlerlerdi.
Türkü de çalınırdı yüksek perdeden ve iki vadi arasında
yerleşik halde bulunan tüm köy halkına dinlettirilirdi. En yüksek perdeden
çalan radyo da köyün en fakiri olan haneye ait olurdu.
Ama yine de insanların sohbete ihtiyaçları olurdu. Laflamaya
hâlâ ihtiyaç duyarlardı.
Garib Ali, evde ortalık sessiz kalınca ayrı gelinine haber
salmış ve “Çağırın da iki zavar öğütsün!” demiş. Giden haberci de “Babam seni
çağırıyor, iki zavar öğütecekmişsin!” demiş. Tabi gelin de buna alınmış.
Demek ki zavar öğütme olumlu anlamda kullanılmıyormuş.
Garibce’nin tespitine göre zavar:
1. Hayvanlara yedirilmek için hazırlanan tahıl kırması,
2. Gürgüt: İri öğütülmüş tahıl gibi anlamlara
geliyormuş. Değirmen ince normal ayarda un öğüttüğü zaman tam kıvamında olur ve
bu iş belli bir zaman alır. Oysa ayarı ile oynanıp da üstte dönen taş bir
miktar daha fazla yukarı kaldırıldığı zaman tahılı iri iri öğütür. Buna da
gürgüt derler. Değirmen bu ayarda kısa zamanda çok iş yapmış olur.
Muhtemelen lafçı olup da çok konuşan kimseler için
“zavar öğütme” istiaresi bu ortak noktadan hareketle kullanılmış olmalıdır.
Arpa ve mısırın yahut yulafın
birlikte öğütülmesi ile yapılan
hayvan yemine de zavar denildiği oluyormuş ve hatta bu iş için kullanılan zavar
makineleri de varmış.
Buna göre de zavar öğütme
oradan buradan laf veren ve durmadan konuşan demek olur.
Arapça’da “Z v r” kökü “yalan”
demektir. Bu kelimeden alınmış ve asılsız, yalan dolan konuşma anlamında da
kullanılmış olabilir (?).
Kök anlamı her ne olursa olsun zavar
öğütme kafayı ütüleyen bir şey olmasına rağmen, henüz televizyonun olmadığı ve
sessizliğin hüküm sürdüğü köy evlerinde gerektiğinde aranan bir şeymiş.
En sessiz bir dinleyici bile sohbet
ortamında televizyon seyircisinden daha fazla katılımcıdır. Hiç konuşmasa bile karşısındaki
anlattıkça “Hıh! Hıh!” demesi bile bir şey sayılır.
Bu televizyon bizi tümden mahvetti.
Hep o söyledi, biz dinledik. Hep o
gösterdi biz seyrettik. Yanımızdakileri de yanımızdan aldı ve bizi bağladığı aynı
ekrana onları da bağladı. Üstelik aramıza da görünmez perdeler gerdi. Pür
dikkat ona kesildik. Evimizin kıblesi oldu. Başköşeyi artık o kaptı.
İş o noktaya geldi ki artık zavar
öğütecek ne değirmen kaldı ne de müşteri.
Bir devirdi, kapandı gitti.
O gün de arıyordu insan mutluluğu. Bugün
de arıyor.
Ve hayat devam ediyor.
Dua ile!
19.02.2013
GARİBCE
herdogan38@.
YanıtlaSilGaribce, çok istememe rağmen yazılarınızı, nüktelerinizi, dil bilgisi zenginliğinizi, fikir ambarınızı takipte yetişip tümünü okuyamıyorum. Bunun benim için bir eksiklik olduğunu da biliyorum. Takip edenler için ansiklopedik bir bilgi birikimi olduğunu düşünüyorum. Onun için de kaleminize ve takipçilerinize bereket diyorum..
Herhalde okuyan va takip edenler 'zavar öğütüyor' diyecek değildirler..Selamlar...
Bu ifadeyı ilk defa duydum fakat gerçekten sohbet ortamlarının daraldığı günümüz insanına çok güzel mesaj veriyor.Tesbitleriniz her zamanki gibi ilgi çekici emeğinize sağlık hocam....
YanıtlaSil