Sevgili imam Süleyman Yıldız’ın
talebi üzere bu gün Cuma namazı öncesinde Kazdal Camiimizde bir sohbet (vaaz)
yapmamız mukadder oldu.
Kutlu doğum haftası da yaklaştı.
Bu itibarla hem Cuma hutbesinin konusu hem de bizim vaazın konusu aynı idi.
Kazdal Camii daha öncede
yazdığımız üzere tam bir teknoloji donatımı harikası. Kapalı devre televizyon
yayını ile mihrap, minber ve kürsü etkinlikleri değişik mekanlara
yerleştirilmiş olan ekranlar vasıtasıyla naklediliyor.
Vaaz konusu ve vaizin kim olduğu önceden ilan
edilmiş oluyor. Yani çıkarım kürsüye Allah ne verdiyse devrini bu camimizde
kapatmışlar; daha programlı ve daha nizamlı gidiyor işler.
Gerçi hoca gene kendi bildiğini
okusa da en azından bir çerçeve konu ile
kürsüye çıkmış olması olumlu bir gelişme sayılabilir.
Malum bu yıl kutlu doğumun konusu
Hz. Peygamber ve İnsanlık Onur ve Haysiyeti’dir.
Biz de bu sohbetimizde ilan
edilmiş olan konudan bahsetmiş olduk.
Giriş olarak on dakika süre ile
aşağıdaki plan üzerinden özet bin sunum yaptık.
Geri kalan zamanı ise Bakara 2/30-33
âyetlerinin tefsiri doldurduk.
Özetle insanın halife olduğunu,
halifelik için gerekli donanıma sahip olduğunu, bu donanımın esmayı bilmek sembolü
ile anlatıldığını, esmayı bilmeden maksadın
çanak, çömlek, iğne iplik gibi her bir nesnenin adının kendisine mücerret
öğretilmesi olmadığını aksine insanın her bir şeyin mahiyetini, neliğini
kavrayabildiği ve ona uygun bir isim verebilme gücünün bulunduğu, dolayısıyla
insanın kavram üretebilen ve mevcut verilerden hareketle yeni yeni bilgiler elde
edebilen, terkip ve tahlil sonucu değişik çıkarsamalar yapabilen bir özelliğe sahip olmak olduğunu, oysa
meleklerin böyle bir özelliklerinin olmadığını veya esmayı öğretmekten maksadın
bizzat Yüce Allah’a ait esmânın yani Esma-ı Hüsnânın insana açılması ve bu
isimlerin insanda tecelli edebilme imkanının sadece ona bahşedilmiş olması
olabileceğini bunun bir sonucu olarak da Rahman isminin tecellisi ile bütün
varlıklara karşı şefkat ve merhamet duymak durumunda olduğumuzu, rahîm isminin tecellisi
olarak da bütün insanları kendimize eş
bilmekle birlikte Rahîm ismi tecellisi
gereği ayrıca inananları kendimize kardeş bilip onlarla aramızda daha özel bir
hukuk oluşturmamız gerektiğini, Settâr isminin tecellisi ile bizim de insanlara
ait günahları örtücü olmamız lazım geldiğini, istihdam oluşturup işsiz
insanları iş sahibi yapan ve böylece onlara evlerine ekmek götürebilme fırsatı
sunmuş olan işverenlerin Allah’ın rezzâk isminin birer tecelligahları olduğunu
ve onların ellerinin öpülesi olduğunu…. anlatmaya çalıştım.
Cami cemaati ilgi ile dinledi.
Ben de kendimi vererek anlatmaya
çalıştım.
Dualarla, şehadet ve salavatla
bitirdik.
Eskiler Allah tesirini halk
eylesin derlerdi. Bu dua bizimde duamız olsun.
Cumamız mübarek olsun!
Daha nice cumalara ulaşmak
dileğiyle.
05.04.2013
GARİBCE
Not: Kutlu doğum haftası
münasebetiyle konuşma yapacaklar için belki bir katkı olabilir mülahazasıyla
konuşma planını paylaşıyorum.
İNSANLIK ONUR VE HAYSİYETİ
I.Yaratılışı Bakımından
Saygın yaratıldı
Temel hak ve özgürlükleri oldu
Dokunulmaz oldu (Canı, kanı,
malı, ırzı, ölüsü, dirisi, saçı, tırnağı)
Eşit yaratıldı
Yatkın yaratıldı: Kendini
geliştirebilme ve gerçekleştirebilme özelliği
İhtiyaçları
karşılandı: Yaşam için ne lazımsa koşullar oluşturuldu
II.Mevkii Bakımından
Halifelik
payesi ile yetkili ve sorumlu oluşu
İrade edebiliyor ve yapabiliyor
oluşu
Emaneti üstlenişi
III.Akıbeti bakımından
Yeniden diriltilmesi
Hesabını vermesi
Cennet- cehennem (Ödüle ve cezaya
çarptırılması)
Ebedîliğe mazhar olması
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder