Ahmet Muhtar Büyükçınar hocamızın
cenaze namazı öncesinde, Esenköy Merkez Camii’nde Hocanın iki talebesinin
ardından Ahmet Özhan söz almıştı.
Bence onun söyledikleri her hoca
ve hoca olacak her talebe açısından dikkatle kulak verilmesi gereken hususlar
içeriyor.
Özetle ve yaklaşık olarak o şöyle
diyordu:
İlmin değişik aşamalarında ondan
istifade eden Hocalarımız, onun ilmî
yönünden bahsettiler.
Ben ise çok değişik bir alandan,
sahnelerden gelerek hoca ile birlikte olma şansını yakalamış biri olarak daha
değişik gözlemleri olan biriyim ve ben onun
nasıl bir ilim adamı olduğunu değil, size onun nasıl bir Müslüman olduğunu anlatacağım.
Benim bulunduğum yerde bulunan dinin
icaplarıyla çok sıkı fıkı olmayan insanların hoca tarafından nasıl görüldüğü,
onlara nasıl davranılması gerektiği yaklaşımını anlatacağım.
Ben Hocayı 1980 yılı hac
yolculuğunda tanıdım. Yolda tanıştık. Mekke’de Mesfele’de kalıyorduk. Tabi o
zaman şimdiye nazaran imkanlar çok daha zordu, mütevazi bir evde kalıyorduk. Bir
baktık kapıda hoca: “Rüyamda seninle birlikte şarkı söylüyorduk. Sen de
buradasın, ben de buradayım, o zaman niye beraberce söylemeyelim!” dedi.
Düşünün Mekke-yi Mükerreme’deyiz. Hac için oradayız. Neyse biz muhabbete
başladık. Sofular mekanı terk ettiler.
Biz hoca ile baş başa kaldık. Hocanın engin muhabbet ve müsamahası, beni
kendisine nasıl bağlamak icap ediyorsa o şekilde bağlamıştı. Hoca bunu Muhammedî
bir müsamahalı muhabbetle yapıyordu.
Bunu ben şöyle yapayım da şöyle olsun
şeklinde hesaplı bir biçimde yapmıyordu.
Yaptıkları onun duruşu onu icap ettirdiği için öyle idi.
O saf, zamanı ve ilerisini
okumada yani İkra sırrı kapasitesiyle insanlara yaklaşırdı. Onun bu yaklaşımına
kayıtsız kalmak hiç kimsenin harcı değildi. Zaten hayatı, efendimizin hayatını
taklitten tahkike taşımakla geçmiş olan bir kişiydi.
Hatm-i hacesini denizde yüzerken çeker,
o beyaz sakalı suyun üzerinde süzülüyorken görürdüm ve açılır gözden kaybolurdu.
Hocanın yaklaşımı doğru yaklaşımdır,
din-i mübini sevdirmek adına, efendimizin ahlakını sevdirmek adına, yani insan
olmak adına halifetullah olma özelliğini açığa çıkarabilme adına hocamızın
davranışları yerden göğe kadar doğru idi. Çünkü dini doğru okumuştu.
Allah ona rahmet eylesin.
Ben ona rahmet dilerken,
hakkımızı helal edelim derken aslında teeddüb ederim. Çünkü aslında onun bize
haklarını helal etmesi lazım. Bizim onun üzerinde ne hakkımız olabilir ki?
“Nice
cenaze vardır ki, namazını kılanlar sayesinde affolunur. Nice cenazeler de
vardır ki namazını kılanlar onun sayesinde affa nail olur.”
Hocamız
işte böyle biriydi.
__oOo__
Evet,
Ahmet Özhan’ın söyledikleri özetle böyle.
Konuşmasında,
onun din-i mübini sevdirici ruhu, engin muhabbet ve müsamahası, dinin
icaplarına uzak insanlara yaklaşabilme örnek başarısı öne çıkıyordu.
Ne
ilginçtir ki hocanın bu özellikleri bazı meslektaşları tarafından
yadırganıyordu.
Onun
bu özelliklerinden yoksun olanlar ve hatta hocayı mezhebinin genişliği ile
ithama bile kalkışanlar acaba kendilerine bir bakarlar mı, şimdiye kadar İslam’ın
mesajını kaç kişiye ulaştırabilmişlerdir.
Bu
din kolaylık dinidir ve bu yolda sevdirme esastır. Oysa bizim söylemlerimizde
zorluk vardır, korkutma üslubu ağır basmaktadır.
Hayatı
zaten tanımayız. O yüzden de din adına konuştuklarımızın kahir ekseriyeti
hayatta bir karşılığı olmadığı için muhataplar tarafından hiçbir anlam ifade
etmez. Dahası onlar zaten bizi muhatap da almazlar.
Koskoca
hoca olmuş, yaşını başını almış bir adamın, bir kucak sakalıyla denizde ne işi
olabilirdi ki?
Hele
Mekke gibi bir yerde yarenlik etmenin anlamı ne olabilirdi?
Ah be
hocam! Gerçekten hayatın bir ibret aynasıydı.
Senin
gibi hocalara bu insanların ihtiyacı var.
Bedenin
elbette her fani gibi toprağa tevdi edildi.
Ama
arkanda ruhlarda bıraktığın iz devam edeceğe benziyor.
Ruhun
şad olsun!
11.04.2013
GARİBCE
Sağolasın Mehmeh Erdoğan hocam, çok güzel aktardın ve yorumladın. Aynen katılıyorum. Bu konuşmanın video kaydı da merhum hocamız ile ilgili açılmış bulunan facebook sayfasında ve bendenizin facebook sayfamda bulunmaktadır. Selam ve sevgilerimle. Allah sizlerden razı olsun, hocamıza ve cümle geçmişlerimize rahmet eylesin. Murat Altıparmak
YanıtlaSil